Evinin önüne geldiklerinde Tuğrul kapıyı açtı ve Ceyhan apartmana girerken arkasından Tuğrul da içeriye girdi. Tuğrul gelen birisi var mı diye ilk başta etrafı dinledi ve sonra hiç düşünmeden Ceyhan'ı öptü dudaklarından. Kısa süre içinde öpücük başka bir boyuta geçince durmak zorunda kaldı Tuğrul. Aralarındaki tutku git gide vites arttırırken bununla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu. Tüm vücudu ona ulaşmak onun yakınında kalmak istiyordu. Onu kalbinden vuran yeşil gözlere baktığında aynı isteği onda da gördü. Duygularının bir yansımasını karşısında görmek onun için yeniydi ama sanki Ceyhan ile yıllardır böyle bir durumun içindeymiş gibi hissediyordu. Hal ve tavırları belki biraz acemi olsa dahi kötü gittiği de söylenemezdi. Şu an yanından ayrılıp evine gitmek ona çok zor gelecekti.

Parmakları genç kadının yüzünde dolaşırken tekrardan dudaklarını birleştirmemek için kendini zor tutuyordu.

"Eve gidip hazırlıklara başlamam gerekiyor." Ceyhan sadece başını sallayabildi çünkü gitmesini o da istemiyordu.

"Geri döndüğümde güzel bir kutlama yapacağız. Kim bilir belki onay bile çıkabilir o zamana kadar."

"Sana şans öpücüğü vermek istiyorum," dedi Ceyhan ve uzanıp Tuğrul'u öptü tatlı bir şekilde. Geri çekildiklerinde Tuğrul Ceyhan'ın ellerini kavradı.

"Lütfen kendini fazla yorma. Kendine zaman ayır."

"Dikkat edeceğim." Tuğrul ellerini bıraktı ve ona son kez bakıp kapıdan çıktı. Ceyhan derin bir nefes alırken neden bu kadar duygusallaştığını anlamıyordu. Nişanlanmayı düşündüğü erkek arkadaşı ile hiç bu tarz bir an yaşamamıştı. Dairesine girdiğinde koltuğa çöktü ve düşünmeye başladı. Karnı aç olsa bile canı yemek yemek istemiyordu. O an telefonuna bir mesaj geldi. İsmi görünce heyecanlandı ve mesajı okudu.

"Yemek yemeyi de unutma! Bunu söylemeyi unuttum." Kendi kendine gülerken sanki aklımı okudu diye düşündü.

"Canım istemiyor ama senin için yiyeceğim." yazdı hemen.

***

Hafta sonu gelip çattığında Tuğrul ve Serdar oldukça mutluydu. Özellikle Serdar abisini göreceği için ekstra hevesliydi. Sınıf arkadaşlarıyla bir araya geldiklerinde Tuğrul onlarla oturup muhabbet etmeyi çok özlediğini fark etti. Birlikte toplantıya girmeden önce tatbikata katılan üye ülkelere şöyle bir bakarlarken arkadaşları Furkan konuşmaya başladı.

"Eeee devrem ne zaman düğün?" dedi Serdar'a bakarak. O geçen sene evlenmişti ve karşı tarafta yerini almıştı. Yanlarında duran Tuğrul, Hilal ve Serdar bekardı şu an.

"İki ay sonra devrem ama zor işmiş valla." Furkan bilmiş bilmiş gülerken Hilal'e baktı.

"Aha sana diyor," dedi arkadaşına takılarak.

"Evet evlenen iki asker olunca daha da zor olabilir ama bir yolunu bulacağız. Ya da tüm işi ailelere bırakacağız." Tuğrul'a bu muhabbet hayli uzak göründü. Hilal de bir denizci ile nişanlıydı ve yakın zamanda ondan bir davetiye almaları da muhtemeldi. Aslında başından beri Tuğrul, Hilal ve Serdar arasında bir şey olmasını beklemişti. İkisi iyi anlaşmanın yanında birbirleri ile yakışıyorlardı ama beklediği gibi bir olay olmamıştı.

"Durun bir dakika! Tuğrul, şu geçen sene Anadolu Kartalında sana asılan Fransız değil mi?" Başını çevirip baktığında iki askerle konuşan kadını gördü.

"Ta kendisi," dedi Serdar.

"Fena kız değil hani. Sen biraz ilgi göstersen neler olur bilemiyorum. Belki iki ülke arasında dostluk elçisi olursunuz." Furkan'ın bu esprisine Serdar ve Hilal gülerken Tuğrul'un yüz ifadesi bezgin bir hale geldi. Çünkü o kadının ondan hoşlanma nedeni Tuğrul'un geçen sene tatbikatta olay yaratan çıkışmasıydı. Aralarında haddi aşan bir şekilde Tuğrul'un yanında konuşmuşlardı ama hesaba katmadıkları şey Tuğrul'un Fransızca bilmeseydi. Ağızlarının payını öyle bir verdi ki hepsi ağzı açık bakakaldılar. Sonra tabii komutanlarından göstermelik bir fırça yedi. Komutanı giderken kulağına dürüstçe aferin dedikten sonra kendini daha iyi hissetmişti. Şu an kaçamak bakış attıkları kadın Tuğrul'un yanına gelmiş özür dilemiş ve çok fazla samimi davranmıştı. O yüzden arkadaşları Tuğrul'a asıldığını düşünüyorlardı.

BLACKOUT( Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin