(53) Bazı Günahların Affı Olmuyordu.

Start from the beginning
                                    

Söylediklerimi onaylamadığını biliyorum fakat bu kadar insanın içinde benimle tartışmayı o da doğru bulmuyordu. Bu yüzden hoşuna gitmese de kendisini kontrol etmeye çalıştı. Selim ve Elzem çimlerin üzerinde oturup sohbet ediyordu. Elzem kahvesinden bir yudum alınca yüzünü buruşturdu, fakat Selim görmesin diye kendisine çeki düzen verdi. Kahveyi kenara bıraktı ve ay çöreklerden bir tanesini ona uzattı. Selim çöreği alırken, "Bu hafta sonu sinemaya gidelim mi?" diye sordu.

"Derslerim var Selim."

"Haftasonu mu?"

"Evet, evde de yatılı özel hocalar var."

Bunu bilmediği için şaşırdı. "Okul birincisisin Elzem," dedi kafası karışmış bir halde. "Özel derslere ihtiyacın yok." Gel de bunu anneanneme anlat.

Ay çöreğini bitiren Selim'e yenisini uzatırken gülümsedi. "Bugün okul çıkışı bir şeyler yapabiliriz. Kütüphaneye gidebiliriz mesela," dedikten sonra çörekten sonra içmesi için ona kahveyi uzattı.

Kahveden bir yudum alan çocuk, "Okul çıkışı arkadaşlarla top oynayacağız," dediğinde tereddüt ederek ona baktı. "Senin de orada olmanı isterdim." Neyseki Selim bir lanetli olmadığı için Savcı onun söylediklerini anlamıyordu. Ne yazık ki bu onu daha fazla rahatsız ediyordu.

Elzem ona başını salladı. "Seni izlemeye gelebilirim."

"Bizim mahalleye mi?" Güldü. "Bu olmaz Elzem."

Yeni bir çörek daha uzattı ve bu sonuncusuydu. "Neden?" diye sorduğunda aslında sebebini tahmin ediyordu.

Ensesini kaşıyan çocuk mahçup gözlerle ona bakıyordu. "Senin yaşadığın gibi bir yer değil, Elzem. Alışık olmadığın bir yerde rahatsız olursun," dedi fakat en büyük rahatsızlığı kendisi yaşıyordu.

Eliyle kendisini gösteren kız, "Ben mi rahatsız olacağım?" deyip ona güven vermek istercesine tebessüm etti. "Senin olduğun bir yerde rahatsızlık hissetmem, Selim. Bugün seni izlemeye geleceğim," deyince Savcı bana tersçe bakıp, "Ne kadar da düşüncelisin!" dedi. Gülerek başımı salladım çünkü gerçekten öyleyimdir.

Ders zili çalınca ayağa kalkan çocuk biten çörekleri ve boş kahve bardağını görünce kaşlarını çattı. "Ya da gelme Elzem!" deyip okula doğru yürümeye başladı. Fark ettiği şeyler onu kızdırmıştı.

Hemen ayağa kalkan kız koşarak kolunu tuttu ve onu durdurdu. "Sorun ne?" deyince Selim boş kahve bardağını gösterdi. "Yine aynı şeyi yaptın! Yine bir sohbet başlatıp beni oyaladın ve sana aldığım şeyleri benim yememi sağladın!" deyip kolunu sertçe çekip ondan uzaklaştı. "Daha aldığım şeyleri yemeye tenezzül etmeyen biri benim doğduğum yerde rahat edemez! Aramızdaki sınıf farkını her defasında hatırlatmak zorunda değilsin!" diyen çocuk şu anda bunu kendisi yapıyordu fakat farkında değildi.

Savcı, Selim'in ne söylediğini anlamamıştı, fakat bu öfkeli tavrını görünce rahatlayarak nefesini koyuverdi. "Bana şu anda terk edildiğini söyle?" deyince bu sefer ben ona öldürecekmişim gibi bakıyordum. "Bunu çok isterdiniz değil mi?" diye sorduğumda dudakları kıvrıldı ve, "Evet," dedi. Bu adam ciddi anlamda beni deli ediyordu!

Selim'in öylece çekip gitmesine izin vermeyen kız, "Yanlış düşünüyorsun," dedi ve ona yaklaşıp derin bir nefes aldı. "Bana getirdiğin kahveler hep şekerli oluyor fakat ben şekersiz içerim. Ay çöreklerini seviyorum ama dışarıdan alınan şeyleri yiyemiyorum. Ne şartlarda hazırlandığını bilmediğim şeyleri yiyemem," diyerek Selim'den uzaklaştı. "Daha yeni çıktığımız için bilmiyorsun tabii, ama bazı garip alışkanlıklarım var. Bunun için benden ayrılmak istersen anlayışla karşılarım," diyerek aralarındaki bu soruna küçük bir açıklama getirdi.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now