58.BÖLÜM: "Üç Kurşun"

Start from the beginning
                                    

-Giralda yalan söylemeyi sevmez, ikimiz de biliyoruz." Haklıydı, bugüne kadar kehaneti andıran gelecek söylemlerinde bile yanılmamıştı. Patron önce bu köstebeği sonra da Rüzgar'ı ve son olarak Alp'i öldürüp yerin dibine gömme isteğiyle baş etmeye çalışırken, Alex kadından gözlerini ayırmadan devam etti. "Sen dışarı çıkabilirsin."

-Ne dışarı çıkması, dalga mı geçiyorsun sen?!" Diye kükredi adam, Giralda'nın ayaklandığını görünce titreyen elini havaya kaldırıp ona parmak salladı. "Kıpırdama sakın! Seni doğduğuna pişman edeceğim, alçak!" Omzundaki elin sahibine gözlerini çevirdiğinde bir terslik olduğunu anlaması uzun sürmedi.

Alex neden böyle bakıyordu?

-Giralda, dışarı çık lütfen." Kadın ayağa kalktığı anda Patron tam ağzını açmıştı ki Alex araya girdi. "Daha önemli problemlerimiz var." Ses tonundaki bir şey yaşlı adamı şüphelendirmişti bile, ancak hiçbir adamından haber alamıyordu.

Giralda odayı terk ettiğinde hiç içine sinmese de masasının başına geçen adamın altında biriken boncuk boncuk tere baktı Alex karanlık düşüncelerle laciverte kayan mavi gözlerini kısarak.

-Karayev döndüyse adamların bazıları onun yanında bile olabilir demektir. Diğerlerini de toplattırmıştır." Ensesini ovaladı gergin bir biçimde. "Axel'i ondan korumamız lazım. Bu işi hemen halletmeliyiz... Kahretsin! Nasıl oldu da kurtuldu bu köpek! Toprağın dibine gidemedi bir türlü."

-Belki de köpek olmadığı içindir." Dilini ön dişine yaslayarak ağzında yuvarladı Miller. "Belki de Karayev'i kurt diye nitelendirmek daha akıllıca olurdu."

-Alay mı ediyorsun sen benimle? Nasıl bu kadar sakinsin?!" Alex, koltuğa rahatça oturup yayıldı ve elini koltuğa yasladı. "Miller! Baban şu halini görseydi..."

-Görmüyor. Çünkü toprağın dibinde olması gereken köpeklerden biri oydu." Patron onun babası konusundaki hassasiyetini vurgulamak için doğru bir zamanlama olmadığını düşündü. Tam sessiz kalmayı kararlaştırmıştı ki gözlerini bir tehdit algılamış yılan misali kısarak adamı inceledi. "Neden onu öldürmedin merak ediyorum. Ben buraya geldiğimde, onu öldürmek istediğini ama benim kadar cesaretli olmadığını söylemiştin. A..."

-Öyleydi." Lafını kesen adama elini kaldırarak susmasını vurguladı. Alex, onu korkuttuğunu biliyordu. Kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar diğerlerini her zaman ürkütür.

Patron da diğerleri gibi, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan adamlardan başta hep çekinirdi. Kuzey'de de böyle olmuştu Alex'de de. Ama Kuzey kalbini Reva'ya açtığı an sonunu hazırlamıştı, Alex ise yıkılmaz bir heykel gibi kökü haricindeki her bağı reddediyordu. Aykırı biriydi, vahşi ve aykırı...

-Mike'a karşı çıkamayacak kadar korkaktın. Çünkü güçlüydü... Ama şimdi o yok...Param ve gücüm seni korkutuyor değil mi?" Patron gergin görünmeden gülümsemeye çalıştı ama beceremedi.

-Korkutmalı mı?" Alex, dudağının bir kenarını kıvırdı.

-Herkesi korkuttuğu kadar." Patron önemsemediğini gösteren bir tıslamayla koltuğuna yerleşince, Alex gözlerini şöminenin içinde kış aylarında tutuşmayı bekleyen odunlara çevirdi. "Hatta..Herkesi korkuttuğundan daha çok korkutmalı seni." Aralarında çok uzun süren bir bakışma olunca Alex'in belindeki silah dikkatini çekti Patron'un. Kovukta silah bulunmazdı. Neler döndüğünü bilmiyordu ama o an yapılabilecek en mantıklı şeyi yaptı.

Sessiz kaldı.

-İkimiz de sona geldiğimizi biliyoruz." Dedi Alex, koyu mavi gözleri adamın mavilerine baskınlık yaratırken. "Her sonun bir başlangıç olmadığını da..." onun bu gizli kapaklı cümleleri adamı iyice irite etmeye başlamıştı.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now