~20~

1.9K 181 229
                                    

Uraraka'nın anlattıklarından sonra ne yapacağını şaşırmıştı ikiside. İlk defa böyle bir şey ile karşılaşıyorlardı ve nasıl tepki verebileceklerini seçememişlerdi. Ama her ne olursa olsun o ikisinin bebeğiydi. Ona verecekleri sevgiyi asla azaltmazdı.

Yaklaşık iki saat sonra aileleri küçük bebeği ziyaret ettikten sonra gitmişlerdi. Dinlenmesi gerekiyordu İzuku'nun. Vücudu zor kaldırmıştı ve şimdi ise neredeyse hareket edemeyecek derecede yorgundu. Çok zorlanmıştı. Ayrıca küçük bebek ise normalinden daha zayıftı. İzuku'nun ona hamileyken yeterince besleyememesi etkilemişti minik vücudunu. Neyseki doğduktan sonra annesinden gerekli besinini alabilmiş, karnını doyurabilmişti. Şimdi uyuyordu ikiside. İyileşene kadar yatakta kalacaktı sanırım.

Katsuki, İzuku'nun annesini yolcu ettikten sonra yanlarına gelmişti. İzuku'nun küçük bebeğin elini tutarak uyuduğunu görünce gülümsemeden edememişti. Fotoğraflarını çekmek isterdi ama ortaçağda fotoğraf makinesi yoktu. Aslında vardı ama onlar ormanın ortasında yaşadıkları için bilmiyorlardı.

Yanlarına geldi ve bir süre izledi ikisini. O an birbirlerine çok benzediklerini farketti. Tombul ve çilli yanakları vardı. Henüz olan bir tutam saçı ise kıvırcık olacağa benziyordu. Tekrar gülümsedi ve yanlarına uzandı. Diğer elinide o tuttu küçük bebeğin. O kadar yumuşak ve güzel bir histi ki baba olmak, çok hoşuna gitmişti. Tekrar tekrar baba olmak istiyordu. Ama imkansız olduğunu o da biliyordu.

(Dekuya aşırı bi kuma getirme isteği var ama hikayeyi daha fazla uzatmaya lüzum yok.)

Katsukiden

Biraz daha yaklaşıp burnunu küçük bebeğin boynuna gömdüm. Çok güzel kokuyordu. O muhteşem bebek kokusu ile karışık kiraz kokusu almıştım. Henüz ikinci cinsiyetinin ne olduğunu bilmiyordum ama Deku gibi güzel bir omega olacağına inanıyordum. Hızımı alamayıp öpmeye başlayınca uyandı ve ağlamaya başladı. Ama ne yapayım çok tatlıydı.

Ağlamasıyla kıpırdanmıştı Deku. Uyanacaktı. Yavaşça kucağıma aldım onu. Hafifçe sallamaya başladım kucağımda. Ağlamayı kesene kadar salladım. Tekrar uykuya daldı. Tekrar melek gibi uyumaya başladığında sırtımı yasladım yüzünü izlemeye başladım. Çok güzeldi. Kış ayının sonlarında açan beyaz kardelenler gibiydi. Doğru ya ilkbaharın başındaydık. Kardelenlerin açması normaldi. O bizim küçük kardelenimizdi.

"Pişt küçük şey bana bak." Gözlerini hafif aralayıp bana baktı. Aferim baba sözü dinle. "Bak şimdi ben senin güçlü yakışıklı ve kaslı babanım tamam mı? Bana baba diceksin anladın mı? Baaaaa-baaaaaaaaaa. De bakayım ba-ba." Gözlerini tekrar kapattı. Henüz daha 4 saatlik bi bebek olduğu için gözlerini açık tutamıyordu haliyle. Ama olsundu. En azından duyabiliyordu. Ağzında birşeyler geveledikten sonra kendi kendine uykuya daldı. "Uykucu çıktın ama sen. İki dakika oynayamıyoruz. Şuna bak oyuncak bebek misin sen?"

