Oh, pretty, baby there's nothing that I wouldn't do

87 11 21
                                    

Sizinde kocaman insanlar olmanıza rağmen çocuk gibi hissettiğiniz anlarınız olmuş muydu? Çocukça saçmaladığınız bir anda, atlıkarıncaların önünden geçerken binmek ve oynamak istediğiniz zamanlarda veya hala ay dede diye bir şeyin olup olmadığını sorguladığınız zamanlarda. Böyle hissettiğiniz anlarınız bulunur mu? Yoksa dünya üzerinde tek ben mi böyleyim? Okuduğum kitaplara veyahut da sohbet ettiğim insanların hayatlarını dinleyince tek olmadığını öğrenmiş oluyorum genelde. Ama ya bir avuç çocuk olanlar sadece bizlersek. Çocukluk denilen şey aslında duyguların aşırı yaşanması, hayat sorunlarını düşünmek zorunda kalmadan konuşup eğlenebilmek ve hayalleri özgürce dile getirerek yaşamak değil mi? Benim gözümde 8 kelimelik bu kelimenin karşılık tanımı buydu. Yetişkinliğin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan bir an olsun uzaklaşmak. 

Sürekli yetişkinliğin monotonluğundan uzak kalan insanlara imrenmişimdir. Eğlenmeyi başaran ve duygularını, hayallerini kimselerin düşüncelerini duymadan yaşayabilen insanlar bana şanslı olarak geliyor. Ben daha geleceğime hazırlanırken bile bu sorumlulukların altında düşüncelerimle bir başıma delirir dururken tam olarak bir yetişkin olduğumda ne yapacağımı bilemiyordum. Düşünür dururdum, sürekli eleştirdiğim o beyaz yakalılardan mı olacaktım? Sorumluluklarının bilincinde ideal, saçmalamayan ve durgun insan. Gün içerisindeki düşüncelerime benimle birlikte eşlik ediyor olsaydınız yanıma kurulur ve "Evet Dejun, geleceğinde bunu görüyorum." Derdiniz. İmreniyorum sizlere. 

Eğer hala benim iç karartıcı geleceğimin düşüncelerinde yıkanmadıysanız sizde, size bir tavsiye vereyim, Çocuk kalın, saçmalayın, aşık olun, hala atlıkarıncaların önünden geçerken heyecanlanıyor olun. Herkes bir yolunu buluyor yetişkinliğini yaşamak için. Benim gibi daha 17'nizde düşüncelerden başınıza ağrılar sokmayın. 

Söylediklerinin ardında koça satırlar saklayan birisiyim ben. Bazen varoluş sancıları çeken filozofların düşüncelerinden etkilenir, ulan ben filozof olacak adamım da yanlış memlekette doğmuşum derdim. Tamam biraz abartıcı bir insan olabilirim. Ne diyordunuz siz, drama kraliçesi. Yazar olmalıydım belki de, içinde sefa sürdüğüm tereddütleri yazmalıydım. Eğer bir yazar olsaydım yazacağım ilk eser aşk bahçelerinde bin bir güzelliğe sahip olan o çocuğun bana hissettirdikleri hakkında olurdu. Onun hakkında düşündüğüm kadar başka hiç bir şey hakkında bu kadar yaşam dolu hislerle düşünmemiştim. Onun basit bir cümlesi bile kulaklarıma dolduğunda bir avuç ekstazi yutmuş gibi delicesine mutlu olurdum. 

O uyanmak istemediğim bir düşü andıran güzelliğiyle beni bu yetişkinlik sorumluluklarının düşüncelerinden uzaklaştırabilen, bana hala genç olduğumu daha da ötesinde çocuksu hissettiren tek etmendi şu sıkıcı hayatımda. Derdim tasam, sonu gelmez düşüncelerim, kaygılarım, umutsuzluklarım, hepsi diniyordu onun varlığı sayesine. Aşk bu kadar özgür kılar mıydı insanı? Bu soruyu bir kaç ay önce sorsanız Ne bileyim abicim der geçerdim büyük ihtimalle. Ama şuan karşımda yüreğime işlemeye  çoktan başlamış bu yüzü izlerken rahatlıkla söyleyebiliyordum ki evet, aşk insanı özgürleştirir.

Oyun konsolu başında kazandığı için gülen ve skorunu bana gösteren Hendery sayesinde bugün bilmem kaçıncı kez gülmüştüm. Çocuklar gibiydi sevinçleri, yanındayken gri kalamıyordunuz. Sizi gökkuşağının altında banyo yapmışsınız gibi rengarenk yapıyordu enerjisi ve tavırlarıyla. Onun hakkında bugün keşfettiğim şeydi bu, sevindiği şey ufak bir şey olsa bile gülüyor ve kolumu dürterek bana gösteriyordu. Bir kez bana sarıldığında kalbimin yerinden çıkarcasına attığını hissetmiş miydi bilmiyordum ama heyecandan gebermiştim. 

"Şimdi sen cidden atari oyunlarında iyi olmadığını mı söylüyorsun?"

Bana sorduğunda başımı sallamıştım. Şehrimizdeki büyük AVM'nin oyun alanında buluşmuştuk 2 saat önce. Saatlerdir oyun oynuyorduk, daha doğrusu o oynuyor ben de sözde oynayışını izliyordum. Ona dalıp gittiğimi bir kaç kez fark ederek benimle uğraşmış ve sonrasında beni utandırarak kıkır kıkır kıkırdamıştı. Ona yanık olduğumu bildiğini çekinmeden gösteriyor ve bundan keyif alıyordu. Bu ise yanaklarımın daha da allaşmasını sağlıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

90's love ; Xiaodery  (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin