BÖLÜM 8

166 18 11
                                    

-Büyükanne!!!!


Jieun odaya soluk soluğa girdi.


-Oh! Jieun-ah geldin mi?


-Yok büyükanne hala ofisteyim çıkıcam birazdan.

Bu sitemli espiriye gülen tek kişi doktor Lee Jong Suk olmuştu. Jieun gerçekten sinirlenmişti.


-Yah! Sen misin doktor?!


-Evet ben doktor Lee Jong Suk memn---


-Bana bak doktor Lee bi şey bi şey acaba bu durumdan neden daha önce haberdar edilmediğimi sorabilir miyim?!!


-Bakın önce sakin olm----


-Sakin falan olamam!!!!! Bunun 4.kriz olduğunu söylerken nasıl sakin olabilirim?!!!!

Büyükanne araya girdi.


-Ji eun-ah!!!! Sakin ol!!!

Jieun utanmıştı aynı zamanda hala sinirliydi ve tabi ki üzgündü koşarak geldiği için hala nefes nefeseydi. Duygu patlaması yaşıyordu. Bu lanet olası doktoru yumruklamak istiyordu ama adam niye bu kadar yakışıklıydı ki? Wait wait evet kesinlikle beynine oksijen gitmiyordu. Neler düşünüyordu böyle. Kendinde utanıp dışarı fırladı.

-Kusura bakma Jongsuk evladım. Benim yüzümden sana kızdı. Normalde hiç sinirli bir insan değildir. Pamuk gibidir benim Jieun'um. Onun adına ben özür dilerim. Ah evladım bak utandı. Kim bilir nereye gitti.

Büyükanne yatağından doğrulmaya çalıştı.


-Büyükanne yavaş. Tamam dur merak etme ben bakarım. Bu halinle kalkmaya çalışma. Bekle ben bakıp geliyorum şimdi.

Jieun evin bahçesine atmıştı kendini çocukluğundan beri morali bozukken geldiği köşesine çekilmişti. Bahçedeki kiraz ağacının dibi.... Evet genelde burada ağlar, önemli bir karar vermesi gerektiğinde burada düşünür hatta burada uyuduğu bile olurdu. Burası ona huzur veriyordu. Bu kiraz ağacını annesi küçükken dikmiş büyükanne öyle söylemişti Jieun'a. Belki de o yüzden burada bu kadar huzur buluyordu.

Sırtını ağaca yaslamış dizlerini kendine çekmiş bir şekilde otururken Jongsuk'un görüş alanına girmişti. Jongsuk kızı görünce durdu aralarında mesafe vardı. Kız başını dizlerine gömmüştü. Uzun düz saçlarından yüzü gözükmüyordu. Ağlıyor olabilir miydi? Böyle bir durumda yanına gitmeli miydi? Onu teselli etmeliydi değil mi? Kafası karışmıştı. Büyükanne için o da çok üzgündü. Çekingence adım atmaya başladı ve kızın yanına geldi.

Jieun yanında birinin durduğunu hissedip yavaşça kafasını kaldırdı. Evet bir çift ayak yanında duruyordu. Ve eve-- ne?! Hayır ne alaka?! Bu doktorun burda ne işi var. Bir an panikleyip elleriyle gözyaşlarını sildi hızlıca burnunu çekip ayağa kalktı.

-Ş-şey ben...özür dilerim.

Sesinin titremesine engel olamamıştı. Büyükannesinin ölecek olması ihtimaline dayanamıyordu.


Jongsuk titremesine engel olmaya çalıştığı halde beceremeyen kıza bakakaldı. Ne diyebilirdi? Ne demeliydi?

MISSIONDove le storie prendono vita. Scoprilo ora