Mühürlenmiş

En başından başla
                                    

Teninin hudutu onun ülke sınırıydı. Anadili onun adıydı. Bayrağı kızıl ve maviydi sanki.
Sanki Alaz Barbaros öncesi ve sonrası vardı hayatında.
Alaca'nın varlığını bilmeden önce yaşamayan bir kalp idi belki.

Yalan söylemek su içmek kadar basit bir eylemdi.
Bir kimliğe ait değilken istediğin kişi olabilmek pek mümkündü.

Aşık gibi !
Zengin gibi!
Bir başkası gibi!
Varmış gibi!
Mutluymuş gibi...

Gibi,gibi,gibi...

Ama şimdi Tekin bir annenin bebeğiyle kordon bağıyla bağı gibi gönülden gönüle ince bir bağ ile tutkundu kızılına.
Onun alacalı gözlerinin içindeki dünyanın binbir rengine tutkundu.

Oğlan boynuna minik öpücükler bırakıp kendi sertliğini Tekin'e sürterken kollarını boynuna doladı.
Tekin bir et yığınından farksız halde koltuğa uzanırken üzerine yavaşça çıkan oğlanın emdiği boyunla beraber irkildi.

Oğlan kendini hoş ve ritmik bir tempoda kumaş üzerinden Tekin'in erkekliğine sürterken alkolün vermiş olduğu çakırkeyf gülüşle süzdü ham limon yeşili gözleri.
Boş bakışlara rağmen dalgın ve düşünceli oluşuna pek de umursamadan bir initli koyverdi.

Acemice.
Sanki seksin ne demek olduğunu bilmiyormuşcasına onun belini tuttu Tekin.
Daha ziyade bir bardak tutar gibi.
Kaynar çay dolu bir obje tutar gibi...
Eğrelti bir tutuşla erkekliğine sürtünen sertlikle inleyen oğlana baktı öylece.

Oğlan kendi kendine sürtünmeye ve mırıldanmaya devam ederken midesi yanan Tekin hoşnutsuzca bir nefes verdi.
Oğlan da rahatsızca kaşlarını çatıp baktı Tekin'e.

Esmerin çikolata tenli boynunu emiyor,yalıyor ve dişliyordu.
Erkekliğine sürtünüyor,inliyordu.
Tatlı mırıldanmalarla Tekin'i de harekete davet ediyordu ateşli gecenin fitili yansın diye.

Lakin esmer bir put gibi durmuş öylece altında ölü gibi yatıyordu.
Ölü erkekliği gibi.

Henüz...
Kalkmamıştı.
Kalkmaya da pek niyeti yok gibiydi.
Ereksiyon haline gelmemişti bile.

Alaca'nın tek fısıltılı iniltisiyle neredeyse boşalacak hale gelen erkekliği bunca temasa rağmen kafası karışık halde duruyordu pantolonun içinde.
Tekin yutkundu.

"İyi misin?"dedi oğlan merakla.
"Oral ile mi kalkıyor yoksa?"

"Y-yok."dedi Tekin genzini temizleyip.

"Alkolden mi?"dedi oğlan.

İktidarsız değilim sen bide Alaca'nın içindeyken gör beni bilader diye kımıldanan esmer irilikle birlikte bir küfür savurdu Tekin.
"Lavaboyu kullanabilir miyim?"

"Tabi."dedi eli boş dönen çocuk umutsuz bir sesle göz devirip.
"Koridorda,solda."

"Eyvallah."

Tekin aceleci adımlarla lavaboya koşarken içinde dalganan sıvıyı alkol çoğunluğuyla birlikte boşalttı klozete.
Bir başkasına dokunmak katrandan zehir içmek gibiydi şimdi.
Dudağını öpmek isterken...
Boynunu çevirmişti oğlana.
Sanki dudaklarından Alaca'nın tadını başkası alırsa...
Kızar gibiydi Tekin.

Saçları.
Uzun tutamlı kapkara zifir renginde o saçları bir tek Alaz'ın ince beyaz kemikli elleri taramıştı.
Kucağında uyuturken,aşk sarhoşuyken...

Aldatmak.

Aldanmak çok daha kolaydı.
Aldanmak basitti ama aldatmak...
Bir dalavere uzmanı ve dolandırdığı binlerce isme rağmen Tekin'e aykırıydı.
Acıtıyordu.
Bir başka ten sanki zehir olup yakıyordu ellerini.

Onun içindi ama.
Ona..
Ona güzel bir hayat sunmak için.
Kendisi gibi olmasın diye. Alaz gülsün diye. Gözleri hep renk şöleni olup dünyayı unuttursun diye...

Ama yapamıyordu Tekin.

Yüzüne vurduğu suyla birlikte zangır zangır titreyen bacaklarıyla inledi ve ellerini lavaboya dayadı güç alabilmek adına.

Yaka bağır açık.
Elinde tespih ,dilinde okkalı küfürler.
Tek yumrukla harcayamacağı surat yokken güçlüyüm sanıyordu.
Geleceği düşünmeden sokaklarda yatarken çıplak ayaklarla özgürlüğe koşarak büyürken...

Tanımadığı evlerden çalarken.
Tanımadığı kişileri dolandırırken.

Karakollarda nezaretlerde soğuktan kaçınırken polislerin sirenlerinden kaçarken..

Bıçaklı kavgada önüne geleni indirirken,ana bacı dinlemeden kadere ve talihe söverken...

Sanmıştı.

Güçlü de gibiydi.

Ama bir tutam kızıl saça,bir omuz üstü yarım gülüşüne ve alacalı gözlere yenilecek denli acizdi işte.

Kaç bıçak yemişti ?
Saymamıştı.

Aç yatmış mıydı?
Hemen hemen her gece.

Tinercilerle,bıçaklı elemanlarla,şarapçılarla koyun koyuna yatmamış mıydı Tarlabaşı denen lağım çukurunun bin bir direkli belalı sokağında.
Pekala.

Ama dünya üzerindeki hiç bir güç Alaca'yı kaybetmek korkusundan büyük değildi.

Bıçak yerdi,silahla vurulurdu.
Hapse girer,polis sorgusuna dayağın alasını yerdi.
Sokaklarda aç susuz ve kimsesiz de kalmaya devam ederdi.
Korkmazdı.
En fazla canım var.
Allah'a emanet o da der geçerdi.

Ama Alaca...
Kimsesi olmayanın her şeyiyken Tekin'in hayattaki tek şeyiyken...
Her şeyiydi.

Ne siren sesleriyle ne de bir oda dolusu adamın sesiyle bastırabilirdi.
Cümle cihanı tek fısıltısı ve gülüşüyle silerdi onun güzel sesinden mahrum kalmanın korkusu.

Tekin o gün ufak bir çocuk gibiydi.
Bin vukuata karışan asi yakası bağrı açık sokak çocuğu gibi duramıyordu dik ve asice.
Tekin,ufak bir çocuk gibiydi.
Tek istediği sinesine aşina olduğu tenin kokusuna sarılıp ayaklarına kapanıp af dilemekken.

Usta bir yalancı ya da kimliksiz iken çalıntı bir çok şey sığdırdığı hayatına asla geri dönemeyeceğini şayet dönse bile öz benliğinde Tekinsiz'i bulamayacağını kavradı o an.

Evden ok gibi fırlarken telefona sarılıp oturdu kaldırım taşlarından birine.
Telefonu açtı.

Üzerindeki son model özel tasarım ceketle satın alınamayacak denli pahalı sevdasıyla sarıldı telefona.
Ona ihanet edemezdi onun için dahi olsa.
Lüks aracın tekerine bir tekme savururken korkak bir çocuk gibi ağladı.
Kimsesiz gecelerinde annesinin şefkatini sarıldığı kaldırım taşları gibi sarıldı telefona.

Uykulu yorgun ses pürüzlü yanıtladı.
"Tekin?"

Hıçkırdı Tekin.
Takati yoktu tek cümleye.

"İyi misin? Neden...Ağlıyor musun sen.!"

Tekin seslice yutkundu.
"Öz...Özür."dedi hıçkırıkları arasında.
"Özür dilerim Alaca'm."

"Neredesin sen? Eve gel. Bekliyorum uyumadım. Neredesin?"

Tekin burnunu çekti hüzünle.
"Ben de bilmiyorum neredeyim ya da kimim."

"Tekin ! Boş boş konuşma. Konum at,çıkıyorum evden."

"Alaca...Ben..."dedi Tekin bildiği tek şey bu gibi.
"Ben seni çok seviyorum."

Sevdanın rengi epeyce alacalıydı.
Öyle ki sokak lambası altında aydınlanan kaldırımda bile Tekin'in dünyası kızıl ve maviden ötesinde değildi.

Sevdasına ihanet etmek,yüreğindeki en gizli korkuydu.

Çalıntı(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin