15.Wrong Lives

17 2 4
                                    

Kasabaya geldiğimizde herkesle vedalaşıp eve gittim. Liam evde yoktu. Hiçbir şey yemeden direkt odama çıktım. Eşyalarımı bir kenara bırakıp yatağa geçip uyudum.

Liam'ın beni sarmasıyla uyandım.
"Daisy, hadi kalk. Yemek yaptım. Kim bilir kaç saattir açsın."
"Liam lütfen biraz daha."
"Kalk şuradan uykucu. Beni hiç özlemedin mi yoksa?"
Tek bir gözümü açıp Liam'a baktım. Beni rahat bırakmayacağını anladığımda yatakta doğruldum. Liam da yanıma oturdu.
"Hadi aşağıya in yemek yaptım sana."
"Liam iyi misin? Ateşin var mı?" derken aynı zamanda da alnına elimi koyup ateşine bakıyordum.
"Hata ediyorsun. Benim yaptığım yemekler mükemmeldir."
Kafamı sallayarak gülmeye başladım.
"Hadi ama kalk da aşağıya gel." diyerek odadan çıktı.

Yemeğimizi yedikten sonra Liam uyumaya gitti. Benim uykum olmadığı için çizim yapmaya başladım. Sabaha karşı da yorgun düşüp uyudum.

Sabah kahvaltı yaparken kapı çaldı.
"Günaydın." diyerek Grace içer girdi.
"Günaydın. Kahvaltı yaptın mı?"
"Evet siz yiyin yemeğinizi."
Kafamı sallayıp yerime geri oturdum. Sofrayı da topladıktan sonra salona geçip konuştuk.

Saat ilerlemeye başlayınca meydana gitmek için evden çıktık. Diğerleri de orada bizi bekliyordu.

Ormanda otururken Zayn yanıma geldi.
"Sana önemli bir şey söylemem lazım."
Kafamı ona çevirerek dinlemeye başladım.
"Daisy, yani ben bunu uzun zamandır söylemek istiyordum."
Boğazını temizleyip devam etti.
"Daisy ben seni seviyorum."

Yüzümde bir tebessüm belirirken Zayn konuşmaya devam etti.
"Yani beni sevmezsem anlarım. Sadece içimde daha fazla tutm-"
O konuşurken birden sarıldım. İlk başta şok olmuş olmalı ki sözüne devam etmedi. Ben ayrılınca suratıma gülerek baktı.
"Bu ne demekti şimdi?"
"Seni seviyorum Zayn."
Beni kendine çekip tekrar sarıldı. Uzunca bir süre öyle kaldık.

ZAYN

Kasaba meydanında herkes evine ayrılırken Daisy'nin yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

Louis yolda kolumu ittirerek konuştu.
"Pek bir mutlusun."
Gülerek suratına baktım.
"Bugün keyfimi sen bile bozamazsın."

Saraya vardığımızda odalarımıza giderken hizmetlilerden biri yanımıza geldi.
"Kraliçe sizi büyük salonda bekliyor efendim."
"Tamam teşekkürler."

Büyük salona geldiğimizde annem arkasını dönmüş ayakta bir şekilde bizi bekliyordu.
İçeri girdiğimizde bize doğru döndü ve konuştu.
"Yaptığınız şeyin farkında mısınız? Ne kadar büyük bir bela aldınız başınıza bunu hiç mi düşünmüyorsunuz?"
"Anne daha fazla uzatmanın anlamı yok. Arkadaşlarımızı o adamın elinde bırakmazdık değil mi?"
"Sizi anlıyorum ama o adamın istediği sadece Grace ve Niall değil. O adam başka biri için daha çalışıyor."
"Bize bundan bahsetmemiştin."
Annem derin bir nefes alıp konuştu.
"Louis sen odana git."
Louis hiçbir şey diyemeden odasına gitti.

DAİSY

Eve geldiğimde yüzümde saçma bir gülümseme vardı. Liam söyleyene kadar bunu farketmemiştim.
"Neden bu kadar mutlusun? Anlat bakalım."
Kafamı Liam'a çevirerek yüzümdeki gülümseyi sildim.
"Önemli bir şey yok. Sıradan bir gündü."
Liam hiçbir şey söyleyemeden odama çıktım.

Masama oturup Zayn'nin portresini çizmeye başladım. Sabah ona vermeyi düşündüğüm için bitene kadar uyumadım. Çizim bittiğinde güneş doğmuştu. Liam uyanana kadar uyumak istedim.

Ben yatağa yattıktan kısa bir süre sonra Liam geldi.
"Daisy hadi kalk. Kahvaltı hazırladım."
Yerimden kalkmadan mırıldanmaya başladım.
"Biraz daha uyuyayım."
"Masan niye dağınık senin?" diyerek masamın yanına yürümeye başladı. Çizdiğim portreyi masada bıraktığım için hemen ayağa kalkıp Liam'ın kolunu tuttum.
"Gece uyuyamayınca çizim yaptım. Hadi gel biz kahvaltı yapalım."
Liam'ı kolundan çekiştirerek aşağıya indim.

Krallık'tan KaçışWhere stories live. Discover now