4.Snake

38 2 2
                                    

Perdeyi açınca korkup geriye çekildim. Kurtlar camlara vuruyordu. Sadece tek bir tarafta değillerdi evin çevresini sarmışlardı. Seslerle aşağıya gelen arkadaşlarıma camı gösterdim. Liam okları alarak konuştu.
"Evin çatısına çıkıp onları vurmalıyız. Kızlar ok atabilir misiniz? Çok fazla görünüyorlar."
Grace ile aynı anda kafamızı salladık. Liam her birimize oklar vererek yukarıya çıktı.
"Çatıya nasıl çıkacağız?"
İlerlerken Grace'in sorusuna yanıt verdi.
"Daisy'nin odasının tavanında bir kapı var ordan çıkabiliriz."

Liam tavana merdiven dayadı. Hepimiz sırayla çıktık. Çatı eğik olduğu için dikkatli olmamız gerekiyordu. Gerçekten sayıları çok fazlaydı. Hepsini vurmamız imkansızdı çünkü oklarımız sınırlıydı.

Liam ilk başta onları sesli ok ile korkutup uzaklaştırmayı denedi ama işe yaramadı. Sisli bir ok denedi ama o da işe yaramadı.
"Kendileri kaşındı. Arkadaşlar vurun onları." Liam'dan gelen emirle beraber okları atmaya başladık. Hem nişan almak hem de çatıda dengede durmak çok zordu.
"Hey, benim oklarım bitti!?" diyen Grace'e karşılık Liam cevap verdi.
"Yapacak bir şey yok. Şimdilik başkalarının oklarından al."

Oklarımız onları sadece yaraladığı için korkup kaçıyorlardı ama sayıca çok fazlaydılar. Uzun süren bir direnişten sonra kurtların hepsi evden uzaklaşmıştı.

Herkes sırayla içeri girmiş , sıra bana gelmişti. Merdivenden inerken belimdeki düşen yayı tutmak isterken dengemi kaybettim. Tam yere yapışacakken Zayn arkamda olduğu için kollarımdan beni tuttu. Liam hemen merdiveni içeri alıp kapıyı kapattı.
"Teşekkür ederim Zayn."
"Bir şey değil ama daha dikkatli ol." derken içeri giriyor aynı zamanda da sırıtıyordu.

Herkes salona geçti. Harry yüzünü buruşturup duruyordu. En sonunda Grace
"Ne oldu Harry canın mı acıyor?" dedi.
"Yaram biraz sızlıyor. Önemli değil." derken yüzünü ekşitiyordu. Grace Harry'nin yanına gitti. Yarasını açtı.
"Harry yaran kanıyor!?"
"Önemli bir şey yok. İyiyim." derken hiç inandırıcı değildi.
"Grace ilaçları sürer misin? Yara daha fazla büyümesin." derken Grace'e ilaçları uzatıyordum. İlaçları sürdükten sonra Harry de kanepeye uzandı.

Dışarı çıkamadığımız için canımız sıkılıyordu. Bende buna daha fazla dayanamayarak odama çıktım. Masamın başına geçip resim çizmeye başladım.
"Resime yetenekli olduğunu bilmiyordum."
Bunu söyleyen Zayn'di. Kendimi çok kaptırmış olmalıyım ki kapı sesini bile duymamışım.
"Bilmemen normal değil mi, tanışmıyoruz bile." dedikten sonra küçük bir gülücük attı.
"Bu çizdiğin çiçek, geçen günlerde ormanda aradığın çiçek mi?"
"Evet, doğru bildin."
"Sahi ne işe yarıyor bu?"
"İsmi Altın otu. Ateş düşürücü olarak kullanılıyor genelde." dedikten sonra anladım dercesine kafasını salladı.

Biraz sessiz oturduktan sonra Grace aşağıdan seslendi.
"Daisy!! Haber güvercini geldi."
"Ne yazıyor?" derken merdivenden iniyorduk.
"Kurtların ormana geri gittikleri ve artık evde kalmak zorunda olmadığımız yazıyor."
"Sonunda ya!" gibi abartılı bir tepki vermiş bulundum.
"Sanırım biri bizden sıkılmış." diyen abimin omzunu hafifçe ittirdim.

Yukarı çıkıp üstümü değiştirdim. Grace ile ormana gidecektik.
"Ben hazırım Grace."
"Tamam bende eşyalarımı alayım yukardan çıkarız."
"Tamamdır." diyip kanepeye oturdum. Liam kapının önündeydi. İçeri doğru konuştu.
"Daisy, biz Niall ile birlikte çıkıyoruz. Akşam annemle gelirim."
"Tamam." diyerek o tarafa seslendim. Niall da kafasını içeri uzatarak
"Görüşürüz Daisy." diyip gülümsedi.
"Görüşürüz." diyerek ben de ona gülümsedim.

Grace aşağıya indiğinde konuştu.
"Harry ne olacak? Burada tek mi kalacak?"
Zayn mutfaktan çıkıp yanımıza geldi.
"Ben onu evine götürürüm." kafamızı sallayıp Grace ile evden çıktık.

Ormanda yürürken her zaman gittiğimiz göl kenarının yanına geldik. Yere oturup birkaç dakika sadece etrafı izledik.
"Hey Grace, Louis ile o gün odada ne konuşuyordunuz bakalım?" diyerek göz kırptım.
"Öyle işte havadan sudan konuştuk." bunları söylerken gülümsüyordu. Küçük bir kahkaha attım. Omzuyla omzumu hafifçe ittirirken o da gülüyordu.

"Ben biraz etrafta yürüyeceğim." diyerek ayağa kalktım. Grace kafasını bana doğru kaldırarak konuştu.
"Fazla uzaklaşma ormanın içindeyiz her an her şey olabilir." kafamı tamam anlamında sallayıp yürümeye başladım.

Biraz çiçek topladım. Oturup taç yapmaya başladım. Birden yanıma biri oturdu. Kafama da papatyadan bir taç bıraktı.
"Artık yapmana gerek kalmadı." diyip güldü.
"Teşekkür ederim. İyi alıştın kasabanın etrafında gezmeye Prens Zayn." diyerek güldüm. Küçük bir kahkaha attı.
"Sarayda kimse olmayınca insan kendini kasabaya atıyor."
"Annen niye hep sarayda o zaman?"
"İnsanları pek sevmez. Zaten odasından da çıkmaz." anladım dercesine kafamı salladım. O sırada tacı bitirmiştim. Grace'in yanına gitmek için ayağa kalktım.
"Nereye gidiyorsun?"
"Grace'in yanına gidiyorum. Madem benim tacım var bunu da ona vereyim."
Tam arkamı döndüm gideceğim Louis ve Grace bize doğru geliyordu. Grace tacıma bakarak konuştu.
"Vay, Daisy tacın güzelmiş."
"Sağol, al bakalım bu da senin." diyerek kafasına tacı yerleştirdim.
"Çok yakıştı." diyerek Louis, Grace'e döndü.
"Teşekkür ederim." diyen Grace tacını tutuyordu.

Louis ve Grace önde biz de onların arkasından yürüyorduk. Ben arada durup çantama çiçekler koyuyordum. Çok güzel bir çiçek görüp almak için eğildim. Çiçekler bir anda kıpırdanmaya başladı. Rüzgar da yoktu. Ne olduğunu anlamak için eğilirken bir anda ayaklarımın arasından bir şey geçti. Ardından ayak bileğimde bir sızı hissettim. Küçük bir çığlık attım. Ayağımın üstünde daha fazla duramayarak yere düştüm. Arkamda duran Zayn hemen yanıma geldi.
"Noldu!?"
"Bilmiyorum, sanırım yılan ısırdı. Ahh!'
Grace ve Louis de sesime gelmişti. Grace hemen yanıma oturup konuştu.
"Daisy iyi misin!? Ne oldu bileğine?"
Zayn çantama bağlı bandanayı alıp ayak bileğime sararken konuştu.
"Yılan ısırmış, hemen kasabaya dönmeliyiz."
Bir kolum Zayn'nin omzunda diğer kolum Grace'in omzunda hızlıca ilerliyorduk.

Ev uzakta olduğu için dükkana gittik. Liam ve Niall içerideydi. Beni görünce Niall hemen ayaklanıp yanıma geldi.
"Daisy! Ne oldu sana!?"
Zayn beni koltuklardan birine oturturken Grace de Niall'a cevap veriyordu.
"Yılan ısırmış."
Liam ilaçlarla birlikte önüme çöktü.
"Birazcık açılın. Yılanı gördünüz mü?"
"Hayır." diyerek cevap verdim. Liam bir merhem sürdü ardından Zayn'nin sardığı bandanayı sardı.
"Tamamdır. Grace, Daisy ile eve gidin biraz dinlensin." Grace'e tutunup kalkmaya çalışırken Zayn'de yardım etti.
"Bende geleyim sizinle." diyerek Niall da bizimle geldi. Zayn ve Louis ile vedalaşıp eve döndük.

Kapıyı annem açtı.
"Daisy, bu halin ne?"
"Küçük bir yılan ısırığı önemli bir şey değil." derken hâlâ ağrıdan sızlanıyordum.
"Teşekkürler çocuklar siz gidebilirsiniz." diyerek annem Grace ve Niall'ı kapıya götürdü.

Annemle birlikte salonda oturuyorduk. Ben resim çiziyordum annem de kanaviçe işliyordu. Annem birden şiddetli bir şekilde öksürmeye başlamıştı. Bu da dikkatimi çekti aynı zamanda da korkuttu.
"Anne iyisin değil mi?"
"İyiyim kızım, biraz tahriş olmuş boğazım önemli değil."
"İlaçlarını aldın mı peki bugün?"
"Aldım kızım, ne bu birden sorguya çekmeler?"
"Endişelendim sen öyle öksürünce."
"Takma sen kafana bunları." diyerek işine devam etti.

Akşam Liam da gelince yemek yedik. Sessiz ve sakin bir akşamdı.

Sabah kalktığımda ayağım biraz daha iyiydi. Hafif topallayarak da olsa yürüyebiliyordum. Daha kimse uyanmamıştı. Milo'nun yemeklerini bırakıp aşağıya kahvaltı hazırlamaya indim. Her şey hazır olduğunda Liam da geldi. Ben de annemi çağırmak için yukarı çıktım. Odasında yoktu. Lavabonun kapısına vurduğumda ses gelmedi.
"Anne! İçerde misin?" diyerek seslendim. Yine ses gelmedi.

Yorumlarınızı bekliyorum🧚🏻‍♀️

Krallık'tan KaçışWhere stories live. Discover now