13

1K 91 75
                                    

Bu bölüm Dazai'nin geçmişi ile şimdiki zamanı içermekte...

Keyifli okumalar...🖤

6 yıl önce... Dazai Malikânesi;

Yine her zamanki gibi azarımı yiyip odamda oturuyordum... üvey annem olan Sinon... mutfağa her girdiğimde bana bağırıp çağırır, sevmediğini söyleyip tokat atar, bıçak alır koluma çizik atar... su içmek istediğimde ve boyum ulaşamadığında, bardak isterim... ama o bardağı üzerime atardı, en sonundada bardak kırılınca beni döverdi...

Babam işinden dolayı eve hep geç gelirdi... sabahları erkenden okula giderdim, oldukça eğlenceli geçerdi, milletin şaklabanlıklarını izlemek, üstüne en kolay soruları bile bilememeleri... komikti... okuldan eve geldiğimde ise tam bir cehenneme dönüyordu günüm, her fırsatta beni dövmek için fırsat kollayan bir kadın... dışarıdan annem der, ama evde lanet ederdi.

Yine aynı günlerden birini yaşıyordum, odama kapatılmıştım, okuldan geldiğimden beri tek lokma yemeyip, suda içmemiştim... kapıyı ne kadar yumruklasam nafileydi... kimse açmıyacaktı...

Yaklaşık 2-3 saat sonra evin kapısı açıldı ve babamın kahkahaları eve doldu, yanında birisi daha vardı, bu ses... tanıdık değildi...

Boşverip dizlerimi kendime çektim, yatağa sırtımı dayayıp başımı kollarımın arasına aldım, karnım bana her saniye doyur beni desede mümkün değildi... yere kumanda düşürdüm diye bir gün aç kalıcaktım... hayatımdan nefret ediyorum...

Kapımın açılması ile başımı kaldırmadan oraya dikkat kesildim, ayak sesleri önümde durunca kalbim hızlanmaya başladı... neden? Bu kimdi? Babamın böyle ayakkabısı yokki?

Kollarıma yavaşça asılmıştı bu kişi, bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde korku ile gözlerine baktım... koyu mor gözlerini gözlerime kenetlemiş 'şeytan' denebilecek bir gülümsemesi vardı yüzünde, ben o halini görünce korkudan kılımı kıpırdatamazken o ayağa kalkıp babama masumca gülümsedi...

-Oğlunuz çok tatlıymış!

-Ahahah öyledir... hadi gel Dazai yemek yiyelim... diğer misafirimizide bekletmiyelim...

-T-tamam...

Herkez odadan ayrılırken, o çıkmadan önce son kez beni süzüp öyle gitmişti... derin bir nefes verdim... babama arkası dönük olduğundan babam korkunç tarafını görmemişti ama... ben görmüştüm... ve bu adama hiç güvenmiyordum...

Hazırlanıp alt kata indiğimde annemin yaptığı yemekleri iştahla yiyen babam ve yanında bulunan iki kişi vardı, birisi 'şeytan' , diğeri ise gözlüklü birisiydi... ağır adımlarla masadaki yerimi aldım... annem karşımdaki tabağa resmen atarcasına yemek koyduğunda olmayan iştahımda gitmiş, tabağı ittirmiştim...

Yemek boyunca tek kelime etmemiş, edenleri izlemiştim, Fyodor yani şeytan, babamın akıl hocalığını yapan bir 'dahi' imiş, babam kararsız kaldığında ona sorar, o ise en uygun çözümü bulurmuş... yandaki gözlüklü ise bir muhbir... adı Ango... pek konuşkan olmasada konuştuğu vakit susmayanlardandı... masada bulunan herkezi süzdükten sonra yemek için teşekkür edip kalktılar, onların kalkması ile bizde ayaklanmıştık.

Kapıya geldiğimiz vakit, Angonun belindeki silah dikkatimi çekti, siyah bir kuş simgesi vardı... kaşlarımı çatıp gitmesine izin verirken arkamdaki el ile kendime geldim, omzuma eğilip fısıldamıştı şeytan...

-Yakın zamanda tekrar görüşebilmek dileği ile Dazai-kun...

Sonuç olarak beni yerime korku ile sabitleyip gitmişti...

İrresistible Love ~SOUKOKU♡~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin