"Yeterli hayatım, daha fazla yiyemem hem sen gelmeden çorba içmiştim. Değil mi anne?" dedim destek at bakışlarımla. Aha dayıya sor da deseydin.

Annem "Evet oğlum yemişti merak etme. Sen de ye yemeğini lütfen." dedi. Aferin annemee.

"Tamam o zaman." dedi abim. Ama bu tabii ki tamam demek değildi yemeklerin hepsinden yedirmişti. Sağ olsun.

Ev ahalisi şaşkındı. Abimin bana yemek yedirmesine hatta bebekmişim gibi ağzımı silmesine şaşırıyorlardı haklı olarak. Lan suyu bile abim içiriyordu. Bana normal gelen şeyin aslında onlar için ne kadar absürt olduğunu yeni farkediyordum.

Ayrıca Ferkan ve Andaç sinirli gibiydi. Yine sinirlenecek ne bok bulmuşlardı. Anlamış değildim. Andaç çenesini tutuyordu bence asıl absürt olan buydu.

Sofradan kalkıp kış bahçesine geçtik hep birlikte. Kahve içiyorduk.

Babam abime işleriyle ilgili bir şeylerden bahsediyordu. Abim ilgiyle dinleyip cevap veriyordu. Ben kahve yerine bitki çayı içtiğim için bir miktar üzgündüm ve yorgun hissediyordum. Abimin göğsüne sarılıp sadece biraz dinlenmek istedim.
.
.
.
.
Çağın Soykıran

Göğsümde uyuyan Anka'ya baktım. "Yerine yatırayım." deyip odasına götürdüm. Yatağına yatırıp saçlarını okşadım.

Çok özlemiştim. Evimizin ruhu gitmişti resmen. Her sabah onunla uyanmak, her gece onunla uyumaktan nerelere gelmiştik. Hayat acımasızdı. Onu bana geç vermişti.

Uyandığında beni göremeyeceği için çalışma masasından not kağıdı ve kalem aldım.

Günaydın gün ışığım. Uyanınca hemen ara. Seni çok seviyorum. Yazdım ve yatağının yanındaki masaya yapıştırdım.

Aşağı indim, herkes salondaydı. Çantadan ilaçları çıkardım. "Sanmıyorum ama tekrar ateşi çıkarsa bu ilaç iyi gelecektir." deyip annesine verdim.

"Gece ateşi çıkarsa lütfen arayın." deyip hepsiyle vedalaştım. Ferkan ve Andaç'a sinir olmuştum. Varlıkları bile huzursuz ediyordu beni.

Büyük demir kapıya yönelirken Hakan Bey yanıma geldi. Elini omzuma koyup "Aklın kalmasın. Ben uyanana kadar beklerim başında." dedi.

"Siz yanındasınız, içim bir nebze de olsa rahat." dedim.

"Yanında götürmek istediğini biliyorum." dedi duraksadı. "Bize alışması için götürmediğini de biliyorum." diye ekledi. "Sen çok düşünceli, çok iyi bir adamsın. Kızım bu zamana kadar senin yanında olduğu için çok şanslıyım."

"Ben onun abisiyim. Elbette yanında olacağım her zaman." dedim.

Bana gülümseyip sarıldı. "Sen de benim oğlumsun. Öz oğullarımdan farkın yok unutma olur mu?" dedi.

"Unutmam, sağ olun." dedim vedalaştık. Neydi bu? Daha dün yolda görsem selam vermeyeceğim insanlarla aile gibiydik resmen. Garipti. Benim hayatım için bile fazla garipti.
.
.
.
Hakan Bey eve girdiğinde düşünceliydi. Anka ve Çağın birbirlerine çok düşkünlerdi. Aralarında garip ve farklı bir bağ vardı. Kızının abisinden ayrı geçirdiği her an üzüldüğünü biliyordu.

Çağın burada yaşamalıydı ona göre. Buna Bilgen Hanım da çok sevinirdi. Anka yı o heriften kurtarıp baktığı büyüttüğü için minnet doluydu ikisi de.

Bilgen Hanım ne düşündüğünü anlamıştı. Eşinin yanına oturdu. "Her şeyin bir zamanı var." dedi.

Bir kere Ferkan ve Andaç alışmalıydı Anka'ya. Araları düzelmeliydi. Bu aileyi bir arada tutan Ankaydı.

"Şifreli mi konuşuyorsunuz?" dedi Andaç. Bilgen Hanım ona sevgiyle bakıp "Hadi uyuyun artık geç oldu." dedi.

Hakan Bey "Anka'nın başında beklerim ben. Ateşi yükselirse de ilacını veririm." dedi. Bilgen Hanım "Beni de uyandır ya da ben de bekleyeyim." dedi.

"İkiniz de beklemeyin ben zaten sabaha kadar çalışacağım. Anka'nın odasında olurum. Kontrol ederim." dedi Ferkan.

Andaç abisine şaşırarak baktı. Kabul ettiler.

Ferkan yavaşça Anka'nın odasına girdi. Koltuğa oturup bir süre onu izledi. Bazen olgun bir kadın, Çağın'ın yanında küçük bir kızdı. Merak ediyordu hakkında her şeyi ama güvenemiyordu da bir yandan.

Saçlarını okşadı. Anka uyandığında şaşırdı. Uyandırmamaya çalışmıştı. Tüy gibi dokunmuştu.

"İyi misin? Ateşin var mı diye bakmaya gelmiştim." dedi Ferkan.

Anka tek kaşını kaldırıp "Ateşim yok, çık lütfen." dedi.

Ferkan "Yarın seninle konuşmak istiyorum. Bir yerlere gidelim mi?" dedi.

Bu soruya kendisi bile şaşırmıştı. Anka "Bakarız yarın." diyerek arkasını döndü, gözlerini kapattı.

Ferkan odadan çıkarken belli belirsiz iyi uykular diledi. Odasına girip yarım saatte bir çalacak şekilde alarmını ayarlamayı da unutmadı.


Yeni Bir Sayfa|Feza AnkaWhere stories live. Discover now