4.0

66.9K 4.9K 3.3K
                                    

Duncan Laurence & FLETCHER - Arcade

"Baran ben..." Hazal korku içerisinde yerinden kalkarken Baran çoktan sınıfın ortasına gelmişti. Yüz ifadesi çok karmaşıktı ve şu an ne düşündüğünü anlayamıyordum. Hazal'ın onu sevdiğini öğrenmiş olabilirdi fakat bunu belli etmiyordu. Belki de öğrenmemişti. Belirsizlikle ofladım. Hazal yerine ben gerilmiştim burada.

"Benim sorunlarımla ilgilenmek sana mı kaldı?" Baran'ın sesi sınıfın duvarlarında yankı yaparken Hazal korkuyla bir adım geriye attı. En az onun kadar şaşkın bir şekilde Baran'ın tavırlarını izliyordum. Çattığı kaşları, sıktığı çenesi ve yumruk yaptığı elleri ne kadar sinirli olduğunu gösteriyordu. Sorun da buydu ama zaten, sinirleneceği bir şey yoktu.

Hazal biraz önce söylediklerinde haklıydı sanırım.

"Ben sadece gördüğümü söylüyordum. Kötü bir amacım yoktu Baran!" Baran sinirli tavrını bozmazken ağır adımlarla yanımıza yaklaştı. Sıramdan kalkarak Hazal'ın yanına dikildim. O kadar sinirli görünüyordu ki yanlış bir şey yapmasından korkuyordum. "Sana ne? Seni ne ilgilendirir benim sıkıntım? Her şeye burnunu sokmaman gerektiği öğretilmedi mi sana?"

"Kötü bir şey yapmadım ben!"

"Ha beni sevmen falan bunlar hiç kötü şeyler değil yani?"

"Yok artık!" Diye bağırdım araya girerek. Haddini aşıyordu, fazlasıyla aşıyordu hem de. Fark ederek ya da etmeyerek Hazal'ın üzerine yürümeye başlamıştı. Baran'ı geriye doğru ittirip aralarına geçtim. "Kızın üzerine mi yürüyorsun bir de? Nesin sen kaba dayı falan mı?"

"Arkadaşın ne peki? Kaba dayıya aşık olan onu düzeltecek olan masum kız mı?" Tiksinir gibi bir ifadeyle yüzünü buruşturdu. "Çok mu kitap okuyorsunuz siz?"

Ona gözlerimi devirerek Hazal'a döndüm. Çoktan dolmuş olan gözleri Baran dışında bütün her yerde geziniyordu. Bu görüntü karşısında içim cızlarken kaşlarımı çatarak Baran'a baktım. Söyledikleri için hiç pişmanmış gibi görünmüyordu. "Bir daha sakın!" Dedi sesini yükselterek. "Sakın benim işime burnunu sokma!"

"Aptal aptal konuşma! Kız ne yaptı sanki sana? Alt tarafı fake hesaptan mesaj attı, konuştunuz o kadar!"

"Sen de avukatı mısın şimdi onun?"

"Değil." Dedi Hazal önüme geçerken. Sesi çok kısık çıkmıştı, yan yana olmasaydık asla duyamazdım. "Ben bir şey yapmadım. Ben senin özel hayatına burnumu sokmadım bile. Ben sadece gözlemlediğim şeyleri söyledim."

"Gözlemleme o zaman! Gözlemleme! Seni ne ilgilendirir?" Bağırışı Hazal'ın üzerinde etki yaratmazken, dolu gözleriyle gülümsediğini gördüm. "Haklısın, özür dilerim." Sinirle güldüm. Haklı olduğu yerde özür diliyordu. Hem de karşısında ona bağıran birisine.

Baran saçlarını karıştırarak bize arkasını döndü. "Ama en çok da kendimden özür dilerim. Seni sevdiğim için." Baran hızla bize dönerken Hazal ona bakmadan sınıfın kapısına doğru koşmaya başladı. "Sana yuh diyorum başka da bir şey demiyorum Baran!" Hazal'ın peşinden sınıftan çıkarken nereye gideceğini bildiğim için direkt kızlar tuvaletinin yolunu tuttum.

Baran'a söve söve tuvaletten içeri girdiğimde hemen kapının yanındaki kaloriferin dibine diz çökmüş olan Hazal'ı fark ettim. Kapıyı kapatarak önüne çöktüğüm sırada eliyle gizlediği yüzü görüş açıma girdi. Hıçkırıklarını duyduğumda elini yüzünden çekmeye çalıştım. "Hazal çek elini, hadi lütfen."

Dediğimi yaptı fakat yüzünü görmeme izin vermeden bana sarıldı ve alnını omzuma yasladı. Hıçkırıkları tuvaletin duvarlarında yankı yaptı. Kolumu Hazal'a dolayarak sırtını sıvazlamaya başladım. "Ben onu sevmekten başka bir şey yapmadım." Dedi ağladığı için boğuk çıkan sesiyle.

KORKAK | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin