5.Complicated Thougs

31 2 5
                                    

"Daisy! Niye bağırıyorsun?" diyen Liam'a döndüm. Liam'a cevap verecekken annem tuvaletten çıktı.
"Sabah sabah kapıda dikilmiş ne diye bağırıyorsunuz?" şaşkınlıkla anneme döndüm.
"Hiiç." diyerek aşağıda indim. Bu saçma olaydan sonra sessizce kahvaltı yaptık.

Masayı toplarken kapı çaldı. Kapıyı açtığımda Grace karşımdaydı.
"Günaydın." diyerek içeri girdi.
"Günaydın." derken kapıyı kapatıp Grace'in yanına gittim.
"Daisy hadi hazırlan da gidelim."
"Nereye gidiyoruz?"
"Bugün ormanın diğer tarafındaki kasabanın kraliçesi gelecek ya kasabanın girişine ve sarayın bahçesine karşılama için süslemeler yapacaklar. Yardım etmeye gideceğiz."
"Ah tabii ya nasıl unuttum. Sen bekle ben hemen hazırlanayım."

Hazırlanıp aşağıya indim. Liam pazara annem de dükkana gitmişti. Ben çantamı alınca evden çıktık. Yolda yürürken Grace'e dönüp
"Bu gelecek kraliçenin çocuğu var mı?" diye sordum.
"Bildiğim kadarıyla iki kızı var." diyerek cevap verdi.

Kasabanın girişine geldiğimizde çoğu şey halledilmişti. Niall ve Harry'e selam verip bizde yardım ettik. Buradaki hazırlıklar bitince saraya gittik. Oradaki işler de bitince oturup konuşmaya başladık.

Biraz konuştuktan sonra Zayn ve Louis geldi.
Louis,
"Selam." diyerek Grace'in yanına oturdu. Onlar konuşurken Zayn'de yanıma oturup konuştu.
"Selam. Ayağının durumu nasıl? Keşke evde dinlenseydin."
"Ayağım iyi bir sorun yok." dedikten sonra gözüm sarayın balkonuna çıkmış olan Kraliçe Trisha'ya takıldı. Etrafa bakınıyordu. Bir noktada göz göze gelince korkup bakışlarımı Grace'e çevirdim.

Bir süre sonra bir adam sarayın bahçesine gelip kraliçe ve prenseslerin kasabaya girdiğini söyledi. Zayn ve Louis sarayın girişine gitti. Bir süre sonra Kraliçe Trisha da aşağıya indi. Biz ve diğer kasabalılar bahçe girişinde karşılıklı iki sıra şeklinde bekliyorduk. At arabası bahçenin kapısının önünde durdu. Kraliçe Patricia ve prensesler arabadan indi. Onlar yürürlerken bir alkış koptu. Onlarda el selamı vermeye başladılar.

Kraliçe Trisha'nın yanına vardıklarında prensesler Zayn ve Louis'in yanına gitti. Konuşurken arada küçük kahkahalar atıyorlardı. Kaşlarım istemeden çatıldı. Konuşmalardan sonra kraliçeler önden saraya girdi. Prenseslerin biri Zayn'nin diğeri de Louis'in koluna girmişti. O şekilde içeri girdiler. Grace'e döndüğümde sinirle onlara bakıyordu.
"Grace ne oldu?"
"Hiiç, hadi gidelim buradan." diyerek bahçeden dışarı çıktı.

Kasaba meydanında otururken Grace bir anda ayaklanıp konuştu.
"Ah! Biz bunu nasıl unuttuk. Daisy çabuk kalk."
"Ne unuttuk yine?"
"Yarın Niall'ın doğum günü. Çabuk kalk bir şeyler hazırlamalıyız." dedikten sonra Grace'in evine gittik. Evde Niall'ın olmadığından emin olduğumuzda pasta için ihtiyaç listesi yaptık. Ben malzemeleri almak için evden çıktım. Bir yandan da alacağım hediyeyi düşünüyordum. Evin önüne geldiğimde Harry ile karşılaştım. Birlikte eve girdik. Paketleri mutfağa götürürken Grace içeri geçti. Harry ile konuşurlarken içeri daldım.
"Prensesim konuşmanızı bölüyorum ama yapmamız gereken bir pasta var."
Grace ve Harry küçük bir kahkaha attıktan sonra Grace yanıma geldi. Pasta işini hallettikten sonra eşyalarımı toplayıp eve gittim.

Sessiz bir akşam yemeğinden sonra Niall için ne hediye alacağıma karar vermeye çalışıyordum. Aklımda bir sürü fikir vardı ama kısa bir zaman içinde birini yapabilir miydim orası tartışılır. Elime kalemi alıp bir çizim yapmaya karar verdim. Uykum gelse de çizim bitene kadar uyumamakta kararlıydım.

"Daisy, hadi uyan artık." Liam'ın sesiyle uyandım. Çizim yaparken masada uyuyakalmışım. Kendime gelirken Liam yine konuştu.
"Çabuk ol Harry ve Grace aşağıda seni bekliyor." kafamı sallayıp elimi yüzümü yıkamak için tuvalete gittim.

Hızlıca üstümü giyinip aşağıya indim. Harry ve Grace masada kahvaltı yiyorlardı.
"Günaydın uykucu." diyen Grace'in yanına oturdum.
"Günaydın."

Kahvaltı yapıp evden çıktık.
"Biz Harry ile her şeyi hazırladık. Akşama doğru bizim evde kutlayacağız. Ardından da biraz göl kenarında otururuz diye düşündük."
"Louis ve Zayn'e haber verecek miyiz?"
"Harry onlara söyledi. Niall ile beraber gelecekler."
"Niall şuan nerede?"
"Sarayda Zayn ve Louis ile ok çalışması yapıyorlar."

Saat ilerleyince ve her şeyi kontrol edince Harry, Niall ve diğerlerini getirmek için saraya gitti.
"Grace sen ne hediye aldın?"
"Uzun zamandır istediği şekilli bir zihkir vardı onu aldım. Sen?"
"Ben kendisini çizmeye çalıştım."

Biz konuşurken kapı çaldı. Harry Niall'ın gözlerini elleri ile kapatmıştı.
"Harry daha ne kadar böyle kalacağım?"
"Dostum biraz sabret açacağım şimdi."
Hepsi içeri geçerken Louis ve Zayn'in yanında prensesler de vardı. Onlarda içeri geçti. Grace yüzüne sahte bir gülüş takarak onlara gülümseyip bana bakarak göz devirdi. Hepsi içeri geçince Harry Niall'ın gözünü açınca hep bir ağızdan
"İyiki doğdun Niall!" diye bağırdık. Niall gülerek konuştu.
"Çok sağolun." dedikten hepimize tek tek sarıldı. Bana sarılmadan önce ona hediyesini verdim.
"Aman Tanrım! Daisy bu harika." diyerek bana sarıldı. Bende ona karşılık verdim. Ayrıldıktan sonra prenseslerden biri konuştu.
"Birden kutlamaya katıldık ama sorun olmaz sanırım." Niall karşılık verdi.
"Niye sorun olsun. Bu arada bu benim kardeşim Grace bu da arkadaşımız Daisy." derken bizleri gösterdi.
"Bende Maria bu da kardeşim Linda."
"Memnun olduk." diyerek elimi uzattım. Kısa bir ek sıkışmasından sonra Grace konuştu.
"Hadi bakalım ormana gidiyoruz. Orada da küçük bir sürprizimiz var."

Ben ve Grace en arkada diğerleri de önümüzde ilerliyorlardı. Gök kenarının yanına geldiğimizde Grace ortaya bir ateş yaktı. Hepimiz etrafına oturduk. Grace otururken konuştu.
"Sesi güzel olan var mı bakalım." yerinde kıpırdanırken Harry karşılık verdi.
"Aslında Zayn'in sesi güzeldir ama söylemek ister mi bilemem."
Maria Zayn'e dönerek konuştu.
"Zayn lütfen şarkı söyle."
"Bilemiyorum hem aklıma soyleyebileceğim bir şey gelmiyor."
"Geçen gün mırıldandığın şarkıya ne dersin?" diyen Louis'e dönüp konuştum.
"Hangi şarkıymış o?" Louis sırıtmaya başlayınca Zayn lafa atladı.
"Tamam söylüyorum."
Niall yanında getirdiği kemanı çıkarıp çalmaya Zayn de söylemeye başladı.

Zayn şarkıyı söylerken bağdaş kurup ellerimi geriye atarak gökyüzüne bakmaya başladım. Kafamı Zayn'e çevirdiğimde göz göze geldik.

"I'm in love with a fairytale."
"Even though it hurts."
"Cause I don't care if I lose my mind."

Şarkı bitince Maria Zayn'in yanına gidip konuştu.
"Sesin muhteşem."
Zayn kafasının arkasını kaşırken konuştu.
"Teşekkür ederim."
Grace yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
"Biraz daha ölümcül bakışlarını atarsan kız ölecek."
"Neyden bahsediyorsun?"
"Daisy kıza nasıl baktığının farkında değilsin. Her an üstüne atlayacakmış gibi bakıyorsun."
"Ne alaka Grace saçmalama." dedikten sonra yerine geri gitti.

Niall, Grace ile yer değiştirip yanıma oturdu. Kolunu omzuma attı. İlk başta garipsesemde sonra ben de kafamı omzuna yasladım. Gözlerimi kapadım. Derin nefesler alarak gergin duygularımdan kurtulmaya çalıştım. Ama işe yaramadı. Niall'ın kolunu hafifçe ittirip ayağa kalktım. Eşyalarımı toplarken konuştum.
"Ben çok yorgunum eve gidiyorum."
"Bizde gelelim." diyerek Grace ve Niall da kalktı.
"Biz de gidelim geç oldu." diyerek diğerleri de kalktı.

Tek başıma arkada yürürken yanıma Zayn geldi.
"Ne düşünüyorsun? Çok dalgınsın bugün."
"Hiiç. Öyle düşünüyorum. Önemli bir şey değil."
"Sen kafana taktıysan önemlidir." dediğinde gülmekle yetindim.

Eve geldiğimde kimseyle konuşmadan kendimi yatağa attım. Tavana boş boş bakıp bir şeyler düşünüyordum. Düşünürken uyuya kalmışım.

Yorumlarınız benim için önemli 🧚🏻‍♀️

Krallık'tan KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin