Boy you got me blinded

86 13 61
                                    

Bölüm sonunda size küçük bir not bıraktım. Ona bir bakar mısınız lütfen gitmeden önce >~< Teşekkürler şimdiden. İyi okumalar.

Arkadaşlarım tarafından günün alay konusu olmaya alışıktım. Şu geçirdiğim senelerde şunu öğrenmiştim ki, iyi bir destekçi olsalarda dostlarım, bazen bir avuç ergen olduklarını hatırlatıyorlardı. Sıkılgan kişiliklerdi ve yere düşene yardım edeceklerine gülmeyi daha çok seçerlerdi, hele ki bu tanıdıkları daha da ötesi samimi oldukları birisiyse hiç ama hiç acımadan günlerce alay ederek gerzek gerzek gülerlerdi. Gerçeği şimdi bende yalan söyleyemeyeceğim aynısını yapardım bazen. Özellikle de konu Yangyang veya Lucas ile ilgiliyse, hatta anneme anlatırdım o da arkadaşlarım evimize ziyarete geldiğinde hatırlatır bir güzel utandırırdı. 

Yine de şimdi alay konusu olunca canı sıkılıyordu insanın inkar etmesin hiç kimse. Karşımda devenin birisi gevrek gevrek gülüyorken ağzına çakasım geliyordu. Ama yanlış anlaşılmasın arkadaşımı çok seviyordum. Sadece arada benim agresiflik damarlarımı kabartıyordu. Hemen yanında duran kıvırcık arkadaşım da benim taklidimi yapıyor ve kıkırdıyordu. Güneş neredeyse akşamüstü olmasına rağmen hala parlak parlak parladığı için Haechan'ın çilleri fosforlu kalemle çizilmiş gibi belli oluyor, ağzına çakamayacağım kadar sevimli yapıyordu onu.

"H hayır gerçekten eve atmak gibi bir amacım yok hayır."

"Sadece radyo programı için söylemiştim."

Lucas ve Haechan seslerini değiştirerek taklidimi yaparken sinirlerim tepeme çıkmış ve belki de kulaklarımın kızarmasını sağlamıştı. Üstlerine doğru yürürken kahkaha atmış ve kaçmışlardı. Sokağın ortasına onlara bağırmayayım diyordum ama dileyecek sabırım kalmamıştı.

Sevdiceğim, çiçek bahçeleri kokan biriciğim, güzel gülüşlü Hendery ile en son ki randevumuz üzerinden 4 gün geçmişti, gerçeği başka bir randevumuz olmamıştı ya neyse. O gün ki utanç verici hallerimi düşünmemeye çalışıyor ve sadece onun güzel sohbetini hatırlıyor duruyordum, yumuşak ve tatlı sesini düşünüyor ve hayalini kuruyordum. O günden sonra bir kez hevesle ve heyecanla okul çıkışlarına gitmiş fakat onun okula gelmediğini öğrenmiş, biraz üzülmüştüm. Onu bu kadar özlüyor olmam normal miydi yani? Azıcık doyumsuzduk aslında insanlar olarak. Bir kaç hafta öncesine kadar onu bir kez görsem yeter diyordum, sonrasında ismini bilsem bana yeter demeye başlamıştım. Onu görüp ismini öğrendikten ve sesini duyduktan sonra ise bir kez daha konuşayım yeter demeye başladım. Sonrasında ise bir kez randevulaşayım, bir kez daha göreyim, biraz daha tanıyayım dedim. Şimdi ise daha fazlasını istiyordum, onu özlüyordum ve biliyordum ki bir kez daha gördükten sonra tekrar görmek isteyecektim onu. Hatta aslında saatlerimi onu seyretmeye ayırmak isteyecektim. 

Bugün yine onu görmek için Lucas ile okulunun çıkışına gelmiş ve yarım saat boyunca yine onu beklemiştim. Tek sorun Haechan'ın da ben de istiyorum diyerek inat etmesi ve peşimize takılmasıydı. Onu uzaktan o merdivenlerden inerken gördüğümde yanımdakileri boş vermiş ve gülümsememe engel olamamış, o bizi fark edesiye kadar seyretmiştim onu. Öylesine güzeldi ki, bazen oturup onun güzelliğine ağlayasım geliyordu bir çocuk gibi.

Yanlarına gitmiştik, yine Sicheng yanındaydı. Lucas Sicheng'i hiç çekinmeden öperken Haechan o ikisine içi gide gide gülümsemiş ve sonrada "çok tatlısınız" demişti. Haechan tescilli gay demiştim ya yanında da gay severliği vardı, kanı ısınıyordu sanırım. Bu yüzdendi bu erircesine tavırları, ve emindim ki bir süre sonra Hendery ve bana da böyle bakarak bir şeyler ima edecek ve beni patlıcan gibi mosmor yaparak utançtan gebertecekti. Diken üstünde durmak tabirini yaşıyordum.

90's love ; Xiaodery  (askıda)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora