Haklılığı susmama sebep olurken derince bir nefes aldım. Ağlayışım iç çekişlere dönmüştü. "Uyumak istiyorum." Dedim. Benim sorunlarımdan kaçış şeklim buydu. Ağlamak ve de uyumak. Uyuduğum zamanlar hiçbir şeyi düşünmek zorunda kalmıyordum, doğal olarak üzülmüyordum da.

"Uyu o zaman. Babana ben haber vereyim mi? Bu gece bizde kalırsın."

"Olur."

Hazal yavaşça ayağa kalktığında kafamı yatağa bıraktım. Yastığa daha da sıkı sarıldığım sırada Hazal'ın konuşmasıyla gözlerimi araladım. "Miray şifreni mi değiştirdin? Yanlış şifre diyor."

"0209."

"Ege'nin doğum günü?" Dedi soru sorar gibi.

"Unutmayayım diye."

"Anladım." Dedi ve telefonla uğraşmaya devam etti. "Mesaj atıyorum. Şimdi ben ararsam seni merak eder, konuşmak ister." Hazal'ı onaylayan mırıltılar çıkarırken tekrardan gözlerimi kapatmıştım. Hazal konuşsaydı bana bir şey olduğunu sanıp endişelenirdi. Eğer ben konuşsaydım da sesimden bir şeylerin yolunda olmadığını anlar iki kat daha fazla endişelenirdi.

Telefonumun zil sesini duyduğumda "Babamsa açma." dedim.

"Ege arıyor."

"Özellikle onu hiç aç-"

"Alo? Ne vardı Ege?"

Yastığı yüzüme bastırıp çığlık attım. Bu kız neden yapma denilen şeyleri yapıyordu ki? "Aşağıda mısın? Ne işin var senin burada?"

Hızla yattığım yerden doğrulurken yatağın pencere tarafında kalan kısmına doğru emeklemeye başladım. Perdeyi açmadan geride durarak aşağıya baktığımda Ege'yi görmüştüm. Telefonu kulağındaydı ve bakışları direkt bu camdaydı. "Ay hayır! Tabiiki de Miray aşağıya falan gelemez. Git çabuk buradan."

Ege, telefonda Hazal'a her ne diyorsa artık hareketlerinden hareretli hareretli konuştuğu çok belliydi. Gözlerim yeniden dolarken içimden bir küfür savurdum. Ne olurdu da söyleseydi, ben bugün güzel biten bir günün ardından mutlu mesut evime dönseydim?

"Onu kıza yalan söylemeden önce düşünecektin. Hadi canım hadi." Hazal telefonu kapattığında yanıma geldi ve benim gibi camdan Ege'yi izlemeye başladı. "Sen aşağı inmezsen gitmeyeceğini söyledi."

"Üşüyor." Dedim, dediğini umursamadan. Her ne kadar Mayıs ayına girmek üzere de olsak günün bu saatlerinden sonra hava epey soğuyordu. Ege de sadece sweat giyip geldiği için üşüyor olmalıydı. Hareketleri bunu fazlasıyla belli ediyordu. İçim acırken onu izlemeyi kesip yatağa düzgünce oturdum.

"Bugün sustu." Dedim yastığı kollarımın arasına alırken. "O kadar hesap sordum, sustu. Gideceğim zaman da 'dur lütfen konuşalım' deyip durdu. Sadece bunları söyledi. Adam akıllı bir açıklama yapsaydı ben zaten onu dinlerdim."

"Belki o an ne diyeceğini bilememiştir?"

"Söyleseydi de bu duruma düşmek zorunda kalmasaydı o zaman."

"O da doğru tabii..."

Bakışlarım tekrardan cama kaydığında kendimi tutamayarak pencereye doğru yaklaştım. İkinci katta olduğumuz için çok net bir şekilde görebiliyordum aşağısını. "Sahi," Dedim yeni aklıma gelen bir detayla birlikte. "Ege benim burada olduğumu nereden bildi de buraya geldi?"

"Ya sen beni aradıktan biraz sonra Ege bana mesaj attı. Miray seni aradı mı falan diye sordu, ben de bize geleceğini söyledim. Ama kavga ettiğinizi bilmiyordum, bilseydim söylemezdim."

KORKAK | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin