4. Bölüm

2.8K 136 19
                                    

Tolga'nın konuşmaları beni tedirgin etmişti. Çünkü gözlerinden korku ve üzüntü kolayca okunuyordu. Zaten gözleri dolmuştu. Dokunsam ağlayacaktı. Biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı.

"Ben... Yaklaşık 2 yıl önce... Hapisten çıktım. İşlediğim bi cinayet vardı. Ama yemin ederim bilerek olmadı. Kurşun sekti adamın kalbine girdi. Sonra krizden öldü. Ben de bu yüzden hapis yattım... (biraz bekledikten sonra) Sana bunu söylemekten korkuyordum. Zaten bu yüzden alım zamanı söylememiştim."

Tolga'ya hem sinirlenmiş hem de şaşırmıştım. Nasıl böyle bir şey yapmıştı?

"Ve sen bana bunu şimdi söylüyorsun öyle mi? Ben sormadan söylemeseydin ne olacaktı? Ben sana oğlumu emanet edip evden çıkıp gidiyorum. Bu benim için ne kadar önemli sen de biliyordun ve buna rağmen şimdi söylüyorsun." Sinirden deliye dönmüştüm. Belki şimdi bunları sinirden söylüyordum, belki sonra pişman olacaktım ama konu oğlum olduğu zaman affedemezdim.

"Şimdi hemen eşyalarını toplayıp burdan defolup git. Seni görmek, sesini dahi duymak istemiyorum. Ben oğlumun yanında olacağım. Odadan çıktığımda gitmiş ol." Dedikten sonra konuşmasına fırsat vermeden kalkıp Kerem'in odasına gitmiştim. Duyduklarım beni derinden sarsmıştı. Ben oğlumu kimlere emanet ediyordum?

Yaklaşık yarım saat sonra odadan çıktığımda çoktan gitmiş olmalıydı. Masanın üstüne evin anahtarını da bırakmıştı. Bunu düşünmemiştim. Biraz sonra üstümü çıkartıp rahat bir şeyler giymiştim. Az sonra Tolga arıyordu. Açıp açmamakta kararsız kalmıştım. Ne diyeceğini merak ettiğimden açtım.

"Ne var ne istiyorsun?"

"Dur hemen kızma. Bir şey söyleyip kapatacağım ve bir daha seni aramayacağım. Bugün bir arkadaşın geldi. Seni sordu gitti. Adı Buse'ymiş. Haberin olsun diye söyledim ve umarım Kerem'le çok güzel bir hayatınız olur. İkinizle de tanışmak güzeldi. Her şey için teşekkür ederim. Kerem'i yerime öper misin? Ya da boşver. Hoşçakal" deyip telefonu kapatmıştı. Konuşurken sesi titriyordu. Her konuşmasında boğazım düğümleniyordu. Doğru mu yapıyordum yoksa yanlış mı orasını kestiremiyordum.

Kafam çok karışıktı. Yanlışlıkla olduğunu söyledi. Fakat sonuçta hapishanede yatmış, aynı zamanda sabıkalı da sayılır. Ama belki de hep dediği gibi kendine gerçekten yeni bir sayfa açmaya çalışıyordur, belki de artık iyi biri olmaya çalışıyordur bilemiyordum. Düşündükçe kafam daha çok ağrıyordu. Şimdi dışarı da mı kalıyor yoksa kalacak bir yeri var mı bunu düşünüyordum. Burdan önce bi pansiyonda kaldığını söylemişti. Şimdi ne yapacaktı?

Kafam bu düşüncelerle çalkalanırken Kerem huysuzlanmaya başlamıştı. Galiba o da benim gibi Tolga'ya çok alışmıştı. Ne yapsam da sustursam diye düşünüyordum. Aklıma Buse'yi aramak geldi. Fakat kızı bunun için rahatsız edemezdim. Uzun zaman sonra gel çocuğuma bak diye arayamazdım. Sonra aklıma bir fikir gelmişti. Onu güzel bir kafeye davet etsem belki biraz Kerem'i oyalayabilirdi. En azından birkaç saatliğine oyalayardı. Bu fikir aklıma yattığında ilk işim Buse'yi aramak olmuştu. Teklifimi kabul ettiğinde çok sevinmiştim. Hemen üstümü değiştirip Kerem'i de hazırlayıp pusetine koymuştum. Küçük çantasını da ayarlayıp omzuma takmıştım. Artık hazırdık. Bekletmemek adına hemen arabaya binip kafeye doğru yol aldık.

Gittiğimizde gelmemiş olması beni rahatlatmıştı. Hemem bir masa seçip oturdum. Ve Kerem'le uğraştım. Kerem'in bana olan bu inadı beni deli ediyordu. Neden bana karşı bu kadar huysuz davranıyordu? Önceden kucağımdan dahi inmezdi ne oldu da böyle olduk?

Tolga...

Kafede oturup ne yapacağımı düşünürken Tamer elinde de Kerem'le içeri girmişti. Yüzümü gizlemek istercesine kapşonumu takmıştım. İşe de yaramıştı. Beni fark etmemişti. Oturduğum yerden onları çok rahat görebiliyordum.

MY FOSTER FATHER (BXB) | TAMAMLANDI!Where stories live. Discover now