Sol tarafımdan hafif bi kıkırdama geldiğinde kafamı o tarafa dönderdim. Yorgun gözleriyle bizi izliyordu. "Ne zamandır uyanıksın sen?"

"Bütün konuşmalarınızı dinleyecek kadar." Tekrar güldüğünde ellerinden destek alarak oturur pozisyona geldi. Canı acıyodu hala. Kolumu kaldırıp omzuna attım ve kafasını göğsüme yasladım. "Kacchan?"

"Hm?"

"Biz isim vermeyi unuttuk. İsimsiz mi kalacak?" Bi an aklıma dank etti. Hiç düşünmemiştim. Çok mantıklı geldi şuan. "Bilmem hiç düşünmedim." Dedim tekrar ufak bedene dönerek.

"Youta olsun mu?" Dedi kafasını kaldırıp bana bakarak. Hafifçe kaşlarımı çattım. "Youta mı?"

"Evet bence ona gayet uygun bi isim. Ne dersin? Olsun mu? Ne olur olsun. Kacchan lütfen." Gülüp alnını öptüm. Çok istekliydi. "Peki olsun. Youta olsun." Yerimden doğruldum ve yatağa geri yatırdım Youta'yı. Tam önünde oturarak boynumdaki en küçük olan mavi dişli kolyeyi çıkarttım ve Deku'nun şaşkın bakışlarıyla yavaşça onun boynuna taktım. Ardından alnına minik bi öpücük bıraktım. "Ne yapıyorsun Kacchan?" Deku ya doğru döndüm ve kolyeyi işaret ederek konuşmaya başladım.

"Bu kolye sıradan bi kolye değil Deku. Soyumuz kuran kişi bunu varisi olacak çocuğunun boynuna sembolik olarak takmış. Ve her reis kendi varisine doğduğu gün adını verdiği zaman takmış. Bu kolyeyi bana babam vermiş. Kısacası 'sırada ki varisim sensin' anlamına geliyor. Gelenek oldu artık. Sencede benimde vermem gerekmez miydi?" Bi süre yüzüme baktı. Ardından kocaman gülümsedi.

"Sen öyle söyleyince birden çok hoşuma gitti Kacchan." Geri yerine yattı ve Youta yı koluna yatırdı. "Bu hale geldiğimize inanamıyorum Kacchan. Daha geçen gün senden kaçarken.. şimdi kollarının arasında olmak beni mutlu etti. Üstelik böyle küçük bir şeyin doğacağını kim bilebilirdi?"

"Evet... öyle."

-

Youta; Güneş günışığı anlamına geliyo. Albino bir bebeğe en iyi isim bu olur diye düşündüm. Kız ismi olması ayrı bi ironi tabi xlxşcşcpvş

Aslında Kaage ile Youta arasında kalmıştım. Kaage gölge demekti ama Youta daha mantıklı geldi.

Geceleri kafamda senaryolar uyduruyorum bu hikayeyle ilgili ama hiçbirini yazmayacağım sikersiniz beni. Başta dekının anası ölecekti ardından youta ölecekti sonra Drkı mezarın başında canı çıkana kadar ağlarken Katsuki bi gacıyla gelcekti. Ve dekıya şe dicekti "ben bu gacıyı sarhoşken YANLIŞLIKLA sikmişim hamileymiş." Dicekti. Sonra Dekı sinirlenip yüzüğü katsukinin suratına atıp gidecekti. Eski evine gelip psikolojisi bozulacaktı. Yastığı katsuki olarak görüp onunla yatacaktı (bu ben) sonra her gece ağlamaya dayanayıp kendini kesecekti

Mazoşist değilim bakamayın öyle sadece ruhsal ve fiziksel acı çektirmeyi sewiyorum

Neys eywh

結婚 (KEKKON) // BAKUDEKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin