Tereddüt etmeden elime tükürüp uzunluğunu alt tarafından kavradım ve fazla sıkmadan, çok gevşek bırakmadan, kontrolsüzce çıkardığı sesleri kendime rehber edinerek organını sıvazlamaya başladım.

“Sikeyim, Sarah, evet.” Kelimeler ağzından artık daha agresif bir şekilde dökülürken pozisyonumu ayarladım ve elim aşağı yukarı hareketlerine devam ederken dudaklarımı ucuna örttüm. Harry’nin boğazından şu ana kadar hiç duymadığım kadar yüksek ve tekrar tekrar duymak için her şeyi yapabileceğim bir inilti koparken dilimi hızla döndürüp kuvvetlice emdim.

“Tanrım, işte öyle. Aynen öyle.” Sözleriyle iyice cesaretlenip elimin hareketlerini kısalttım ve uzunluğunun biraz daha fazlasını ağzıma aldım. Etkileyici büyüklüğünü göz önünde bulundurursak fazla ileri gidemeyeceğimi ve sınırlarımı zorlamamam gerektiğini biliyordum ama bu adam yapabileceğimin en iyisini hak ediyordu. O yüzden boğazımı gevşeterek hareketlerime devam ettim.

İnlemeleri artık iyice sıklaşıp yükseldiğinde ellerimin hareketlerini kestim ve dudaklarımı ondan ayırıp elimi bir kez daha ıslattım. Bu sefer dokunuşlarımı biraz aşağı indirip testislerini kavrayarak eski pozisyonuma geri döndüğümde Harry beni şaşırtarak şimdiye kadar kah iki yanında sıkılı duran kah kendi saçlarını avuçlayan elini başıma götürüp saçlarımı at kuyruğu şekline getirdi ve boynunu kaldırarak beni izlemeye başladı.

“Sarah, çok yakınım. Bil diye söylüyorum. Çok.” Kesik nefeslerinin arasında konuştuğunda gözlerimi ona diktim ve kirpiklerimin altından onun alevler içindeki gözlerini, dişlerinin arasındaki şişmiş dudaklarını ve kızarmış yanaklarını izledim. Çenem yaptığım iş yüzünden ağrıyor olsa da bunu seviyordum, halimden de şikayet etmiyordum.

Boşta olan elimle kalçasına hafifçe vurup biraz hareketlenmesi için ona işaret verdiğimde bunu hemen anladı –neden şaşırmamıştım?- ve belini ağzıma doğru ittirip geri indirmeye başladı.

“Siktir, yakınım.” Gözlerimi onun yeşillerinden ayırmadan kafamı salladım. Ne demek istediğini anlayabiliyordum. Sona geldiğinde istersem devam etmeyebileceğimi söylemeye çalışıyordu ama ben, bana verebileceği her şeyi almakta kararlıydım. Daha önce yapmadığım şey değildi ki Harry’nin tadı da şimdiye kadar fena gözükmüyordu.

Nabzını ağzımın içinde daha belirgin hissetmeye başladığımda elimi testislerinden çektim ve kalçalarının iki yanına koyarak sona ulaşmasını bekledim. Bir kez gelip gitti, iki kez gelip gitti ve üçüncüsünde tüm vücudu kasılırken ardı ardına adımı sayıklamaya başladı. Orgazmının getirdikleri ağzımı doldurduğunda keyifle mırıldandım ve kesildiğini hissettiğimde uç kısmını çok nazikçe emerek dudaklarımı ondan ayırdım.

“Tanrım, siktir, bu çok…” Vücudunu ele geçiren zevk dalgalarıyla ne dediğinden habersiz konuşurken yüzünün hizasına kadar yükseldim ve dikkatini bana verdiğinden emin olduktan sonra yutkundum. Tuzlu sıvı boğazımdan aşağı kayarken yarıya kadar düşmüş göz kapakları ilgiyle yukarı kalktı ve sırıttım.

“Mükemmelsin.” Tek eliyle yanağımı kavrayıp dudaklarını dudaklarına bastırırken şaşkınlığıma engel olamadım. Birkaç saniye önce yapıyor olduklarıma rağmen beni öpüyordu. Kendi tadını almakla hiçbir problemi yoktu. Lanet olası, konu vücuduna geldiğinde kendisine son derece güveniyordu ve bu benim dehşet derecede hoşuma gidiyordu.

“Sen de öylesin.” Yüzümü kaldırdığımda tembel tembel gülümsedi ve elini enseme götürüp beni göğsüne bastırdı. Tişörtünün kenarına ağzımı silerken saçlarıma minik bir öpücük kondurdu.

“Şey, alınma ama dişlerimi fırçalamam lazım.” Sanki utanacak bir şey kalmış gibi çekingen bir sesle konuştuğumda kahkaha attı ve başını sallayarak onayladı. Adeta seke seke banyoya ulaştığımda dişimi fırçaladım ve ağız çalkalama suyuyla gargara yapıp dolaptan birkaç ıslak mendil alarak Harry’nin yanına döndüm.

“Teşekkür ederim.” Sıcak bir şekilde gülümseyerek mendilleri elimden aldı ve becerikli hareketlerle kendisini temizledi. Mendilleri sonra atmak üzere başucuna koydu ve boxerını geri giydikten sonra kollarını açarak bana göğsünü işaret etti. Fazla istekli bir şekilde yatağa atladım ve yanına kıvrılarak ona iyice sokuldum.

“Seninle vakit geçirmeyi seviyorum.” Burnumdan nefes vererek güldüm.

"Tabii seversin." Bacaklarından birini kendiminkilerin arasına sıkıştırıp elimi göbeğinin üstüne gevşekçe koydum. Harry konuşmadan önce minik bir kahkaha attı.

"Yani hayır, cidden seviyorum. Öyle demek istemedim." Gülümseyerek kafamı salladım. Bana olan ilgisini bu şekilde açık ve sık göstermesini istiyorsam belki de onu utandırmayı kesmeliydim.

"Biliyorum Harry, biliyorum." Elimle küçük daireler çizip bir süre düşündüm. "Ee, şimdi ne yapacağız?"

"Kabalık etmek istemem ama gözlerimi açık tutamıyorum." Güldü ve kafamı kaldırıp adeta ışıldayan yüzüne baktım. Uyumak istiyorsa uyurduk, gezmek istiyorsa gezerdik, o istedikten sonra her şey bana çekici gelirdi zaten.

"Kabalık etmiyorsun." Boynuyla çenesinin birleştiği yere bir öpücük kondurup başımı rahat bir pozisyona ayarladım. "Saati kaça kurayım?"

"Sarah," Azarlarcasına sözümü kesti.

"Ne?"

"Tanrı aşkına, saat falan kurmuyoruz. Ne zaman uyanırsak uyanacağız işte." Beni üstünden iterek benimle yüz yüze gelecek şekilde yatakta döndü. "Yapacak başka işimiz var mı?" Olumsuz anlamda kafamı salladığımda gamzeli gamzeli gülümsedi. Ben biraz önceki adamın nasıl olup da şimdi bebekler kadar şirin gözüktüğünü anlamaya çalışırken kıpırdanarak aşağı kaydı ve yüzünü göğüslerime gömüp kollarını bana doladı.

"İyi uykular?" Kollarımı boynuna dolayıp ellerimi saçlarının arasından geçirdim ve saçlarını kokladım.

"İyi uykular Harry." Yüzümde huzurlu bir gülümsemeyle, uykunun beni teslim almasını bekleyerek gözlerimi kapattım.

-

Um OK.

Free • (Harry Styles)Where stories live. Discover now