15. Lou?

185 18 2
                                    

Hemen şuanda, eve gitmek, yatağımın altına girerek Harry'nin gazabından saklanmak istiyorum. Sonuçta, eğer Zayn, beni ve Sasha'yı görürse ölümüm erkek arkadaşımın ellerinden olacak. Ve tabiki de şuan da büyük kardeşlik evinde, Sasha ile birlikte  Zayn'den kaçarak kelimenin tam anlamıyla köşe kapmaca oynuyoruz.

Elbette Louis ne olduğunun farkına hala varamadı. Bana tek kaşını kardırarak şaşkın bakışlarını yolladı. Sasha, onun mavi tişörtünün yakalarından tuttu ve Zayn'in göremeyeceği bir kenara çekti.

"Sanırım gitmliyim Lou, bu kötü bir fikirdi." dedi Sasha, bu ondan bekleyeceğim bir cümle değildi. Bugün süpriz üzerine süpriz yaşıyorduk. Gençlik filmlerinden fırlamışız gibi görünüyordu. 

"Ah evet! Gerçekten gitmeliyiz. Bu akşam çok önemli işlerimiz vardı" diyerek Sasha'yı desteklemeye çalıştım, fakat yalan söylemek gibi bir kabiliyetim maalesef ki yok. Ne zaman yalan söylesem -ya da söylemeye çalışsam- gülümsüyor, ve elmacık kemiklerimi soyulana dek kaşıyordum. Şuanda da her kelimeden sonra gülümsemiş ve yanağımı kızartana kadar kaşımıştım.

"Hadi ama kızlar! Daha geleli on dakika bile olmadı. Hem, Sasha gitmek istemeyebilir. Sonuçta Niall burada ve şuanda yanında hiç kimse yok."  dedi Louis, Sasha'nın gözlerini fal taşı gibi açılmasına neden olmuştu sözleri.  Bana döndü ve af dileyen gözler ile baktı. 

"Özür dilerim Arya. Sadece bir saat. Söz veriyorum. Sen olabildiğince görünmemeye çalış. Ben seni bulurum." Sasha tarafında satılmak harikaydı. Olağan üstü bir duyguydu. Daha fazla küçük düşüp, yalnız kalamazdım. Sadece başımı onaylayarak cevap verdim. Yapabileceğim herhangi bir başka şey daha yoktu. 

Bu sırada Louis, kolunu omzuma atmış, beni merdivenlerden yukarı çıkartıyordu. Aynı zamanda birşeyler söylüyordu, ancak her an yakalanma duygusuyla dolup taşan yüreyim birde Lou'yu kaldıramazdı. 

Seri adımlarla beyaz ahşap merdivenleri tırmanıp büyük salonun bulunduğu alana çıktık. Yeşil, birkaç yerinde farklı kumaşlardan yamaları bulunan üçlü koltuğa oturduk. Louis'in yakın davranışları biraz olsun içimi rahatlatmıştı. Misafirperver olmaya çalışıyordu. Hala gergin ve stresli olmama rağmen sakinleşmeye başlıyordum. 

Harry böylesine kibar, sakin, eğlenceli ve dostcanlısı olan Louis ile nasıl bir olay yaşamış olabilir ki? Sanırım bu konuyu Louis'e sormalıydım. En doğru zamanı beklemek gerekecekti.

"Hey Arya! Bir sorun mu var? Geldiğinden beri dalgın ve rahatsız gibisin. Eğer gerçekten önemli bir işiniz varsa sizi eve bırakabilirim." dedi Louis, nazik olmaya çalışıyordu. Aslında ne kadar gitmek istesemde gidemezdim. Sasha'yı beklemeliydim. Sadece kırk dakika kaldı. Eğer Sasha gelene kadar buradan kalkmazsam başıma herhangi birşey gelmezdı. 

"Ah! Hayır, ben iyiyim. Acaba bana biraz su getirir misin? Gerçekten susadığımı hissediyorum da." diyerek karşılık verdim, Louis'i kendimden biraz da olsa uzaklaştırmak istiyordum. Nazik, iyimser ve dostane davranışları biraz da olsa rahatsız etmişti. Başını sallayarak yanımdan ayrıldı. 

Bunca zaman boyunca elimde tuttuğum telefonumun tuş kilidini açtım ve Harry'den gelen beş mesaj olduğunu gördüm. Elbette ki paniklemiştim, kendimi durduramıyordum. Teker teker mesajları okumaya başladım. İlk mesajı açtım.

"İyi geceler minik burunlu hanım. Umarım rüyaların da senin kadar güzel olur ^^-Harry"

İlk mesajı okuyunca yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım. Benim ona değer verdiğim kadar o da bana değer veriyordu. Aceleci hareketler ile ikinci mesajı açtım.

Los Angeles H.S. #auWhere stories live. Discover now