Oh baby, baby

229 22 32
                                    

[Dejun'un anlatımıyla yazılmıştır.]

Aşkın ansızın gelip insanın düzenini bozmasına inanmamıştım hiçbir zaman. Okuduğum romanlarda başrol karakter sokakta ansızın bulurdu aşkı, veya bir köşeden dönerken çarpıştıktan sonra. Ya da gittiği kafede rastgele gördüğü kişiye aşık olurdu. Bunları okurken içimden, ne yani o kadar yoğun bir duygu ve his seli bir dakika içinde mi geçti bedeninden, derdim çoğunlukla.

17 yıllık şu hayatımda aşık olmamıştım hiç, aşık olduğumu sandığım kızlardan bir süre sonra soğumaya başlamıştım. Evet ergenliğinin zirvesinde bir liseli erkek bile yumuşak elleri ve saçları olan kız arkadaşından soğuyabiliyordu. Yine de ayrılmak için bahçeye çağırdığım kız tarafından terk edildiğimde biraz üzülmüştüm ama ne yalan söyleyeyim. Ah arkadaşlarımın benimle dalga geçişi kulaklarımda yankılanıyordu hâlâ, arkadaş çevremin kapı sesine bile kahkaha atarak sabaha kadar eğlenebilecek bir avuç liseliden oluştuğunu unutuyordum bazen. Utanç vericiydi.

En son geçen ay Yiren tarafından okul bahçesinde terk edildikten sonra kendi kendime demiştim ki, tamam abi senin aşk hayatın için olan denemelerin buraya kadarmış. Sana göre değil bu işler. 5 bilemedin 10 sene sonra birisiyle evlenir yaşar gidersin.

Aslında güzel bir karardı yani, ama ben çok erken konuşmuştum. Tüm o ilk görüşte aşk mı olurmuş lan veya sıkıyor abi bu işler tavırlarım münasip bir yerlerime girmişti.

O akşamüstü okul çıkışı yolu uzatmak için eve başka bir sokaktan dolanarak gitmeye karar vermiş ve saat tam olarak beş buçukta onu görmüştüm. Bir atari salonundan ağzında lolipopu ile arkadaşıyla gülüşerek çıkan bir çocuğun beni felç olmuşum gibi yerime sabitleyebileceğine hiç ihtimal vermezdim.

Olduğum yerde durarak ona bakarken göğsümden onlarca voltluk elektrik akımı geçmiş gibi hissetmiştim. Zaman durmuş gibiydi, o bir elini cebine sokarak lolipopunu ağzında gezdirmeye devam ederken yürümeye başlamıştı. Hipnoz olmuşum gibi başımı gittiği yöne çevirmiş ve o gözden kaybolasıya kadar onu izlemiştim.

Tepemden dökülen tozlar öksürmemi sağlarken kendime gelmiş ve silkelenerek kenarıya kaçılmıştım, balkondan halısını çırpan teyzeye beni kendime getirdiği için teşekkür mü etmeliydim? Ne olmuştu ulan böyle? Niye şahtım kaymış gibi hissediyordum? Öksürmeye devam ederken yoluma devam etmiş ve o açık kahve saçları olan çocuğun görüntüsünü defalarca aklımda canlandırmıştım.

O akşam yemekte bir şey yiyememiş ve bunun için annemden azar işitmiştim. Gece ise yatağımda uzanarak tavanı izlerken, radyodan çalan şarkılar eşliğinde gündüz gördüğüm çocuğu düşünmüştüm.

Farkına varmamıştım o zaman ama 4 Mayıs 1999'un akşamüstü tesadüfen atari salonunun önünde gördüğüm o güzel çocuğa aşık olmuştum. Ansızın gelip düzenimi bozabilirdi isterse, gıkımı bile çıkarabileceğimi düşünmüyordum.






Çok heyecanlıyım çook.
papatyaliorkide

90's love ; Xiaodery  (askıda)Where stories live. Discover now