(50) Aradığımız Masumiyet.

Start from the beginning
                                    

Geçmişteki Itır'ın kaşlarını çatması uzun sürmemişti. "Sen ve saçma kuralların. Bana bunu yaptıramazsın!"

"Bu konuda bana meydan mı okuyorsun?" Hepimiz sessizce onları izlerken Elzem, koltuğuna yaslandı. "Sana istediğim her şeyi yaptırabilirim ve bana itaraz etmemen gerektiğini iyi biliyorsun. Şimdi dışarı çık ve izin iste."

"Ama-"

"Sana konuş demedim Itır, sus dediğimde susmasını bilmelisin. Dışarı çık ve izin iste diyorum." Savcı'nın gözleri anında beni bulurken, tepkisizliğimi koruyarak dümdüz bir şekilde karşıma bakmaya devam ettim.

Şu anda ne düşündüğünü ve bana bakarken kimi gördüğünü çok iyi biliyorum.

Itır homurdanarak dışarı çıkıp girmek için izin istedi ve bir süre sonra yeniden içeri girdi. Az önce zoraki bir şekilde yaptığı şey için surat asarak oturmaya başlayınca, Elzem gülümsedi. "Somurtmak dışında beni görmeye gelmenin sebebi nedir?"

"Senden gerçekten nefret ediyorum Elzem, bunu biliyorsun değil mi?"

"Evet, başka bir şey yoksa işlerim var beni meşgul etme lütfen," deyip masadaki dosyayı aldı. "Bazen senin de benden nefret ettiğini hissediyorum." Itır'ın kısık çıkan sesiyle dosyayı tutan parmakları hareketsiz kalmış ve hiç kıpırdamadan öylece durmuştu. "Sana bunu düşündüren sebep nedir?"

"Sadece bir his." Alay edercesine gülerek ablasına baktı. "Artık sana bakarken Elzem'i görmüyorum, Suzan Akay'ı görüyorum. Bir zamanlar onun sana yaptığı her şeyi bana yapıyorsun. Gittikçe daha fazla ona dönüşüyorsun kardeşim." Eskiden bunu hep inkar ederdim fakat yeni yeni bazı şeyleri anlıyorum.

"Bana yaptığı şeylerin aynısını sana mı yapıyorum?" Güldü. "Şu ana dek sana hiç el kaldırmadım Itır." Bu aslında her şeyin cevabıydı ama ne Itır ne de buradaki kişiler bu sözlerle ne demek istediğini anlamadı.

"Ne var bunda? Anneannem de sana hiç el kaldırmazdı, ama tıpkı bana yaptığın gibi o da seni kısıtlardı."

"Bu kadar yeterli." Doğanın dosyasını açıp ilk sayfaya göz gezdirdi. "Bitirmem gereken işler var. Neden beni biraz yalnız bırakmıyorsun?"

"Sen neden şu saçma işlere ara vermiyorsun?" Itır uzanıp onun elindeki dosyayı aldı. Onu Elzem'den kaçırmak üzereyken dosyanın üzerinde Doğa'nın resmini görünce kaşlarını çatarak ablasına döndü. "Bunu yapmadığını söyle! Çevremdeki herkese yaptığın gibi onu da araştırmadığını söyle!" Kimlerle arkadaşlık kurduğunu öğrenmek için daha önce arkadaşlarını araştırmama çok kızmıştı.

"Annemin sürpriz bir şekilde eve getirdiği kişiyi araştırmaktan bir sakınca görmüyorum."

"Ne bekliyorsun? Azılı bir suçlu çıkmasını mı? Elzem her gün bu konağı havaya uçurmaya çalışıyorum! Sen tüm delilleri yok etsen de adam yaralamaya kadar birçok sabıkam var. Bir katil arıyorsan bu ben bile olabilirim ama o kız olamaz."

"Kendinden bu şekilde bahsetmenden hoşlanmadığımı biliyorsun."

"Ama bu gerçek. Sen uzlaşmacı olabilirsin fakat benim uzlaşma şeklim yumruklarım. Daha önce birine tokat bile atmayan biri anlamaz kanamaktan ve kan dökmekten." Başını eğip Doğa'nın dosyasını okumaya başladığı için Elzem'in yutkunuşlarını görmemişti. Her gün kanı bedeninden ilmek ilmek aktığını düşünmüştü ve sebep olduğu cinayetin izlerini görmek ister gibi ellerine bakıyordu.

Ne garip değil mi? Itır karanlığını gizlemeden ona kim olduğunu söylüyordu. Fakat Elzem, sığındığı güneşin ardından tüm pis işlerini halledip herkese sadece güneşi gösteriyordu. Kimse o güneşin gerçek yüzünü bilmiyordu...

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now