Sana Gelen Yollar Dikenli

2K 200 34
                                    

Bir kaldırım taşına çökmüş ve gecenin ilerleyen saatlerine omzuna konan tek şey ölü yıldızların ölü ışıltısıyken irkildi.

Arkasından gelen oğlan elinde uzun bir hırkayla birlikte uyuşuk bir tavırla dikiliyordu Tekin'in başına.
"Eve gidebilecek misin,taksi çağırmamı ister misin?"

"Biri..."dedi Tekin boş gözlerle.
"Birini bekliyorum."

Birini bekliyordu.
Ve gerekirse tüm ömrünce de beklerdi. Beklerdi beklemesine de...O ,Alaca olsa beklemezdi Tekin'i. Ne yapmaya ve arkasından neler çevirişine bilinçli olsa kalkıp gelir miydi onca yolu?
Alaca,bilse gelir miydi.
Bilse de gelirdi ama tükürmeden gider miydi onu da bilmiyordu.

Çocuk umursamazca omuz silkti.
"Sevgilin mi var ?"

"Var."dedi Tekin ağzından çıkan cümlenin büyüklüğü altında ezildiğini hissederken.

"Benim de."dedi çocuk boş gözlerle.
"Söylemezsen,anlamaz."

"Söylemeyince,aldatmamış mı oluyor?"dedi Tekin kaşları havaya kalkarken.

"En azından sana olan bakışları değişmiyor."diye yanıtladı oğlan onu umursamazca.

"İlk değil sanırım?"dedi Tekin alayla oğlanı süzerken.

"Eşcinsel olmana rağmen seni zorla bir kadınla evlendirmek istemeleri ve bebek istemeleri ne kadar adil?"diye mırıldandı oğlan.

Alaca olsa...
Alaca olsa isyan ederdi. Bir parçası olmak istemediği için bu tiyatro oyunundan firar etmeyi bilmişti. Alaz,ne kendini ne de başka birini kandırmamak koşuluyla öylece akışına bırakmak yerine kendi bildiği doğruları okumaktan bir adım geri çekilmemişti.

Uyumun içindeki bir uyumsuzdu ki Tekin'i canevinden vurma sebebi buydu.
Zira Tekin kendisi uyumsuzun içindeki uyumdu.

"Sizin de işiniz zor."dedi Tekin alayla bir sigara yakıp oğlanı süzerken.
"Zengin çükünüzü kime sokup sokmayacağınız bile para kaynağı ailenizin sorunu,değil mi?"

"Sen nereden..."dedi oğlan kaş çatıp.

"Para kaynağın kesilmesin diye çükünü nereye sokacağını bile babandan izin alarak kaldırıyon. "dedi Tekin sinirle bir kahkaha savurup.
"Vay amına koyayım,hayatlara bak."

"Ailemi nereden biliyorsun?"dedi oğlan sinirle.
"Yoksa babam yine...Beni göz önünde tutmak için mi yolladı sizden birini?"

"Yok."dedi Tekin dudak büküp.
"Senin baban değil,benimkinin babası yolladı."

"Seninkinin?"dedi oğlan karmaşık bir ifadeyle.

"Göz bebeğimin..."dedi Tekin yüzündeki aptal gülüşü ve yumuşacık tını ile çıkan sesi silemeden.

"Burada ne dönüyor ?"diye fısıldadı oğlan.
"Babamın adamı mı mısın ? Değil misin sen şimdi."

Tekin sokak lambasına yaslanıp tembelce kaldırıma uzattı bacaklarını.
Üzerinde binlerce dolar değerinde keten gömlek ve takım vardı ya da yoktu.
Ayakkabıları esaslı bir işçiliğe sahipti.
Pek de umursamadı.

Zira derinlerinde bir yerlerde ucuz pazar malının her çocuğun üzerinde eskidikten sonra kendi gövdesini örtüşünün rahatlığı vardı.
Çıplak ayaklarının taş betonlara ve kirli sokaklara basarken ki hürlüğü vardı.
İçindeki gürültücü,bağırmayı seven ve kalıplara sığamayacak kadar göz ardı edilmiş sokak çocuğu küçük cılız elleriyle yırtıyordu üzerindeki dolar etiketli ceketlerin sıkıca etini sarışını.

Bu nedenle gevşek bir kahkaha patlattı.
"Senin baban,benimkinin babasının eski manitası. Ha,bide...Bizimkinin pederini epeyce dolandırmış herhalde herif hala burnundan soluyor. Bide ihaleyi kapmış senin peder..."

Çalıntı(bxb)Where stories live. Discover now