İlk birkaç saniye ne söylediğini algılayamadım. Acaba yanlış mı duydum düşüncesi beynimi alt üst ederken kulaklarım doğru duyduğumdan o kadar emindi ki. Ege'yi öpmekten mi bahsetmişti o? Ege'yi mi öpmüştü? Bundan neden benim haberim yoktu?

Gözlerimi Ege'ye çevirdim. Bize arkası dönüktü ve anahtarı kilidine sokan eli donakalmıştı. "Yani ben Ege'nin sevgilisi olsam ve sen gelip onu öpsen büyük sıkıntı çıkarırdım sanırım."

"Ha sen empati yapabildiğin hâlde bunu yapıyorsun yani?"

Gamze omuz silktiğinde sinir bozucu bir şekilde gülümsedim. "Neyse ki." Dedim imalı imalı. "Ege, onun istemi dışında gelişen şeyleri sorun etmediğimi bildiğinden gelip kendisi bana anlatmıştı."

Gamze'nin yüzü bariz bir şekilde asılırken aynı şekilde gülümsemeye devam ettim. "Yani senden öğrenmedim, ben bunu zaten biliyordum. Asıl benim seni tebrik etmem gerek. Sevgilisi olan birisini öpmek..." Bir adım atarak yanına yaklaştım. "Biraz kaşarca bir hareket sanki? Sen ne dersin bu konuda?"

"Bırak da ona ben karar vereyim canım." Dedi 'canım' kelimesine vurgu yaparak.

"Karar verirken aklını kullanmaya çalış. Senin yaptıklarını akıllı bir insan yapmaz çünkü." Gamze'ye arkamı dönerek Ege'nin yanına gittim. "İçeri girelim mi artık?" Diye sordum soğuk bir sesle. Başını salladı ve kapıyı açarak kenara çekildi. Ayakkabılarımı çıkararak hızla içeri girdim. Holün ortasına kadar yürüdükten sonra çantamı bir kenara bırakıp Ege'ye doğru döndüm.

"Ne demek oluyor bu?" Sesim beklediğimden daha sakin çıkmıştı.

Ege sırtını kapıya yaslayarak sessiz kaldı ve bakışlarını halının üzerinde gezdirmeye başladı. "Sana bir soru sordum! Cevap ver bana!" Sinirden elim titremeye başlamıştı. Sinirlendiği zamanlar kendisini tutamayan birisi olarak bu aralar çok sık sinirleniyordum. Gamze hayatımıza girdiği ilk an bütün sinir sistemim alt üst olmuştu zaten.

Bu konuda kızdığım şey ise benim bunu neden Gamze'den öğrendiğimdi? Daha dün biz bu konuyu konuşmamış mıydık?

"Daha dün ya!" Diye bağırdım. Sesimi yükseltmek istemiyordum ama istemsizce yüksek çıkıyordu sesim. "Daha dün biz bu konuyu konuşmamış mıydık seninle Ege? Nasıl saklarsın bunu benden?" Elimi saçlarımın arasına sokup onları geriye iterek yüzüme düşmesini engellemeye çalıştım. "Ya ben kime soru soruyorum burada? Konuşsana!"

"Biliyorum, hatalıyım." Dedi. "Söylemem lazımdı."

"Evet söylemen lazımdı! Biz de bu yüzden şu an tartışıyoruz zaten! Söylemen gerektiği ama senin söylemediğin için!" Sırtından çantasını indirip yere bırakırken bana doğru bir adım attı. Direkt geriye adımlayıp kapattığı mesafeyi yeniden açtım.

"Kızın teki geliyor benim sevgilimi öpüyor ama ben bunu yine o kaşardan öğreniyorum! Bu olay olduğu gibi gelip bana anlatması gereken kişiden değil de duymam gereken en son kişiden öğreniyorum!" Sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Başka insanlar çok sinirlendiği zamanlar sakinleşmek için ne yapıyorlardı acaba? Şu an çok ihtiyacım vardı da.

"Bir de karşısında küçük düşmemek için benim sevgilim gelir bana anlatır diye yalan söylemek zorunda kalıyorum üstelik!"

Elimi yumruk yaparken daha yumuşak bir şekilde sordum. "Neden söylemedin?"

Sustu. Sustu. Ve sustu.

Ben konuşmasam belki dakikalarca susacaktı.

"Sakın! Sakın bana 'kafana takmanı istemiyordum' deme! Sakın! Kafama takmamı istemiyordun al bak şimdi çok daha mı iyi oldu?"

KORKAK | TextingWhere stories live. Discover now