🌿 KÜÇÜK BİR ALINTI 🌿

22.7K 554 11
                                    

Yaprak abisinin göğsünden başını kaldırdığında babasıyla göz göze geldi. Kendisine özlemle bakan adama aynı bakışlarla karşılık verdi, özlemle. 19 yıllık özlemi vardı. Hayat neler yaşamalarına sebebiyet olmuştu. Sonunda vuslata erlemeleri, mutlulukla gözyaşlarını akıtmasına neden oldu. Daha fazla dayanamadı. Abisinin kollarından çıkıp babasına koştu ve kendisine açtığı kolunun altına sığındı. Sıkıca sarıldı ve baba kokusunu içine çekti. Baba kokusu güven demekmiş anladı. Baban yanındaysa güvendeymişsin.

" Baba, babam, " diye mırıldandı çatalaşmış ses tonuyla. Özlemle sarıldığı babasına, annesinin emanet bıraktığı ıslaklığa akıttı. Babasınında ağladığını duydu. O da kendisini özlemişti.

" Kızım, cananımın canı, " diyen babasının sesiyle kollarını biraz daha sardı. Babasının güçlü kollarını kendisine daha bi sıkı sarması, çok güzeldi.

Baba kız, birbirine sıkı sıkı sarılarak özlemlerini gidermek istediler. Erdem bey, diğer kolunun altında sevdiği kadın, diğer kolunun altında biricik kızı... Üçü birbirine sarıldılar ve mutlu ailelerine kavuştular. Aile huzurmuş.... Aile birlikmiş... Aile sevinçmiş ve aile korunakmış... Birlikte hasret giderdiler ve geçmişin acılarını sarmak istediler. Tüm acıların kanat çırpıp kendilerinden uzaklaşmasını hissettiler. Hangi acılar, mutlulukla yok olmazdı ki?

Erdem bey, kollarını gevşetti ve başını kaldırıp karşısındaki genç adama baktı. Onun kendilerine acı bir gülümsemeyle bakışını izledi. O gencin neler düşündüğünü yüzündeki tebessümle karşıladı. Yanlış düşünceler içerisinde olduğunu anlayınca, gülümsemesini engelleyemedi.

Ah şu gençler!

Yaprak, babasının tutuşununun gevşemesiyle o an aklına geldi abisi. Nasılda unutmuştu. Kendisine kızdı ve başını abisine çevirerek özrünü bakışlarıyla diledi. Abisinin kendisine bakan gözlerinde mutluluk vardı ama bunun yanında acıyı da gördü. Abisi de bu güçlü kolların arasında olmalıydı. Babasının kolunun altından çıkmak istedi ama başaramadı. Babasının engeline takıldı.

" Evlat sen neyi bekliyorsun? Gel bakayım yanımıza. "

Erdem, sesindeki kesinlik ve şefkatle genç adama bakıyordu. Bu adam sevdiği kadını ve kızını korumuş ve o adamın ellerinden kurtarmıştı. O da kendisinin oğluydu. Oğlu olabilmesi için illâ kan bağına gerek yoktu! Bundan sonra Ahmet, kendi oğluydu!

 KABULLENİŞ Where stories live. Discover now