''Yapma böyle,'' dedi allak bullak bir sesle. ''Benden korkman normal. Bazen kafamın içinde bende bağımsız şeyler dönüyor.''

İtirafı karşısında yüzüne kaşlarımı çatarak baktım. ''Deli falan mısın?''

Dudakları ruhsuz bir şekilde kıvrıldı. ''Bilmiyorum.''

Cevap vermeden gözlerine bakmayı sürdürdüm. Etraftaki tek ses benim iç çekişlerimdi. Siyah gözlerinde beklenti gördüm. O derin kuyuda kurtarılmayı bekleyen bir adamın çırpınışları vardı. Belki de son çırpınışlar.

Dizlerinin üstünde çekinerek yanıma biraz daha yaklaştı. Ürkek bir kediye yaklaşır gibi yaklaşıyordu.

''Şuan normalim, korkma benden.'' Dedi kısık sesiyle.

Yanıma yaklaştıkça misk kokusunun güven veren tonuna teslim oluyordum. Tamamen yanıma geldiğinde kafasını yüzüme doğru yaklaştırdı. Kafamı eğdim. Gözlerine bakmamaya çalışıyordum. Eliyle çenemi tutarak yüzümü kendine doğru çevirdi. Aramızda bir burun mesafesi vardı ve nefesini yüzümde hissediyordum. Kıvrık kirpiklerinin altından bana ilk kez böyle bakıyordu. Normalde aşina olduğum o umursamaz bakışlar şuan başkaydı.

Eli ile kafasını gösterdi. ''Bunun içinde garip şeyler var.'' Korktuğumu fark edince devam etti. ''Farkındayım. Korkmalısın. Herkes korkmalı.''

Yutkundum. ''Neden?''

''Bilmiyorum. Tek bildiğim bir anda değiştiğim. Senin de ruhumun katlettiği bir kurban olmanı istemiyorum,'' Yanıma oturup sırtını duvara yasladı. Kafasını yukarı doğru kaldırıp gözlerini kapattı. Derin bir nefes aldıktan sonra eli ile kapıyı gösterdi. ''Gitmelisin.''

Gözlerinde görmüştüm yardım istediğini. Nasıl gidebilirdim? O kuyuda kilitli kalmış bir ruh vardı. Ve bu güzel adam hüzne ve acıya fazlaca aşikardı.

Dizlerimin üstünde doğruldum. Ve o'na doğru döndüm.

''Yardım edebilirim,'' dedim içimdeki acıyı hissederek.

Duydukları karşısında yüzünü buruşturdu. ''Yardımına ihtiyacım yok.'' Ve ekledi. ''Bana acımanı istemiyorum. Emin ol, acınması gereken en son kişi benim. Bana değil, çevremdekilere acı,'' işaret parmağını bana doğru çevirdi. ''kendine acı.''

Belki de haklıydı ama umurumda değildi. Ona yardım etmezsem hayatım boyunca vicdan azabıyla yaşardım.

''Sana acımıyorum.''

Yanımdan kalkarak yatağına doğru ilerledi. Yastığını düzeltip yatağına uzandı. Daha sonra bana döndü ve eli ile kapıyı işaret etti. ''Dışarı. Uyumak istiyorum.''

Tanrım. Bu kadar hızlı değişen bir ruh haliyle ilk kez karşılaşıyordum. Az önce acı çeken insan şuan bir pislik gibi davranıyordu. Ama ona yardım etmeye karar vermiştim. Hem kafam dağılırdı ve eğlenebilirdim. Buğra'yla eğlenmek ne kadar mümkünse.

Ayağa kalkarak yanına doğru ilerledim. Yatağının yanına geldiğimde gözlerinin kapalı olduğunu fark ettim. Ben burada yokmuşum gibi davranıyordu.

''Şey,'' elimle koluna dokundum. ''Anlattığın o adam hala aklımda ve yaptıklarında öyle. Korkuyorum ve koridor şuan yeterince karanlıktır.''

Gözlerini açmadı ve hiç istifini bozmadı.

''Beni zorluyorsun,'' diye tısladım.

Pekala. Eğer odama götürmeye kalkmıyorsa dersini vermeliydim. Yatağı eminim ikimiz içinde yeterince geniştir. Yatağa çıkarak Buğra'nın üstünden duvar tarafına geçtim. Rahatsız etmek için çok çabalamıştım ama bana mısın demedi.

YOSMADove le storie prendono vita. Scoprilo ora