When I'm not with you, I lose my mind

82 14 45
                                    

Yangyang ile tüm gece konuşmamızın sabahı uyanamayacak kadar uykuluyduk. Çalar saat ötmeye başladığında o küçük sevimli saati duvara fırlatasım gelmişti. Mızmızlanarak tek gözümü açmadan çalar saati kapatmış ve örtünün altına tekrar girerek uyumaya devam etmek için pozisyonumu bulmuştum. Yangyang'ın küçük yatağı öyle rahat gelmişti ki şuan kalkmak istemiyordum. 

Üzerimden örtü çekilince mızmızlanmaya hazır bir halde gözlerimi açmıştım. Yangyang'ın annesi tepemde dikeliyor ve okula geç kalacağımızı söylüyordu. Yanımda uyanmış olan arkadaşım okula gitmemek için annesine yalvarmaya başlamıştı uykulu sesiyle. Artık uyuyamayacağıma kanaat getirmiş ve yataktan kalkmıştım bende. 

Lavabodan döndükten sonra Yangyang'ın giyinmeye başladığını görmüş ve bende üniformamı giymeye başlamıştım. Başım ağrısa bile iyi hissediyordum. Okula gitmek istemeyecek kadar iyiydim hatta. 

"Okulu asalım mı bugün?"

Gömleğimi giyerken Yangyang'a söylemiştim. İçimden okula gitmek gelmiyordu hiç. Hava çok güzeldi, mis gibi bahar ılıklığı vardı çiçekler canlanmıştı ve ben mutluydum. Boş boş sokaklarda gezmek ve müzik dinlemek istiyordum, belki parktaki kedileri sevmek ve boş defterime hissettiklerimi yazmak. 

"Sen mi söylüyorsun bunu?"

Yangyang kravatını takarken söylemişti. Bu zamana kadar böyle bir teklifle gitmemiştim ona hiç bu yüzden şaşırmış olmalıydı. Başımı sallamış ve aynanın karşısına geçerek saçlarımı düzeltmeye başlamıştım.

"Bizimkilere haber vermeliyiz. Onlarsız okulu astığımızı duyarlarsa ebemizi bellerler."

Söylediğim şeyi Yangyang onaylamıştı. Çantasındaki kitapları çıkartıyor onlar yerine çantasına yatağının altında sakladığı bir kaç atıştırmalığı koyuyordu. Ona kıyafette koymasını söylemiştim, tüm gün okul kostümleriyle gezmek istemiyordum. Yine akşamüstü Lucas'la gitmek gibi bir planım vardı.

 "Çıkalım hadi."

Çantamı almış ve odadan çıkmıştım. Bir şey belli etmeden okula gidiyormuş gibi çıkmıştık evden. 

"Haechan daha çıkmamıştır evden ona gideyim ben. Sende Lucas ve Chenle'yu bulursun. Okulun ordaki parkta buluşuruz."

Yangyang'a söyleyerek yönümü değiştirmiş ve Haechan'ın evine doğru yürümeye başlamıştım. Bizimkiler kolay kolay sabahın köründe toplanmazdı okulda illa son dakikaya yetişmeye çalışırlardı. Özellikle Haechan. Sırf aksiyon olsun eğlensin diye yapardı bunu, Shotaro'yu da kendine benzetmeye başlamıştı.

"Kardeşim okulu asıyoruz bugün haberin olsun."

Evine gittiğimde Haechan'ın kapıdan çıkmak üzere olduğunu görmüş ve söylemiştim. Çocuk sabah sabah kapısında beni gördüğüne mi şaşırsın yoksa günaydın demeden bunu söylediğime mi şaşırsın bilememişti büyük ihtimalle. 

İşine de gelmişti ama, dünden razı bir şekilde yola koyulduğunda ona ve sokağın sonunda görerek yanına gittiğimiz Shotaro'ya anlatacak şeylerim olduğunu söylemiştim. Yol boyunca biraz bahset diyerek beni sıkıştırmalarına rağmen keyifle uğraşmıştım onlarla.

........

"Böyle işte. Eğer Lucas'ın peşinden oraya daha önce gitseydim 2 hafta boyunca her yerde ona rastlamak için umutsuzca gezinmeyecektim."

Kucağıma gelen sarı tüylü kedinin karnını severken söylemiştim. Onlara, daha dorusu hiçbir şeyden haberi olmayan Shotaro ve Haechan'a, dün yaşadığım tesadüfü anlatmıştım. Aslında anlatmıştık. Tek anlatacak şeyleri olan ben değildim. Arkadaşım da bir oğlandan hoşlanıyordu ve o da heyecanla benimle birlikte konuşmuştu. 

90's love ; Xiaodery  (askıda)Where stories live. Discover now