Oh baby, baby

109 15 27
                                    

"Sana oradan geçme üzülürsün demiştim." 

Chenle bilmiş tavrıyla konuşmuş ve elmasını yemeye devam etmişti. Aramızdaki en havalı olduğu düşünülen kişi oydu, yani kızlar bizim grubumuza alıcı gözüyle bakarak yorumladıkları zaman bunu söylerlerdi. Shotaro'nun aksine her sabah saçlarını özenle tarar, sanki bir asilzade soyundan gelmiş gibi bacak bacak üstüne atarak otururdu. Kıyafetlerine baktığınızda tek bir kırışıklık veya renk uyumsuzluğu bulamazdınız. Bazen nasıl bizim aramıza katıldığını sorguluyorum.

Geçen sene alt sınıflardaki bir çocuğu Haechan gözüne kestirdiği için bizim grubumuza dahil etmek istemişti. 2 hafta sonra zavallı çocuk bizi terk etmişti. Tenefüste yanına gittiğimizde, evet ellerimiz cebimizde ve havalı bakışlarımızla bir avuç ergen olarak sınıfına gitmiştik, Chenle'ya "abi bunların arasında nasıl böyle erdemli kalabiliyorsun?" demişti. Utanç vericiydi.

"Kalbime söz geçiremiyorum ki be oğlum." 

Dalgın dalgın defterime bir şeyler karalarken söylemiştim. 

"Lolipoplu çocuk lolipoplu çocuk diye atıyor duruyor." 

Elimdeki kalemi bırakarak saçlarımı karıştırmıştım. Benim aşık olmama hâlâ alışamamıştı arkadaşlarım.

"Aşk insanı böyle alıklaştırıyorsa ben hiç aşık olmayayım abi en iyisi." 

Shotaro kollarını göğsünde bağlaştırmış bana bakarken söylemişti. Ah be Shotaro'cuğum ben de aynılarını söylüyordum bir de şu halime bak diyememiştim bir anda konuşmaya başlayan Lucas yüzünden.

"Haftasonu şu atari salonuna bir gidelim."

Bizimkiler hep bir ağızdan onayladığında biraz telaşlanmıştım. 

"Ben sanırım o çocuğu görmeye hazır değilim. Böyle bayılır kalırım kesin."

Yangyang gözlerini devirmiş öflemişti. "Tamam yarın gidiyoruz. Ben Dejun'un bir hafta daha aşk acısı çekmesine katlanamam." 

Dudaklarımı birbirine bastırarak gözlerimi kaçırmıştım. Yani ne olmuş ismini veya hakkında hiçbir şeyini bilmediğim bir çocuğa aşık olmuşsam. Elimde olan bir şey miydi yahu?

"Dejun yarın bize gel sabahtan. Nasıl oğlan tavlanır biraz öğreteyim sana. Çocuğu görünce dilin tutulacakmış gibi hissediyorum. Mal gibi kalma senle uğraşmayalım." 

Haechan'ın saçıyla oynarken söylediği şeye "Sağol abi ya." demiş ve burun kıvırmıştım. Dostum mu var düşmanım mı belli değildi, mükemmel.

Canım dostlarım konuşmaya devam ederken önüme dönmüş ve sıraya koyduğum kollarıma başımı yaslamıştım. Bir an umutlanıyor mutlu oluyor, bir an sonraysa gerçek olmayacak bir hayalin etkisine fazla kapılmış gibi hissederek üzülüyordum.

Bu kadar ani duygu değişimlerine alışık değildi bünyem, aşk mıydı beni bu kadar çarpan? Gerçeği aşık oldum diyordum ama belki de aşık olmamışımdır, sadece anlık olarak etkilenmiş ve hakkında bir şeyler merak etmişimdir. Doğru ya aşk hakkında ne biliyordum ki de bir anda bu tanıyı koymuştum kendime.

Hem gay bile değildim ki ben. Semtin ağır abisi ve dibine kadar düz oğlanı Dejun bir anda güzel gülüşlü bir oğlana mı tutulmuştu yani? Yok daha neler.

"Of sikeyim bal gibi de gayim işte."

Kendi düşüncelerime cevap verirken yanımdaki sırada oturan Yangyang'dan cevap gecikmemişti. 

"Evet öylesin."

Başımı kaldırarak ona bakmıştım. Defterine yazı yazarken kıkırdıyordu. 

"Yoksa hâlâ gay miyim değil miyim diye mi düşünüyorsun?"

Başımı salladığımda kıkırdamaya devam etmişti. 

"Kardeşim afedersin ama en az Haechan kadar gaysin." 

Ne alakası var be diyesim gelmişti, ama bir oğlana aşık olduğumu her fırsatta onlara söyleyişimi hatırlamıştım.

"Gerçeği ben bizim gruptaki herkesin içinde bir miktar gaylik olduğunu düşünüyorum ama." 

Defterini kapatarak arkasına yaslanmıştı. "Ne alaka abi?" demiştim bu sefer.

"Lucas'ın karı kız peşinde koşmadığı bir gün yok. Ondan gaylik çıkmaz." 

Dersi dinlemeyi bırakarak bana yaklaşmıştı. Dedikodu yapmaya hazırlanan teyzeler gibi hissetmiştim sebepsizce. 

"Bak sana diyeyim Lucas her gün o lisenin çıkışına kız değil oğlan kesmeye gidiyor, bence yani."

Şaşkınca ağzımı aralamış ve onun gibi arkama yaslanmıştım bende. "Neden öyle düşündün?" Bana hadi ama dercesine bakmıştı. 

"Dejun o lise mühendislik lisesi. Okuldakilerin %75'i erkek, kalan kızların bir kısmı da benden daha erkeksi."

Şaşkınlıktan açılan ağzımı elimle kapatırken, vay anasını demiştim. Bizim kız düşkünü Lucas'a bak sen. "Sen nerden biliyorsun?" demiştim kısık sesle. Omzunu silkerek konuşmuştu. 

"Çok merak ederek oraya gitmiş ve biraz gözlem yapmıştım."

Bizim edebiyatçı bay Zhang'ın bile gay olduğuna ihtimal verirdim de çam yarması arkadaşım Lucas'ın gay oluşuna ihtimal vermezdim. Yangyang ile dersin sonuna kadar fısıldayarak konuşmuş ve öğretmenlerimiz arasından kim gay olabilir diyerek fikir alışverişi yapmıştık. Alt sınıflardan gördüğümüz ve aklımızda kalan oğlanları da aynı şekilde değerlendirmiştik sıkılmadan, yapacak daha iyi bir işimiz yoktu çünkü.

"Yarın takım elbise giyerek gelme sakın eve almam seni."

 Okulun çıkışına doğru yürürken Haechan söylemişti. 

Shotaro "Damatlığı çocuğu görürsek ve kafeye davetini kabul ederse o zaman giy Dejun." diyerek dalga geçmişti. Lucas ile ikisi buna gülerken ben ne giysem diye düşünmeye başlamıştım. 

"Aman ne komik ha ha ha." yüzümü ekşiterek söylemiştim.

"O sokaktan geçme bugün. Yine göremeyeceksin üzüleceksin." 

Chenle onlardan ayrılmak üzereyken söylemişti. Başımı sallamış ve baş parmağımı kaldırarak ona tamam demiştim. Ne kadar da yalancı olmuş çıkmıştım ben.

Yine o sokaktan yavaş adımlarla oyalana oyalana geçmiş, sokağın sonunda dönerek dakikalarca o kapıya bakmıştım. Evet Chenle haklı çıkmıştı, yine o güzel çocuğu görememiş ve yine üzülmüştüm.

90's love ; Xiaodery  (askıda)Where stories live. Discover now