2.Bölüm: Kırmızı Radyo

76.9K 3.4K 672
                                    

Gözlerimi alarm sesine açmadım. Çünkü zaten bir türlü uyuyamamıştım. Çalan telefonumun alarm sesini kapatıp yatağım da oturur pozisyona geçtim. Kendimi iyi hissetmiyordum.

Umarım başıma bela almamışımdır. Ama ya aldıysam? Hapis falan vermezler değil mi ya? Şaka yaptı adam şaka?" Üf salak Ada! Bok vardı adamın radyosunu kırıyorsun! Biri senin radyonu kırsa hoşuna gider miydi?"

Radyom olmadığı için bu soruyu cevaplayamıyorum. Empati bazen zor olabiliyor.

Allah'ım, sanırım kafayı yiyeceğim.

Düşüncelerimi uzak tutmaya çalışıp, yataktan kalkıp odamın perdelerini açtım. Bodrum katı evimin küçük camları sağ olsun, pek bir şey değişmedi.

Yerin soğukluğuyla üşümeye başlayan ayaklarımı aldırmamaya çalışıp, dün geceden hazırladığım giyeceğim kıyafetleri çıkardım ve hızlıca giydim. Saçımının yarısını toplar şekilde yaptığım yarı at kuyruğunu halledip, göz altlarıma kapatıcı sürdüm. Bir bardak soğuk su içtikten sonra çantamı ve anahtarımı alıp evimden çıktım.

Kapıyı yavaş hareketler ile kilitliyor iken, yan komşumun kapısında hareketlilik fark ettim. "Siktir, siktir!" adam geliyor, acilen tüy Ada! Anahtarı çekmeye çalıştım, ama gelmedi.

"Anahtar sıkıştı siktir!" anahtarı tüm gücümle yeniden çektim. Gelsene be insafsızın çocuğu!

Anahtara son gücüm ile tekrar asıldım. Yapmaz olaydım.

Karşı kapının açılması ile ne yapacağımı şaşırıp tüm gücü ile anahtarı çekmeye çalışan ayaklarım ve ellerim kayarak sert bir şekilde zemine çarptım.

Evet, popomu çarptım.

Kasa da kırılda ha.

Elimi acıyan belime götürdüğüm de bakışlarım, yan kapıya doğru kaydı. Dün ki siyah göğüslü adam gülmemek için zor duran bir ifade ile bana bakıyordu.

Siyah göğüs diyince aklıma gelen dört şey vardı; Tavuk, dıpdızçıktız sesi, hapishane ve nezaret hane.

Aklıma gelen (özellikle son ikisi) şey ile belim ve kalçamın acısını unutup, yerden hızla kalktım. Anahtara elimi değdirmem ile delikten çıktı.

Ne yani onca emek boşa mıydı? Sadece durup nazikçe elimi değdirmem mi gerekiyordu?!

Korku ile bunu daha sonra tartışmaya karar verip, hızla merdivenlere yöneldim. İkişer ikişer çıkıp apartmandan kendimi attım.

Dün bir, bugün iki.
Oldum ben, rezillik abidesi.

Dükkanın önüne geldiğim de çantamın içinden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım ve içeri girdim. Yere düşmüş olan kitabı alıp rastgele bir rafa kaldırdım. Zaten bugün baştan sona hepsini düzeltmek için erken gelmiştim dolayısıyla kitabı koyduğum yeri pek önemsemedim. Kasa tarafına geçip çantamı askılığa asıp, masa da duran defteri elime aldım ardından kitap raflarını düzeltmeye başladım. Pek bitecek gibi gözükmüyordu ama umursamadım evdeyken en sevdiğim işti kitaplığı boşaltıp, yeniden yerleştirmek. Burada da çok zor olmasa gerek?

| yeniden merhaba, ben Ada'cığınız. Şuan her şeyden habersiz asla bitmeyecek, hatta belimin kopmasına sebep olacak bu kitap raflarını baştan aşağıya düzeltmeye çalışan kişiyim. Şuan tahmin ettiğim üzere (dipnot: çok zeki birisi olduğum söylenir.) burada ne yaptığımı ve kim olduğumu merak ediyorsunuz, eğer etmiyorsanız en azından kibarlık olarak ediyormuş gibi yapın.

Sevgili Komşum (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin