One.

2.5K 216 52
                                    

-Ahaha kaptan o gerizekalıların yüzünü gördün değil mi?

-Sus artık Chanyeol başım ağrıdı. 

Chanyeol sessiz olmaya çalışıp gülerken Baekhyun onun bu haline göz devirdi. Sehun haklıydı bu adam kesinlikle insanı çileden çıkarıyordu. Yifan ise her zamanki gibi nefretle etrafı süzüyordu.

-Baek ganimetleri odama bırakır mısın?

-Tabi ki kaptan. 

Baekhyun sıcak bi gülümsemeyle kaptanın kamarasına girdi. Karşısındaki manzara ilginçti, ufacık bi bedenin yatağın yanında oturduğunu görmek onu güldürmüştü. Bu kadar ufak olmasına rağmen bu ne cesaret.

Çocuğu uyandırmamaya çalışıp yavaşca kolları arasına aldı. Miniğin pelerini yüzünden yavaşca kaydığında Baek hayatında bu kadar güzel bir şey daha görmediğine yemin edebilirdi. Minik burnu kırmızı dudakları ve uyurken titreşen uzun kirpiklere karışmış bembeyaz bir ten... Bu ufaklık kimdi bilmiyordu ama saçları kısa olmasaydı ve göğüsleri olmadığını bilmeseydi onun bir kız olduğunu düşünebilirdi.

-Kaptan bi sorunumuz var. 

Baek kollarındaki çocuğu gösterip arsızca güldüğünde herkes şaşkınlıkla uyuyan çocuğa bakıyordu. Güzel olmasının yanı sıra sanki kötü bi aurası vardı etrafa yayılan. Yifan ise Baeke yaklaşıp kollarındaki çocuğu kucağına aldı. Diğerleri şaşkınca ona bakıyordu. Algosun baş yardımcısı diye anılan adamı ilk kez gülümserken görmüşlerdi.

-Denize atalım gitsin. 

Esmer adam konuştuğunda Kyungsoo onun kafasına vurmuştu. Yifan ise çatık kaşlarla ona bakıyordu.

-Saçmalama seni aptal!

Sehun ise gözlerini hala ufak çocuktan ayıramamıştı. Bu aptal çocuk nasıl cesaret edebilirdi böyle bir şey yapmaya? Onun gemisinde onun kamarasın da ! Güzel olduğu kadar aptal olmalı diye geçirdi içinden...

-Baek nerde buldun onu?

Chanyeolun korkutucu sesi herkesi susturmuştu. Chanyeol bu çocuğu hatırlıyordu. Uğursuz piç diye geçirdi içinden. 

-Kaptanın kamarasında uyuyordu. 

-Onu denize atın! Bu aptal piçi biliyorum nereye gitse uğursuzluğunu peşinden sürükler! Ulu Tanrım uğursuz bir piç nasıl bu kadar aptalca hareket edebilir!

Chanyeolun bilmediği tek şey onun Furina olmasıydı. Küçük olan ise gürültüden rahatsız olmuşcasına kıpırdanıp gözlerini açtı. Kucağında olduğu bedene bakıp surat astı. Yakalanıcağını biliyordu ama kucak! Kucakta olmayı da beklemiyordu açıkcası...

-Beni bırakabilir misin?

Yifan duyduğu uyku mahmuru sesle küçük bedeni yere bıraktı. Luhan kendini şaşkınlıkla izleyen bedenlere aldırmadan denize doğru yaklaştı. Geminin tahtasına vuran maviliğe karışmış beyaz köpüklere baktı. Bi o kadar güzel ve bi o kadar iğrençtiler... Aynı onun gibi...

-Beni denize atmaya mı karar verdiniz?

Gülerek söylediğinde Baekhyun arkadan oldukça kırılgan görülen çocuğu süzdü. Buraya saklanmasında ki amacı neydi? Eğer onların kim olduğunu bilseydi böyle davranabilir miydi?

Yifan ise korkusuzca dikilen çocuğa baktı. Diğerleri onun alay ettiğini sanabilirdi ama o ciddiydi. Yifan Furinayı tanırdı. Bu piç uğursuzluğunun yanında güzelliği ve korkusuzluğuyla anılırdı. Ayrıca içlerinden onun yeteneklerini bilen sadece Yifan vardı. Furinayı kendi gözleriyle görmüştü.

Çocuk onlara önünü dönüp arkasına yaslandı. Hepsi şaşkınlıkla ona bakarken kalbini tekleten adamın yüzündeki gülümseme hoşuna gitmişti. 

-Kaptan karar ver? Siz beni atmadan atlamalı mıyım?

Luhanın buz gibi ses tonu hepsini titretmişti. Sehun ise karşısındaki cesaret gösterisinin bitmesini bekliyordu. Sanki atla dese atlıycakmış gibi konuşan çocuğa göz devirip büyük bi kahkaha attı. 

-Eğer benim seni atmamı istemiyorsan atla !

Geriye kalan beşli onları merakla izlerken Luhan hepsine tapılası bi gülüş sergileyip kendini denizin parlak sularına bıraktı. Güneş ışıkları bedenini ısıtırken kendini serin suyla buluşturmuştu. Son şansı onu reddettikten sonra daha ne kadar dayanabilirdiki...

Sehun da diğerleri gibi gözlerini büyütmüş kendini korkusuzca denize atan çocuğu izlemişti. Neler olduğunu idrak edebildiğinde koşarak bedenini denizin soğuk suyuyla buluşturdu. O çocuğun sadece numara yaptığını düşünmüştü oysaki!

Luhanı zar zor gemiye çıkarabildiğinde dörtlü hala şaşkın şaşkın onlara bakıyordu. Yifan ise hala yüzündeki garip gülümsemeyle küçük Furinayı izliyordu.

-Ne bakıyorsunuz? Battaniye falan getirin gidip!

Baekhyun kendine en hızlı gelebilen olmuştu. Baek battaniye getirirken Yifan kaptanın kollarındaki küçük bedeni kendine çekti. Sehun anlamsızca sinirlenmişti ama arkadaşını ilk defa gülümserken gördüğü için sessiz kaldı. 

Saatler sonra Luhan uyanmıştı. Kendini geminin içinde bulunca ufak bi kahkaha attı. 

Güverteye çıktığında altı kişinin oturup bi şeyler konuştuğunu gördü. Onu atmamışlardı ama hala onu terk edebilirlerdi değil mi?

Yifan gözleriyle küçüğü işaret ettiğinde Sehun ayaklanıp Luhanın karşısına dikildi. 

-Bizimle kalabilmen için bana bi sebep göster uğursuz?

Sehun alayla konuştuğunda Luhan kahkaha atıp ona bi adım yanaştı. Sehun merakla küçüğü izlerken Luhan elindeki kolyeyi sallamaya başladı. 

-Güzel kolye kaptan.

Sehun şaşkınlıkla boynuna ellerini götürdüğünde oranın boş olduğunu gördü. Nasıl? Nasıl yapabilmişti bu küçük uğursuz?

Sehun kahkaha atıp küçüğün elindeki kolyeyi geri aldı. Uzun parmaklar siyah saçlarda dolaşırken Luhan mutlulukla gülümsedi. 

-Bu yeterince iyiydi uğursuz. 

Diğerleri şaşkınlıkla ona bakarken şaşırmayan tek kişi Yifandı. Seni buldum diye geçirdi içinden. Seni buldum benim küçük sevimli Furinam ve bu sefer seni kaybetmeye niyetim yok!


Uuuu Pain bitti ve başladık. İlk bölüm. Bu benim için çok önemli bi fic çünkü ilk defa böle bi kurgu yazıyorum lütfen bol bol yorum yapın ^^ Aklınızı karıştıran bi şey varsa sormanız yeterli ^^

Red Pirates(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin