{Suna}

Alay etmelerime karşılık veren birini bulmak harikaydı. Tekmesi çok sertti ve cidden canımı yaktı. Kıçımı ovarken bir yandan da elimdeki kapaklı mor kutuya baktım. Kendi mi yapmış? Arkamı dönüp elimdekini ikizlere gösterdim.

-Beni zehirlemeye çalışmıyordur değil mi?

Atsumu: Yüksek ihtimalle öyle yapmaya çalışıyordur.

Osamu: Dün sinek ilacı ortalıktaydı.

Atsumu: Bence yemeden önce kontrol et.

-Gel sen ye,ölmezsen ben de yerim.

Atsumu: Siktir!

Kolumu iterken Osamu'yla güldük.

-O zaman sen ye.

Osamu: Onu benden uzak tutmazsan hiç düşünmeden suratının ortasına yumruk atarım.

-Kime yedireceğim?

Osamu: Aman ne naz yaptın?! Ye işte!

Sabah sabah tabi yemezdim bu yüzden iki elimle güzelce kavradım. Vasıfsız vasıfsız ortalıkta dolaşmak istemediğimden hiçbir yere uğramadan son kata çıktım. Burası bile hafif kalabalıktı. Merdivenleri tırmanmayı bitirdiğimde kırmızı kapıyı ittirip çatıya ulaştım.

Tel örgülere yaslandığımda yüzüme sabahın serinliği çarptı. Bu biraz beni ürpertmiş olsa da geri dönemezdim sonuçta. Ceketimi çıkarıp kravatını genişlettim ve iki düğmemi açtım. Sonrası da malum,telefonumu aldım elime. Arada sırada gözüm aşağıdaki insanlara kaysa da genel olarak telefonumdan başımı kaldırmıyordum.

Hafif acıktığımı hissedene kadar bu böyle devam etti. İnip bir şeyler almak için fazla üşengeçtim. Ne bok yesem diye düşünürken Kou'nun bana verdiği mor kutu geldi aklıma. Çantamın yanına sıkıştırmıştım bu yüzden umarım şeklini şemalini bozmamışımdır. Bir hışımla kutuyu çekip çıkardım.

Tamam,belki de biraz biçimsiz duruyor olabilir ama bu beni durduramaz. Tatlı kaşığı aranmaya başladım. Ne yani vermedi mi? Altına baktım,kapağın altına baktım ama yoktu. Şimdi ben bunu nasıl zıkkımlanacağım? Derken kapı açıldı.

Çat diye açılıp kapı duvara vurunca ödüm bokuma karıştı. Yerimden zıpladığımı görünce Bayan Miya'nın ne kadar neşeli olduğunu herkes tahmin edebilirdi. Elinde bir tepsiyle kapıda duruyordu.

-Daha yavaş olmayı deneyemez misin?

-Sen ne zaman uslu olursan bende o zaman yavaş olmayı deneyebilirim.

Birkaç dakika birbirimize göz kırpıştırdık.

-Hem o elindekini bir kaşık olmadan nasıl yemeyi planlıyordun?

-Bu senin hatan,bana bir tane vermedin.

-Burda var ve muhtemelen görünce bana sükretmen gereken birkaç ufak şey daha var.

-Sana mı şükredeyim?

Tepsiyle bana yaklaştı ve 4-5 kutuyu önüme koydu.Ayrıca kaşık ve chopstickte vardı.

-Bu ne şimdi?

-Tatman için birkaç tane getirdim.

-Niye ben? Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?

-Bunu yapmak istediğimde seni zehirleyerek öldürmezdim. Belki kafana çekiçle vururdum,yada ağzına silah dayayıp bana yalvarmanı sağlardım.

-Berbat derecede kötü bir insansın. Psikopat.

Kutulardan birini açtı ve bana uzattı.

-Biliyorum,hadi ye!

Ne olduğunu bilmediğim halde hepsinden biraz yedim. Yani... Ortalamaydı işte. Ağzımı bir şeyler söylemek için açmıştım ki tepsiyi alıp kalktı.

-Nereye gidiyorsun,daha fikrimi söylemedim.

-Buraya fikrini sormak için değil karnını doyurmak için geldim.

-He?

Kapıyı kapatmadan önce bana göz kırptı? Ne? Bu sabah ki blöfüme karşılık mıydı?

-Afiyet olsun!

Kapıyı kapattıktan sonra uzunca bir süre öylece kalakaldım. Ne diye birden göz kırptı bu aptal kız?! Hem bu getirdikleri de neyin nesi?! Dünün ve bu sabahın intikamını benimle ilgilenerek mı alıyor?! Nasıl bir fantezi dünyası var merak ediyorum.

Aptal. Aptaldı işte. Diyecek bir şey bulamıyorum,aptal. Göz kırpacak ne yaptım ki? Kafaya takmamam gerekiyordu,etkilenecek bir şey değildi ama niye bu kadar şoke oldum ki? Sadece sabahki blöfüme karşılık verdi,hepsi bu. Bu kadar kafama takmamalıyım.

<TİME SKİP>

{Kou}

Dünkü gibi bugünde çok kalabalıktı. Her şeyi kontrol etmek hepsinden zordu. Özellikle elde ettiğimiz parayı kontrol etmek başlı başına eziyetti. Her kuruşu tek tek sayıp kumbaraya atmak ve sonra hesaplamak zordu çünkü kaybolmadığından emin olmalıydım.

Ayrıca aşağıda afiş dağıtımına yardım da ediyordum. Maidlerimiz hepsine yetişemiyordu. Zaten dün beni kandırarak rezil etmeyi başardılar bugünde aynısı olmayacak. Bazıları hala ikide bir başıma Maid tacı geçirmeye çalışıyordu. Ortalıkta Suna Rintarou gibi bir tehdit olmadığı sürece herhangi bir problem yoktu.

Ayrıca şu sabah söylediği hala kafamda dolanıp duruyordu. Sadece öylesine söylemişti yani buna neden bu kadar alındım bilmiyorum ama öylesine söylemiş olsa bile bu bir iltifat değil miydi? Hep iltifat alırım ama bu seferkine böyle kafayı takmış olmam...Salaklıktı. Bu sadece blöf,öylesine söyledi. Ama ya öylesine söylemediyse?

Hana: Kou?!

Düşüncelerimi kafamdan atıp sesin geldiği yere döndüm.

-Dün,yarın ki son etkinlik için örnek şeker aromaları istemiştin ya,Yuzu onları getirmiş.

Elindeki poşeti alıp içine bir göz attım. Aklıma gelebilecek tüm aromalar vardı.

-Teşekkür ederim,tamamen aklımdan çıkmış.

Sırtımı sıvazladı.

-Çok çalıştın.

-Sende...

Birbirimize gülümsedik.

-Sınıfa geri dönmeliyim.

Uzaklaşırken tekrar poşete baktım. Yarın son gündü ve bizimde son etkinliğimiz dans gösterisiydi. Satış yapmak içinde şeker yapalım dedik ama tat kombinasyonunu ben ve birkaç kişi beraber üstlendik. Osamu'yla beraber tadım yapabilirdik ve belki Suna'ya da sorabilirdim.

O gün Chuupet aldığında sevdiklerimden vardı. Limon,böğürtlen,çilek,nane ve yaban mersini. Damak zevklerimizin aynı olduğunu düşündüğüm için ona da tattırabilirim. Nane ve portakal güzel olabilir yada limon ve vişne... Kiraz ve yaban mersini...

Elimdeki afişler bitmişti ve güneşte batışa geçmişti. İnsanlar okulu terk ederken yavaştan herkes toparlanmak için okul binasına geri dönüyordu. Sınıfa geri dönmeden önce Suna bıraktığım yerde mi diye kontrol etmek için merdivenleri çıkmaya başladım.

Nedense çok heyecanlıydım. Bu şekerler yüzünden mi yada elimize geçen para miktarı yüzünden mi bilmiyorum ama niyeyse her basamakta kalp atışım daha da hızlanıyordu.

-Suna,bu sefer gerçekten tatman için...

Basamakları nefes nefese çıkmayı bitirdiğimde nefesimin kesilmesinden değil gördüğüm şeyden ötürü lafımı tamamlayamadım. Ruri~san Suna'yı öpüyordu.

Öhm. Küfürlerinizi okumak için sabırsızlanıyorum. Demekki neymiş? Her kuşun eti yenmezmiş. Ne alakaysa gayrı?

Vote ve yorum bırakmayı ve heyecanla öteki bölümü beklemeyi unutmayın yoksa mazallah Ruri~san sizi de öper.

Dark & Light | Suna RintarouWhere stories live. Discover now