~16~

800 91 192
                                    

Gözlerimi açar açmaz güneş ışığı yüzünden tekrar kapadım. Perdemi bu saatte kim açtı? Tabiki gitmeden önce annem! Hafif doğrulup doğruca telefonuma uzandım. Saat 10.36 ve günlerden pazar. Yataktan kalkmam için hiçbir sebebim yok bu yüzden geri yatağa girdim. Evde yalnız geçirdiğim bir gün daha olacaktı.

Zaten lanet olası ebeveynlerim ne zaman evdelerdi? Yarın ve sonra ki 1 hafta iş için şehir dışına çıktılar. Yalnız olmaktan nefret ediyorum. Gerçekten bir kedi falan sahiplensem iyi olacak yada bir köpek...

Pazar olmasına rağmen yapacak bir ton şey vardı. 3 gün boyunca yapılması bekleyen ödevlerin ve temizlenmesi gereken bir odam vardı. Ne kadar istemesem de zorla yataktan çıktım ve doğruca banyoya gittim. Aynanın önünde duran küçük tokayı alıp saçlarımın önünü sabitledim. Yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım daha sonra doğruca aşağı indim.

Perdeleri açtıktan sonra mutfak tezgahının önünde annemin yaptığı sandviçleri alıp bahçeye çıktım. Uzun süredir kahvaltıyı tek başıma yapıyorum ve bu berbat hissettiriyordu. Hava da evde kalmak için fazla güzel. Belki dışarı çıkarım... Tek başıma. Normalde sessizlik beni rahatsız etmezdi ama bu evdeki sessizlik beni deli ediyordu. Yalnız olup olmamakta pek umrumda değil ama her boku yalnız yapamam!

Zilin çalmasıyla kendime geldim. Tepemdeki tokatı çıkarıp içeri girip kapıyı açtım. Karşımdaki kişiyi görünce dilim tutuldu. Hiç beklemiyordum! Özellikle cumadan sonra. Kou gelmişti. İyi de neden?

-Yeni mi uyandın?

-Ç..çok olmadı.

-Üzgünüm,rahatsız ettim ama bunu geri vermem gerekiyormuş.

Elindeki poşeti bana uzattı ve bende aldım.

-Bir ara bizde unutmuşsun,dolabımda buldum.

Poşetin içindekine baktım. Bu t-shirtü kaybettiğimi sanıyordum!

-Çok uzun zaman olmuştu.

-O halde...Yarın görüşürüz.

Tam dönmüş gidiyordu ki hızlı davranıp onu kolundan tutup durdurdum.

-Kou?! Biraz içeri gelemez misin? Ev çok sessiz ve bu berbat hissettiriyor.

Elime bakınca kolunu bıraktım.

-Kimse yok mu?

-Yalnız kahvaltı ediyorum.

Telefonunu açıp saatte baktı.

-Huh... 15-20 dakika...

Kapıyı daha çok açıp onu içeri aldım. Ayakkabılarını çıkarıp salona doğru geçti. Çekingen davranıyordu.

-Rahat ol,sadece ben varım.

-Elimde değil.

Biraz sağa sola bakındı. Onu içeri aldım ama ne yapacağımı bende bilmiyorum.

-Aa! Bir şey içer misin? Yada aç mısın?

-Pek değil.

-O halde bir şeyler iç. Ne istersin?

-Fark etmez.

-Kahve yapıyorum?

-Peki...

-Bahçede oturuyordum,çıkabilirsin.

Bir şey demeden salondan geçip bahçeye çıktı. Amerikan tarzı mutfağımız olduğu için bazen şükrediyorum. Kahvesini nasıl içtiğini bile sormadım! Mutfaktan çıkıp salondan geçtim ve kapıya yaslandım.

Dark & Light | Suna RintarouDonde viven las historias. Descúbrelo ahora