|29|

843 65 256
                                    

Bölüm Şarkısı;Sia - Breathe Me

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Şarkısı;
Sia - Breathe Me

×××

Yirmi Dokuzuncu Bölüm × Only Two Breaths Apart

...

Natalie'nin gözleri dakikalardır koltuğun yanındaki içi kan ve su karışımı sıvıyla dolu bakır leğene sabitlenmiş bir şekilde duruyordu. Yutkunarak başını öne eğdi ve derin nefesler çekti burnundan. Bu gece yaşadığı şeylerin gerçekten olup olmadığını idrak edemiyor, sanki sabah aniden uyanacak ve leydisine gidip korkunç bir kabus gördüğünü anlatacaktı. Kan kusuyordunuz diyecek gibiydi. Durmadan kan kusuyordunuz... Fakat ne yazık ki şu an rüyalar aleminde değildi. Uyumuyordu ve sabah olmamıştı. Hâlâ aynı gecede sıkışmıştı. Hâlâ leydisini yerde kanlar içinde sürünürken bulduğu gecenin içindeydi. Yanlarındaki bu yabancı adamın varlığı, her ne kadar leydisi ona güveniyor olsa bile, kızı diken üstünde tutmaya mecbur bırakıyordu. Ayakta dikildiği noktasından ayrılmıyor ve ancak leydisi ona komut verirse yerine getiriyordu.

O malum yabancı adam, adı Mathis ya da öyle bir şeydi, adeta Natalie'nin düşüncelerini okumuş misali yüzünü döndü ve ağzını açtı. "Yeni bez getir. Suyu da temizle." dedi, Leydi Anna'nın oturduğu koltuğun köşesine sinmiş, dudaklarını ve çenesini artık beyaz olmayan bezle temizlerken. Natalie inatla kıpırdamayınca ise kaşlarını ürkütücü bir ifadeyle çattı. "Sağır mısın, dediklerimi duymuyor musun?"

"Mathis..." diyerek susturdu onu leydisi. "Nat, lütfen bezi ve suyu değiştirir misin?"

Natalie başını sallayarak leğeni ve adamın yeni bıraktığı kanlı bezi aldığı gibi çıktı odadan. Öyle kötü sızlıyordu ki içi, leydisinin sesindeki o yorgunluğu duymak dahi canını acıtmaya yetiyordu. Neler olduğunu, uyurken neler kaçırdığını bilmiyordu ama, bundan böyle huzur yoktu ona. Gerekirse her gece uyanık kalacak, kapının yanında nöbet tutacak, yine de bir daha kimsenin Leydi Anna'yı incitmesine izin vermeyecekti.

Onun bu düşüncelerinin neredeyse aynısını paylaşan Mathis, suyu ve bezi beklerken büktüğü dizlerini yere dayayarak çömeldi. Anna'nın altları morarmış gözlerine, kızarmış dudaklarına, kanla ıslanmış saç tellerine ve kırmızıya boyanmış geceliğinin yakasına baktıkça dişlerini sıkmak zorunda kalıyordu. Kalbi hızla çarparak nefes alıp verişini hızlandırmıştı fakat buna neden olan öfke miydi yoksa acı mı anlayamadı.

"Bunu sana kimin yaptığını anlatacak mısın artık?" diye fısıldadı, odada sadece ikisi olmasına rağmen.

Anna burnunu çekip sızlayan gözlerini yumdu. Her yutkunduğunda boğazı yanıyor ve ağzına yine kan tadı geliyordu. O tadı söküp atmak için neler vermezdi ki... "Kim olduğunu bilmiyorum." diyerek açtı gözlerini ve büyük bir yorgunlukla arkasına yaslandı. "Ama Kraliçe Joan'ın adamı olduğuna eminin."

Tacın BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin