Başka işi gücü yokmuş gibi...

Dolabımdan çıkarttığım siyah pantolon ve tişörtü hızlıca üzerime geçirdim. Arkamdan odaya giren Taehyung kapıyı kapattı.

"Sorununuz ne?"

"Söylersem beni rahat bırakacak mısın?"

Sırıtarak kafasını salladığında nefesimi üfledim. Parfüm sıkana kadar beni bekledi. Bugün daha usluydu sanki.

"Benimle sevişmek istemiyorsa sarhoş olmasın ya da yanıma durmasın. Sonra sabah onun tavırlarını çekiyorum. Sanki ben siktim!"

Gülmemek için dudağını dişledi. "Son cümleyi duymamış gibi yapacağım." Ciddi olduğumu fark etmesi için bakışlarımı yere indirdim.

Tamam, belki hayatı hızlı yaşayan bir insandım ama benim de duygularım vardı sonuçta.

"Dur, sen ciddisin. Hani sevmiyordun?"

"Sevmiyorum zaten Taehyung. Ama düşünsene Jungkook'la seviştiğinizde ertesi gün sana tuhaf davransa ne yapardın? Para bırakıp gitmediği kaldı."

Sessiz kalıp bir süre düşündü. Bu sırada çantamı omzuma taktım ve odanın kapısına yöneldim.

"Namjoon ve Seokjin'i arayın isterseniz."

"Olur. Nereye gelmelerini söyleyeyim?"

"Okulun yanındaki kafe olsun. Ordaki kahvaltı menüsü güzel." Taehyung'u onayladığımda telefonunu çıkarmış olan Hoseok onları aradı. Evden çıktıktan sonra kapıyı kilitledim. Taehyung yanımda bir şarkı mırıldanarak telefonunun ekranına bakıyordu.

"Jungkook'a günaydın mesajı mı atıyorsun?"

"Eveeet."

"Hayat sana güzel." diye homurdandım. Bugünü böyle hayal etmemiştim. Yoongi'den nefret ediyordum. Min Yoongi'den nefret ediyordum! Hemde çok.

"Kaşlarını çatma. Erken yaşlanacaksın."

"Sus bir Taehyung. Jungkook yokken elimden kaçamazsın."

"Hani biz dağıtacaktık? Başını bağlamak istiyor gibisin."

Ona öfkeli bir bakış attım. Mavi saçlarını gözünün önünden çekerken güldü. Komik mi görünüyordum da beni hiç ciddiye almıyordu bu çocuk?

"Dağıttığım her gecenin sonu onunla bitiyor. Beynini kullansana."

"Kullanıyorum. Uzak durun birbirinizden."

"Nasıl düşünemedim bunu?"

Beklemediğim bir anda birisi kolumdan tuttuğunda irkildim. Yine beklemeyeceğim şekilde bu kişi Yoongi Bey'di. Kafasına taş mı düşmüştü?

"Siz gidin, biraz geç geleceğiz."

"Peki. Hoseok hyung?"

"Hyung deme, yaşlı hissediyorum."

Taehyung kıkırdayarak onun koluna girdi. Beraber uzaklaşmalarını izledikten sonra Yoongi'ye döndüm. "Ne istiyorsun? Senin beynin yarım saat sonra mı algılamaya başlıyor?"

"Konuşacağız. İkimiz de bu tavırlarla bir yere varamayız."

"Seninle bir şartla barışırım."

Sanki bunu çok istermiş gibi gözleri parladı bir anda. "Neymiş o?" Onu evin yanındaki boş araya çektim.

"Bir kez ben üstte olacağım." dediğimde gözlerindeki parıltı gitti ve omuzları düştü. Kaşlarını çattığında ona aynı şekilde karşılık verdim.

class b ✓Where stories live. Discover now