nineteen

416 58 95
                                    

Katherine, Slytherin erkekler yatakhanesinde yol alırken konuşacak birine ihtiyacı vardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Katherine, Slytherin erkekler yatakhanesinde yol alırken konuşacak birine ihtiyacı vardı. Babası ve ağabeyiyle geçirdiği haftasonundan yeni dönmüştü. Regulus'tan başka gidecek kimsesi de yoktu. Odanın kapısını çaldı ve biraz sonra Regulus kapıyı açtı. Regulus arkadaşına baktığı an, herkesten çok iyi saklayabilse bile, ne olduğunu hemen anladı. Bir saniye kaybetmeden arkadaşına yaklaştı ve kollarını kıza sıkıca sardı ve Katherine hıçkırarak ağlamaya başladı.

"Tamam, sakin ol. Geçti." Regulus mırıldandı. Regulus arkadaşını olabildiğince sıkı sardı. En yakın arkadaşını bu şekilde görmek onu şüphesiz çok üzmüştü.

"Yapamam. Ben-" Sözleri kendi hıçkırıklarıyla kesildi. "Artık kaldıramıyorum." Regulus anlayışla gülümsedi ve aklına gelen fikri tarttı. Regulus Katherine'in bundan hiç hoşlanmayacağının farkındaydı ama onun iyiliği için bunu riske atmalıydı.

"Bana güveniyor musun?" Regulus kızdan hafifçe ayrılırken sordu. Katherine gözyaşlarını sildi ve kafasını salladı. Regulus anında elini tuttu ve Slytherin Ortak Salonundan çıktılar. Hogwarts koridorlarında yürürken Katherine nereye gittiklerini sormakla bile uğraşmadı. Arkadaşının cevap vermeyeceğini bilecek kadar iyi tanıyordu hem de soracak gücü kendinde hissetmiyordu. Ancak kafasını kaldırmasıyla Gryffindor Ortak Salonu'na doğru yürüdüklerini anlaması bir oldu. Katherine bir şey diyemeden Regulus kızı merdivenlerden çıkardı ve bir kapıya yöneltti ve kapıyı tıklattı. Regulus'a panik içinde bakarken kapının diğer tarafından gülüşme sesleri duyabiliyordu.

"Regulus-" Devam edemeden kapının kolu çevrildi ve Remus Lupin kapıyı açtı. Katherine'in yüzünde kurumuş gözyaşları ve Regulus'un gözlerinde endişe gördüğü an Remus'un gülümsemesi yüzünde dondu.

"Kapıdaki kim, Aylak?" James içeriden sordu ve Remus arkadaşını görmezden geldi.

"Her şey yolunda mı?" Remus endişlenerek sordu. Katherine kafasını aşağı yukarı sallarken Regulus sağa sola salladı. Remus kafası karışarak iki Slytherin'e baktı.

"Sirius burada mı?" Regulus sordu ve Lupin cevap veremeden büyük Black kapıya geldi. Sirius Katherine'i görmesiyle kaşları çatıldı ve anında kızın yanına gidip elini tuttu. Odanın içerisine geçirmeye hamle yaparken Regulus kızı bırakmadı. Sirius kardeşinin endişesini geçirmeye çalışırken ona kafasını salladı. Regulus burnundan nefes verdi ve Katherine'in ağabeyiyle gitmesine izin verdi. Şimdi Sirius kızın elini tutuyordu ve Katherine'i kapıdan geçirdi. Kızı kendi  yatağına oturttu ve Sirius da önünde eğildi.

"Sorun ne, Prenses? Bana anlatabilirsin." Sirius nazik olmaya çalışarak sordu ama aynı zamanda içindeki öfke de görmezden gelinemeyecek kadar artıyordu. Kim onu bu hale getirmişti? Sirius fark etmeden dişlerini sıktı ve bakışlarını kontrol edemedi. Birkaç saniye sonra Katherine'de oluşan hafif korkuyu okuyunca yaptıklarını farkına vardı, anında ifadesi yumuşadı.

"Ağabe-" Regulus arkadaşı cevap vermeyince onun yerine konuşmaya çalıştı ama Katherine hemen lafını böldü. "Regulus-" Katherine uyarıcı bir tonla oğlanı durdurdu. Regulus kıza sorarcasına baktı. Katherine sesli bir nefes verdi ve kafasını hafifçe salladı.

Regulus kıza yaklaştı ve boğazlı kazağının boğazını yavaşça indirdi. Kızın boynunda kırmızıdan mora dönüşmeye başlamış parmak izlerini gören Sirius kıza öyle bir bakış attı ki Katherine keskin bir nefes aldı. Sirius James'e döndü. "Morluğu geçirsin diye kullandığın ilaçtan var mı?"

James hızlıca oturduğu yerden kalktı ve çekmecesinden tüp içindeki kremi çıkardı ve Sirius'a uzattı. "Nasıl oldu?" James yavaşca sordu. Birkaç saniye sonra Katherine'in cevap vermek istememe ihtimalini düşündü. Sonuçta bu kadar derin bir yaranın sorumlusunu Katherine onlara söyleyecek kadar güvenmeyebilirdi. Hzlıca tekrardan konuştu. "Yani istemezsen anlatmayabilirsin. Ben... Affedersin. Sormamalıydın. Yani... Aslında-" James durumu toparlamaya çalışırken Regulus onu böldü.

"Sıkıntı yok, Potter. Benden nefret edeceksin" Regulus Katherine'e baktı ve lafına devam etti "Ağabeyinin yaptığından eminim. Yanıma boğazlı giyerek geldiği an fark ettim. Genelde giymez ve daha yeni de evinden geldi." Regulus olayı anlattı. Katherine yere bakıyordu. Haftasonu olanları hatırlayınca istemsiz bir şekilde gözleri dolmuştu. Çapulcuların önünde ağlamak istemiyordu. Sirius kızın çenesini tuttu ve yavaşca kafasını kaldırdı. Katherine'in gözlerinde birikmiş yaşları fark edince eliyle yumuşakça onları sildi. "Her halinle mükemmelsin ama kimse için ağlama." Kızın direkt gözlerinin içine baktı. Katherine gri gözlerin yoğunluğunda az kalsın boğulacaktı. Sirius anlayış dolu bir şekilde gülümsedi. Katherine gözlerini hızlıca kırpıştırdı ve bakışlarını kaçırdı. "Kazağının altına bir şey giydin mi?" Sirius sordu. Katherine yavaşça kafasını salladı ve kazağını çıkardı. Katherine giydiği gömleğin birkaç düğmesini açtı ki Sirius rahatça ilacı sürebilsin. Sirius iç çekti ve ilacı eline alıp Katherine'in boynuna sürmeye başladı. Merhemin hassas cildine değmesiyle canı acıyan Katherine keskin bir nefes aldı.

"Özür dilerim, güzelim. Canını acıtmak istememiştim." Sirius mırıldandı. Katherine kalbinin teklediğini hissetti. Sirius kızın boynundaki morluğa tamamen ilacı sürdü ve hafifçe geri çekildi. İz tamamen kaybolmuştu. "İşte oldu. Her zaman olduğun gibi çok güzelsin."

"Teşekkürler." Katherine mırıldandı, sesini sadece Sirius duyabilmişti. Sirius Katherine'e gülümsedi ve kızın elini kendi eline aldı.

"Oraya geri gidemezsin, Katherine." Remus endişeyle söyledi. Peter, James, Remus ve Regulus Katherine ve Sirius'un etrafında toplandı.

Sirius kızın elini hafifçe sıktı. Konuşması için cesaret verir gibiydi. "Slytherin ve safkan olmasam daha kolay olurdu. Slytherindeki herkes olmasa da bütün safkan aileler babamı tanıyor. Babam eve gelmek istemediğimi duyarsa- Ben... Hayal bile edemiyorum. Reddedilmekten hoşlanmaz. Annem hayır demeyi denedi. Sonu belli." Katherine sesli bir nefes verdi ve Sirius'un gözleri ne olduğunu anlayarak açıldı. Bu sefer kızın iki elini de tuttu. Katherine'in her zaman güçlü olduğunu biliyordu ama bu kadarını o bile hayal edememişti.

"Annen babana karşı geldiği için mi öldü?" Peter şok olmuş bir şekilde sordu. Katherine bakışlarını Sirius'a çevirdi. Sirius kıza hafifçe gülümsedi. Katherine oğlanın gri gözlerine bakarken rahatladığını hissediyordu.

"Ölüm Yiyen olmak istemedi ve ben de istemiyorum. Sonra babam onu zorladı ve o da-" Katherine gözleri yanarken devam edemedi. "Beni de Ölüm Yiyen yapar. Başka bir şeyi asla kabul etmez."

"Okulu bırakıp ortadan kaybolabilirsin." James önerdi. Katherine kafasını kaldırıp oğlana inanmayarak baktı.

"Sonra da nereye gideyim? Hogwarts'tan başka gidecek bir yerim yok. Ama burası bile artık riskli." Sirius ayağa kalktı ve kızı da onunla beraber kaldırdı. Kollarını kızın beline sarınca Katherine donduğunu hissetti. Böyle bir şeyi beklemiyordu. Birkaç saniye sonra Katherine de kollarını karşısındaki oğlana sardı. Katherine oğlana sıkıca sarıldı ve alnını Sirius'un omzuna koydu. Sirius da kızın belindeki tutuşunu sıkılaştırdı ve bir elini Katherine'in saçlarından geçirirken kulağına yavaşça onu rahatlatacak şeyler mırıldanıyordu. Kızın kafasını omzuna hafifçe bastırdı. Sirius James'e baktı ve James konuşmadan arkadaşının ne anlatmaya çalıştığını kavradı. James odanın kendisine ait tarafına gitti ve ebeveynlerine bir mektup yazmaya başladı.

"Prenses, sana yardım edebilirim. Ama bana güvenmene ihtiyacım var. Biliyorum-" Katherine Sirius'un lafını böldü ve oğlanla yüz yüze gelmek için kafasını kaldırdı. Sirius da kafasını eğdi. Yüzlerinin arasınd milimetreler kalmıştı. Sirius bakışlarını kızın dudaklarında buldu.

"Sana güveniyorum."

Never Until Forever || Sirius Black[Türkçe Çeviri]Where stories live. Discover now