Başka ne olacaktı geri zekalı?

Oflayıp mutfağa geçtim. Son duamı ede ede mutfağa girdiğimde ben bir felaket senaryosuyla karşılaşmayı beklerken öylece dikilen annemle babamı görünce rahat bir nefes almıştım. Ege ortalıkta yoktu bu demek oluyordu ki akıllılık edip kaçabilmişti. Memnuniyetle sırıttım. "Bakın kimse yok."

"Sırıtma sırıtıklar gibi." Dedi babam ve bahçeye açılan kapıdan dışarıya çıktı.

Gözlerimi devirdim. Annem de peşinden çıktığında daha da gerilmiştim çünkü Ege kaçtıysa muhtemelen bahçede bir yerlerde olmalıydı. Tam arkalarından gitmek üzereydim ki duyduğum sesle duraksadım. "Şşt Miray." Sesin geldiği yöne doğru yürüyüp mutfaktan hole çıktığımda şaşkınlıkla merdivenlerin başında dikilen Ege'ye bakmıştım. "Sen oraya nasıl kaçabildin?"

"Bilmiyorum. Masanın üzerindekileri düşürüp ses çıkarınca an ki göt korkusuyla yardırdım."

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve kafamı salladım. "Tamam sen geç benim odama ben gelirim birazdan." Dediğimde dediğimi onaylayan cinsten mırıltılar döküldü dudaklarından. Daha sonra kalan son birkaç basamağı çıkmış ve odama doğru ilerlemeye başlamıştı.

"Kedi nerede Miray?" Annemin sesini duyduğumda başımı bahçeden içeriye girmekte olan annemle babama çevirdim. "Korkup odama kaçmıştır herhalde." Diye cevap verdim.

Gerçekten de korkup odama kaçmıştı bu arada.

"Dışarda kimse yok." Dedi babam ve kapıyı kapattı. "Cidden kediymiş."

"Ben demiştim."

"Yaa hediyem..." Annem üzüntülü bir sesle konuşup masanın yanına çöktüğünde yerdeki kırılmış parçalardan birisini eline almıştı. Ege yanlışlıkla anneme iş arkadaşından gelen doğum günü hediyesini kırmıştı. Yanına çöküp kırıkları toplamaya başladım.

"Şu kediyi daha da sevmeye başladım." Diye keyifli bir sesle konuştu babam. Hediyeyi alan kişi erkek olduğu için babamın pek hoşuna gitmemişti ve ne zaman masanın üzerindeki vazoya bakışları kaysa sanki o adam karşısındaymış gibi sinirle bakıp bakıp duruyordu.

"Hediyeye de sinirlenmezsin Giray."

"Hediyeye değil onu alan yavşağa sinirleniyorum."

Büyük kırıkları toplayıp tezgahın üzerindeki çöp kutusuna attım. "Adam evli Giray, umarım bunun farkındasındır."

"Evli olduğu sana yavşamadığı anlamına gelmiyor." Annem babama laf yetiştiremeyeceğini anlamış olacak ki bu konuyla ilgili konuşmayı kesti. "Aynen, öyledir."

"Lafı açılmışken yarın seninle birlikte şirkete geleceğim. Şanslıysam o şerefsizi de görürüm."

Gülerek aralarına girdim. "Sizin sohbetinize doyum olmaz. Ben en iyisi odama gidip ders çalışayım, hadi size iyi geceler."

Ne ders çalışmak ama öyle!

Annemle babam bu konu hakkında konuşmayı sürdürürken koşar adımlarla merdivenleri çıktım ve odama girdim. Kapıyı örtüp her ihtimale karşılık kilitleyerek Ege'ye döndüm. Yatağımın üzerine oturmuş çalışma masamın önünde tüylerini yalayan kedime garip bakışlar atmakla meşguldü kendisi. "Kedime şöyle bakmaktan vazgeç. Seni gördüğünde korkuyor artık hayvan."

"Ben de onu gördüğümde korkuyordum. Her şey karşılıklı." Kediyle inatlaşıyordu resmen.

"Bu burada bizimle mi kalacak? Atsana şunu odadan dışarıya."

KORKAK | TextingWhere stories live. Discover now