S×16

6.3K 255 12
                                    

"Çünkü seni sevmekten de nefret ediyorum."

Seni sevmekten de nefret ediyorum.

Seni sevmekten de.

Kulaklarımda yankılanan ses anlamsız bir biçimde beni rahatsız ediyordu. Bunun olmasını istiyordum. Ancak emin olamıyordum. Dün bana aşık olduğu kızdan bahsedip bugün de bunların yaşanması garipti. Aynı zamanda dün bakire olmadığımı söylememe rağmen hala bana karşı bir ilgisinin olması da garipti. Bakireliğin bir öneminin olmadığını aklıma getirdim. Son zamanlarda bu konu hakkında çok düşünüyordum ve bu durum beni zarara sokuyordu. Bu durum gibi.

Zayn'in eline odaklı bakışlarımı onun yüzüne doğru çevirdim. Her zamankinden farklıydı. Surat ifadesi değişikti ve sanki söylemek istemediği bir sözü söylemiş gibi duruyordu. Daha çok pişman da denilebilir tabiki de. "Ben...Imm. Unut bunları." diyerek ilk duraksamalı konuşmasını bana yapmış bulunuyordu. Parmaklarımı ellerimden çekip dudaklarına bastırdım. Bu bana ilk tanıştığımız zamanı hatırlatmıştı.

Diğer elinde olan notu bana doğru yöneltti. "Oku." Korkarak başımı salladım ve sesli biçimde notu okumaya başladım. "Selam. Yardıma ihtiyacın olduğunu düşündüm,güzellik. Doğru tahmin değil mi? Neyse okurken beni düşün. -Z."

Yazdığı numarayı es geçmiştim. Bakışlarımı ona doğru çevirdim. Ne yapmaya çalıştığını şu an anlamıştım. "Bu notu görseydi onu alır seni-" Ellerini ağzına doğru bastırdım. Daha doğrusu dudaklarının üzerine. "Hey. Anladım. Tamam." Dişlerini harekete geçirip parmaklarımın küçük bir kısmını göz açıp kapayıncaya kadar ıssırmıştı.

"Hiçbir şeyi unutmama gerek yok Zayn. İçindeki kişiyi görebiliyorum. Ve bu kişi unutulcak biri değil." Kafasını hafifçe salladı. "Ben bir şey anlamıyorum. Bana karışık geliyorsun Gracie. Bundan rahatsız değilim. Ama seni çözemiyorum. Bir bakıyorum kucağımda bana dert anlatıyorsuni bir bakıyorum güçlüce bakışlarla etrafta geziniyorsun. Çözemiyorum seni ve bu hoşuma gidiyor. Seni bana doğru çekiyor."

"Haklısın." diyerek sessizliğe büründüm. "Nolur sessiz kalma." Yalvarır havası vardı. Ancak aynı zamanda da dik bir şekilde karşımda duruyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Biz hızlıca duygu değiştirebilen iki kişiydik. Ya bu duygumuz da değişirse? Güvenemiyordum. Sadece ona değil. Kendime de güvenemiyordum.

" Bak dün sana anlattıklarım vardı ya. Onları hatırlıyor musun?" Kafamı salladım. "O cümlelerin içindeki her duygu, her düşünce, hepsi sana ait Gracie." Onu hiç böyle görmemiştim. Gözlerimin içine bile bakşı farklıydı. Eskiden gözlerinin içine baktığımda hep bir duvara çarpardım. Gözlerinin içindeki duyguyu göremezdim. Ancak bu sefer görüyordum. Bu sefer bir duvara çarpmıyordum. Tüm duyguları önümde serbestçe serilmiş haldeydi.

"Ben yapamam Zayn. Ben sana güveniyorum. Ancak bu konuda kendime güvenmiyorum." "Bırak kendine de güvenmeni sağlıyım." İkna edici konuşuyorum. "Bırak da bir kez dudaklarımız uyumlu bir şekilde dans etsin yağmurların altında. Bırak 'O benim.' diyebiliyim bana soranlara. Bedeninin her yerini ezberliyim bir harita gibi. Bırak buradaki kalp senin, şuradaki kalp benim olsun."

İnsanlar bazen kaderine karşı gelemez. Uymak zorunda kalır ona karşı yazılan kadere. Engelleyemez, akışına bırakır. Bende kendimi akışa bıraktım ve kendimi onun dudaklarına teslim ettim. Yumuşak bir öpüşü vardı. Bu öpücüğün eskileri unutturmasını diledim, hatırladıkça tıpkı tekrar tekrar koparılıp kanayan yaralarım vardı ve onları iyileştirmesini diledim.

"Seni bırakmayacağım." Nefesimin kesildiği yerde ondan ayrıldım. Ancak vücutlarımız hala birbirine yaslı bir biçimde duruyordu. "Sana zarar vermeyeceğim." Belimdeki eli olmasa yere yığılır kalırdım. Acaba onun duvarlarını açan ilk ve tek kız ben miydim? Bu nemli değildi. Ben onun duvarlarını açabilecek son kız olmak istiyordum.

"Benimsin." diyip bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. İlk kez böylesine gülüğünü görüyordum. Bu beni mutlu ediyordu. Belimi sıkıp bir kez daha "Benimsin." dedi. Dudaklarımızı bir kez daha birleştirirken ellerimi yanaklarına yerleştirdim. Bu güzel bir gündü. Her şeyin değiştiği bir gün. "Mutlu olacağız." diyerek bana verdiği sözlere bir tane daha ekledi.

Dudaklarımızın ayrılmasını fırsat vererek ona sarıldım. Bir sarılma bu kadar huzurlu yapabilirdi insanı. Bu kadar mutlu. Bir öpücükten daha iyiydi belki de. Ondan hafifce kısaydım. Parmak uçlarımda doğrulmak zorunda kalıyordum. Ama bunun bir önemi yoktu. Yanımdaydı, yakınımdaydı.

"Üzerini giyin. Bir yere gideceğiz." dediğinde onun dolabına koştum. Erkek kıyafetleri her zaman hoşuma gitmişti. Her yer siyahtı. İki siyah bluz ve iki siyah deri ceket çıkardım. Uyumlu giyinmek istiyordum. Bir sevgili olarak. Sahi biz sevgili miydik şimdi?

İki tane de pantolon çıkardım. Tabiki aklımda bir plan vardı. Yoksa o bol pantolonu giyecek kadar delirmemiştim. Onun banyoya girmesini fırsat bilerek masasının üzerinden bir makas buldum ve kot pantolonu kesmeye başladım. Bana kızacaktı belki de. Ancak bu uyumu kimse bozamazdı. O da dahil. Yani bozmamasını diliyordum.

Üstümü o çıkmadan giyindim ve yeni kot şortumu bir kemer yardımıyla belime yerleştirebildim. Düşmeyeceğini ummaktan başka elimden bir şey gelmezdi. En sonunda yatağa oturup onun çıkmasını bekledim. İki dakika sonra su sesi kesilmişti ve kapıdan içeri bir adet Zayn Malik girmişti. Ağzımın suyunun akmadığından emin olmak istiyordum. Ancak emin olamıyordum. Havlusu her an düşecekmiş gibi bir pozisyondayken; oraya mı yoksa baklavalarına mı baksam bir türlü emin olamıyordum. Bir öksürük sesiyle yüzüne bakmanın daha iyi olacağına karar vermiştim.

"Bu şort da nereden çıktı?" diyerek sakince bir soru sormuştu. Çok kısa olmaması sakinliğini sağlıyordu sanırım. Böyle düşünmek istiyordum. "Kotlarının birinden yapmış olabilirim, yapmamış da olabilirim." Kaşlarını kaldırarak bana bakmaya devam etti. Ellerimden tutarak beni ayağa kaldırdı. Bacaklarımı süzdüğünde rahatsız olmuştum. Ama hoşuma gittiğini inkar edemezdim.

Birden belimden beni kendine çekti. "Ben her zaman ne söylerim? Her şeyin bir bedeli vardır. Bunun bedeli ne? " Duraksadığında korkmaya başlamıştım. Alt tarafı birazcık uyumlu olmamızı istemiştim. "Birkaç öpücük." dediğinde kendim duvara yaslı bir biçimde buldum. Bu kadar hafif bir ceza bekliyordum denemez. Duvarın soğukluğu iyice bedenime işlerken kısa ve sessiz bir inleme ağzımdan döküldü. İnlememi kesen ise onun dudakları olmuştu. Birazcık daha sert öpüyordu.

Ellerimiz birbirimizin vücudunda dolaşmaya başlamıştı. Elim yanlışlıkla havluya geldiğinde havlunun düşeceğini fark ettim. Birden kendini bana basıtrdı. İnlediğimde başımda otomatikmen birazcık daha arkaya gitmişti. Boynuma öpücük bırakırken aynı zamanda konuşmaya başladı.

"Havluyu tutmak için çabalamayacağım. Senin çabalamanı istiyorum. Tabi bazı şeyleri görek istemiyorsan." diyerek kendini benden hafifçe uzaklaştırdı. O anki korkumla direk kendimi ona doğru bastırdım. Ne yapmaya çalıştığını anlıyordum. İçimde bir korku olduğunu inkar edecek de değildim. Havluyu düşürmeyecek şekilde yer değiştirmemizi sağladım. Bu sefer Zayn'e baskı yapan bendim. Ellerini kalçalarıma bastırdığında bir daha inledim. Onu inletememek sinirimi bozuyordu. Ellerimi hafifçe tuttuğum havludan çektiğimde o da şok olmuştu. Havlunun arada kalmasını sağlayan tek şey vücutlarımızın birbirine uyguladığı baskıydı. Bu yüzden ona daha fazla baskı yapmak zorunda kalıyordum ve her seferinde inliyordum. Kendime planıma sadık kalmayı önerdim ve ellerimi onun vücudunda gezdirmeye başladım. Daha yarım saat öncesinde bir bluz çıkarmaya kalkıştığı için ağlamıştım. Şimdi yaptıklarım akla zarardı. Dudaklarımla boynuna değdiğim anda istediğimi almıştım. İnleme sesi kulaklarıma dolarken kendimi tutamayıp bende inlemiştim.
"Hep böyle olacaksa kesinlikle daha fazla duş alacağım."

*****
Telefondan bölümü yazdım ve bilgisayara geçemediğim için şimdi yayınlıyorum. Bir hata varsa kusura bakmayın. Aramıza yeni katılanlara da merhabaaa :) <3

Sadist ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin