21.BÖLUM

422 113 153
                                    

turkol123  Bu bölümü değerli okuyucuma armağan ediyorum .

Keyifli okumalar💜

Insan hiç derdinin olmadığını  düşünür mü? Her insanın vardır bir derdi ve kiminin bir dermanı bile yok. İnsanoglu dertlerinin dermanını arar hep ama o dertle yaşamayı hiç düşünmez...
Gidenle gitmeyi, kalanla kalmayı ve ölenle ölmeyi ister...

Hamit , Fatih ve Yusuf araçta son surat  ekibin belirttiği yere doğru ilerliyordu.

Hamit'ın artık sabrı kalmamıştı. Kac saattir yoldaydılar ve hala ulaşamamışlardı.

Bilinmez kaçıncı defadır saatini kontrol etmişti. Daha fazla dayanamayıp , "Yusuf , var mı daha ulaşmamıza?" Dedi gergince .

"Hayır Hamit çok kalmadı. Yarım saatte ulaşırız. Az daha sabret."

"Sabrım kalmadı Yusuf kalmadı. Geçen her dakika her saniye Meryem için tehlike demek. En kısa sürede bulmam gerek onu. "

Arkadan Fatih öne doğru gelip Hamit'in omzuna elini koyarak , "Yetişicez kardeşim sen hiç merak etme. Ölümünede olsa bulucaz. "

Hamit minnetle Fatih'in elinin üzerine elini koyarak , "insAllah kardeşim ama içimde tuhaf bir his var. Rabbim sen yardım et..." dedi ve ağaçlarla kaplı yolu izlemeye koyuldu . Biran önce bu yolun son bulmasını ve Meryem'e kavuşmayı diliyordu Rabbinden.

...........

Meryem zoraki göz kapaklarını araladığında görüş açısına Barbar girdi. Olanlar bir bir zihninde canlanmaya başlamıştı.

Tam polisi aramak üzereyken telefonun kulağından çekildiği ana gitti.

Arkasına döndüğünde sinirden soluyan Barbar'ın tek darbesiyle yere yığılmıştı. Başındaki ağrının sebebide buydu.

Doğrulmak istediği esnada sandalyeye bağlı olduğunu gördü. Baygın bir şekilde olmasından olanları tam kavrayamıyordu. Konuşmak istediğinde ise ağzındaki siyah bez izin vermemişti.

Barbar , Meryem'in kıpırdadığı gördüğünde başında ki buz doldurduğu bezi yanında ki eski sehpaya benzer şeye bırakıp telefonunu kontrol etti.

Sonrada Meryem'e bakarak, "Az kaldı senden kurtulmama." Dedi bıkkın bir sesle .

Meryem Barbar'ın ne demek istediğini anlamıştı ve yerinde tepinmeye başlasada nafileydi. Sıkı sıkıya bağlı olduğu sandalye sadece yerinde kıpırdıyordu o kadar.

Daha fazla dayanamayıp tekrar gözyaşlarına boğulan Meryem her ne kadar konuşmak istesede Barbar umursamaz bir tavırla eski koltuğa oturup telefonla ilgilendi.

Tepinmenin ve ağlamanın bir işe yaramadığını anlayan Meryem durup sakin kafayla düşünmeye başladı.

Bir kaçış yolu ararken Barbar'da ki düşünceli hal onun dikkatini çekmişti.  Sıkıntılı sıkıntılı nefes alıp veriyor ve durmadan saati kontrol ediyordu. Sanki birşey yapmak istiyorda yapamıyor yada yapmışta geri alamıyor gibi...

Ortamdaki sessizliği Barbar'ın telefon sesi bozmuştu. Bu ses Meryem'in içine kurt gibi düşsede sakin olması gerektiğini söyledi kendine ama Barbar'ın konuştuğu kişiler onu almaya gelen kişiler olduğunu duyunca biraz önceki halinden daha fazla tepinerek ağlamaya başladı.

"Tamam biz hazırız geliyoruz, bekleyin."

Barbar telefonu kapatır kapatmaz Meryem'in gözyaşlarına ve tepinmesine aldırış etmeden  onun elini çözmeye başladı sonrada ayaklarini.

SONSUZLUĞUMOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz