16

944 88 204
                                    

Keyifli okumalar...🖤💙

Yarım saat olmuştu yola çıkalı, otobüste sadece takımımızın olması gerekirken, artı olarak Tanizakinin kardeşi Naomi ve Aku salağın kardeşi Gin vardı, Dan ise eski oyuncu olduğundan katılmak istemişti...

Yanımda Mark Twain vardı, Dazai ile oturmak istesemde, Rampo-san bir düzen oluşturmuş, o düzene göre oturmuştuk, önümde Aku ile Gin, arkamda ise Dazai ile Dan vardı, Mark yarım saattir benimle konuşmak için can atıyordu, her seferinde bir sohbet başlatma çabası sinirimi bozuyordu...

-Hey Chuuya! Yeni bir oyun çıkmış haberin varmı?

-Ha? Ah yok bu aralar oyunları takip etmiyorum...

-Ha öylemi? O zaman bak gel yanıma...

Beni omzumdan çekip kolları arasına almıştı, cebinden çıkardığı telefon ilede bir oyun sitesine girdi, oyunları gösterirken, arkamda Dazai, ayağı ile yere ritim tutuyordu, kıskandığı çok belliydi...

-Ahahah! Şey Mark gerçekten önemli değil, lütfen biraz mesafe...

-Nedenki? Biz dost değilmiyiz?

-Öyleyiz de...

-O zaman bir problem olmamalı değilmi?

Hem gülerek söylemiş hemde boynumdan tutup kendisine yakınlaştırmıştı, başımı biraz çevirdiğimde Dazai dişlerini sıkmış sinir ile bakıyordu bize... Lanet...

Markı itip cama döndüm, telefonuma bildirim geliyordu ama açamıyordum, Mark eğilip bakabilirdi... aman aman bir samimiliğimiz olmamasına rağmen yinede bu kadar yakın davranması benimde sinirimi bozmuştu...

Rampo-sanın isyanlı çığlıklarını duyunca dikkatimi oraya verdim,

-Chuuya!! Ya sana ülker al dedim et'i al demedim!! Off ben bunu yiyememki sağlığıma zarar...

-Ahh şey üzgünüm sensei...

-Bana borçlandın Nakahara! Unutma ben sana en sevdiğim jelibonumu verdim!

-Ah haklısınız...

Hala söylenirken sevmediği çikolataları yandaki çocuklara fırlatıyordu, ardından 'alın dıkının' diyordu, cam tarafından Dazai'e dönüp baktım, Dan konuşmaya çalışırken Dazai cama başını yaslamış bana bakıyordu, göz göze geldiğimizde yutkundum... çok soğuktu...

Ardından Mark... şerefsiz... çenemden tutup beni kendisine çevirdi, iki koltuk arasında yüzümüzü yakınlaştırmışken, konuştu,

-Beni dinliyor musun Chuuya?

Soruyu yönelttikten sonra gözleri dudağıma kaydığı vakit arkadan gelen yumruk sesi ile oraya dönmüştük, Dazai pencereye yumruk atmıştı,

-Ah üzgünüm sinek vardı...

-Dazai... bu sineklerde hep sana denk geliyor...

-Değilmi... yanımda kokuşuk çok olunca gelmeden edemiyorlar...

Aralarındaki bakışma rekâbete dönerken, o atmosferden uzaklaşmak istedim, çenemi Marktan kurtarıp önüme eğildim, yanıma aldığım minik çantadan telefonum ile kulaklığımı çıkardım, kulaklığı kulağıma taktıktan sonra başımı cama yaslayıp müziği açtım, ekrandaki bildirimlere göz attığımda hepsi Dazai'den idi.

Marka ufak bir bakış attım, yanındaki koltukta bulunan Naomiye laf atıyordu, Tanizaki ise sinirden Markı tehdit ediyordu... onların o halini izledikten sonra mesaja girdim,

Bandajlı sevgilim;

-Chuuya, bu Mark denen itin ağızına sıçmadan önce ellerinden kurtul...

İrresistible Love ~SOUKOKU♡~ Where stories live. Discover now