Bölüm Şarkısı;
Billie Eilish - TV×××
Yirminci Bölüm × Forgive Me Father For I Have Sinned
...
Şu bir sır değildi ki, Natalie uzun bir süredir Anna Brunella'nın yanında çalışıyor ve bundan büyük bir zevk alıyordu. Günlerinin dört duvar arasında geçmesinden, odayı derleyip toplamaktan, elbiseleri organize etmekten, küveti hazırlamaktan veya günlük hayatında yaptığı ve artık onun için sıradan olan her şey; genç kızı hiç rahatsız etmiyor, aksine sonunda gerçekten sevdiği, güvendiği ve saygı duyduğu birinin yanında çalışıyor olmaktan mutluluk duyuyordu. Anna Brunella pek fazla havadan sudan sohbet eden, odasında vakit geçiren ya da içinden geçenleri anlatan konuşkan biri değildi. Ama Natalie bu detaylara takılmıyordu. İkisinin tanıştığı o günden sonra leydisini, kendisini koruyup kollayan ve daima da koruyup kollayacak bir abla gibi görüyordu. Onun gibi alt tabaka insanların hayatları boyunca isteyebilecekleri tek şey, yanında güvende hissettikleri birinin hizmeti altında olmaktı. Haliyle de Natalie'nin Anna'ya bu denli bağlı olmasının ardında, olağanüstü görülebilecek bir durum yoktu.
Gece kapılarını çalan ve leydisinin sessizce bir şeyler konuştuğu yabancı kim hâlâ bilmiyordu mesela. Ve sormuyordu da. Çünkü farkındaydı ki eğer bilmesi gereken biriyse, leydisi ona mutlaka söyleyecekti. Ya da az önce leydisinin neden simsiyah giyindiğini, neden dikkat çekmeyen bir palto aldığını veya neden kahvaltı etmeden çıkmak için bu kadar acele ettiğini bilmiyor ve bunu da sorgulamıyordu. Endişeleniyor muydu? Elbette. Ama bu endişelerini nasıl dile getirmesi gerektiğini kestiremiyordu.
"Keşke kahvaltı etseydiniz." dedi çaresizce, hızlı hızlı hazırlanmaya devam eden ve odada oradan oraya koşan leydisini sessizce bir köşeden izlerken. "Günlerdir doğru düzgün hiçbir şey yemiyorsunuz. Elbiselerinizin belini inceltmem gerekti. Yorgun düşüp hasta olacaksınız."
Ama Anna sanki duymamış gibi bütün hızıyla bir şeyler aramaya devam ediyordu. Yatağının ayak ucundaki sandığını açtı, karıştırdı, kalkıp pencere kenarlarındaki dolaplara ve çekmecelere baktı, baktı, baktı ve homurdanıp geri kalktı...
"Leydim?"
"Siyah saç bandım nerede?"
"Hangisi?"
"Geçen hafta diktiğin."
Natalie gözlerini kırpıştırıp onun yanına doğru yürümeye başladı. Gerçekten de az önce dediği hiçbir şeyi duymamış mıydı? "Üzerine motif dikmek istemiştim, o yüzden de ipliklerin olduğu çekmeceye kaldırmıştım." dedi ve bahsettiği çekmeceyi açarak saç bandını çıkardı. Üzerindeki birkaç yarım ip ucunu ve iliştirdiği iğneyi de aldıktan sonra bandı leydisine uzattı. "Kusura bakmayın."
YOU ARE READING
Tacın Bedeli
Historical Fiction● Wattys2019 Ödülleri - Tarihi Kurgu Kategorisi Kazananı Tacın Laneti'nin Devam Hikâyesidir ● • • Okumadan önce Tacın Laneti'ni okumanızı öneririm. • • 1530, İngiltere. O kanlı geceden tam beş yıl sonrası. Bütün Avrupa, dört bir yanda kasırga misa...