Sadece yapıyordum.

Aldatmak meselesi ise hain Efe'nin başının altından çıkmıştı. Ağzımı aramış kendi kendine başka bir kız olduğuna ikna olmuş, grubu da bütün okulu da ikna etmişti.

İnsanlar dedikoduya açtı. Düzeltmek için bir şey yapmamıştım, umurumda değildi.

Rüzgar, The Umurunda Olmayan.

Lakabım.

"İstemedim sadece. Neden devam edelim ki? Sen beni sevdin mi?" Cümlem alaycıydı. Üç ay içinde Melis bana aşık olamazdı.

Mavi yeşil karışımı gözler bana bakarken hafifçe titredi. Kaşlarım çatılırken ondan bir adım uzaklaştım.

"Sevdim." dedi alçak bir sesle. Kumral saçlarını kulağının arkasını sıkıştırıp sıkıntılı gözlerle çevreyi taradı. İnsanlar koridor kenarlarında, kalorifer başlarında tünemiş bizi izliyordu sanki.

Kollarım iki yana düştü. Melis ilişki içinde de dışında da hiçbir zaman gerçek yüzünü, daha doğrusu içini göstermemişti. Sürekli dedikodu yapar bana anlatır ya da herkesin bizi daha fazla görmesi için bahçeyi üç tur fazla yürütürdü.

İlgiden hoşlanıyordu, hatta ilgi delisi bile olabilirdi. O zamanlar beni rahatsız etmiyordu bu.

Çünkü umurumda değildi. Yine.

"Ciddi misin?" dedim tek kaşımı kaldırarak. İnandırıcı gelmiyordu, hem de hiç.

"Benim duygularımı benden iyi bilecek kadar kibirlendin mi sen?" dedi kollarını göğsünde kavuşturarak.

"Biliyorum demedim yalnız. Soruyorum sadece." Homurdanırken kaşlarım çatıldı. Şakaklarımda dayanılmaz bir ağrı vardı, öyle ki gözlerimin arkası zonkluyordu.

Parmağını uzatıp yüzüme dokundu. Sıcak parmak uçları şişliği inmemiş kaşımın üzerinde durdu.

"Ne oldu?" diye fısıldadı. Hafifçe geri çekilirken kafamın karışmaması için uğraşıyordum. Melis'i hiçbir zaman tam olarak çözememiştim. Uğraşmamıştım da.

"Kavga dövüş işte. Önemli bir şey yok. Sen bana ne söyleyeceksin? İlişkiye tekrar başlamak mı istiyorsun?"

Kurduğum cümleye sokayım. Açık kapı bırakma, o kapıyı aralama bile.

"Evet." dedi. Ardından uzanıp kolumu tuttu. Birkaç saniye birbirimize baktık.

"Olmaz." dedim kolumu çekerek. Yüzü düştüğünde içimi çekmemek için kendimle savaş verdim.

Melis'in durup dururken  böyle bir şeyi üstelik bu kadar zaman geçmesine rağmen söylemesi beni huylandırmıştı.

"Başka biriyle ilgileniyormuşsun. Yani ilgileniyor musun?" Sohbet beni sıkmaya başladığında etrafa bakındım. Efe baş parmağını kaldırmış kapının eşiğinden bana sırıtıyordu.

Efe, The Ortalık Karıştıran.

Seni gidi ancak yumruklarımla öpüşürse iflah olacak hergele.

"Kimden duyduysan böyle bir şey yok." deyip sınıfa doğru yürümeye başladım. Onu orada öylece bırakmıştım. Çünkü uzatacaktı, kafamı karıştırmaya çalışacaktı biliyordum.
Kafam artık karışacak kadar boş değildi.

Sınıftan yükselen gürültülerle adımlarım hızlandı.

Sınıfa girdiğimde Orkun beline bağladığı pullu yemeni ile Nehir ile Aliye'nin sırasında göbek atıyordu. Birileri oyun havası açmıştı.

Jimnastikçi kızlar en arka sıraya üşüşmüştü, takımlarından üç kişi bizim sınıftaydı.
Melis, Ezgi, Yaren.
Nehir'i de sayarsak dört.

Orkun Yaren'in elini tutup sıranın üzerine
çıkardığında Aliye kitaplarını kucağına kaldırmıştı, yüzü asıktı.

Nehir ile Aliye anlaşıyor gibiydi. Derste bazı zamanlar onların sırasından gelen gülüşmeleri duyuyordum. Belki de Nehir yavaş yavaş arkadaş edinmeye başlamıştı.

Melis arkamdan gelip kolumu tutmaya çalıştığında kolumu hızla çekip ellerimi cebime soktum.
Kolumla ne alıp veremediği vardı bilmiyordum.

İnsanlar Orkun ile Yaren'i videoya alıyordu. Yaren koyu kestane saçları ve koyu renk kötücül gözleri olan bir kızdı. Kötücül gözler derdim çünkü bir kere baktığınızda mutlaka size takılacağını anladığınız insan tipi gibiydi.
Filmdeki kötü karakterler gibi, karakteri de ondan farksız değildi. Güçlü bir özgüven güzel bir yüzün ardına saklanmıştı.

Yaren tam bir baş belasıydı, Melis ile bile uğraşabilirdim ancak onunla uğraşamazdım. Orkun ayağını ileri uzatıp Nehir'in çantasının koluna geçirdi ve çantayı yere çekti. Nehirin çantasının içindekiler yere saçılırken Nehir yerinden fırladı. Aliye de sırasından kalkmış Nehir'e yardım etmeye başlamıştı.

Yaren hala Nehirlerin sırasının üzerinde kıvırtırken elini gömleğinin içine soktu. Göğsünün oralarda bir şey çıkardığında sınıftaki erkeklerin salyaları paçalarıma sıçrıyordu.

Ne çıkardığını göremesem de sesini duydum.

Yaren gömleğinin iç kısmından bir yumurta çıkarmış ve Nehir'in başında kırmıştı.


İki gün yoktum sizi epey özledim. Bölüm biriktirdiğimde yine iki bölüm verebilirim diye düşünüyorum.
Oy ve yorumlarınız beni mutlu eder.
İçinizden geçenler bölümü:
İGB:
İGB:

Kalp, çokça.

Matmazel Noir • yarı textingWhere stories live. Discover now