7

340 31 6
                                    

Hanzo'nun evine gittiğimiz günün üzerinden üç gün geçmişti. Bu süreçte Hanzo ile daha da yakınlaşmıştım. Kişiliğini de biraz olsun çözmüştüm. Gözlerini oldukça sık devirirdi ve laf sokmak konusunda iyiydi. Yaptığı çıkarımların çoğu doğru çıkıyordu.

Ve son olarak, tahmin ettiğim gibi denediği neredeyse her şeyde çok iyiydi.

Şimdiyse bana yemek yapmakta da iyi olduğunu söylüyordu. "Çok fazla yapmışlığım yok ama genellikle yaptıklarımın tadı güzel olur." Karşısında oturduğum sandalyemde biraz geri yaslanıp kollarımı kavuşturdum. "Senin yapamadığım bir şey var mı ki?" dedim huysuzca.

Sohbetimiz devam ederken bir şeyin farkına varmıştım. Onunla konuşmayı, onu dinlemeyi, onun beni dinlemesini seviyordum. Yaptığım küçük esprilere gülmesi bana -diğerlerinin aksine- kriz geçirttirmek yerine hoşuma gidiyordu. Bazen söylediği cümleler göğsümde tatlı bir his bırakıyordu.

Ve ben bunun ne olduğunu tahmin edebiliyordum. Yine de kendime itiraf etmek istemiyordum.

"Hanabi?" demesiyle gözlerimi sıraya koyduğum ellerimden çektim. "Seslendim ama duymadın?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Aklıma bir şey gelmişti de..."

Ona aşağı inmeyi teklif ettim, bizimkilerin yanına. Aksi halde ben bu şekilde düşüncelere boğulurken o benimle uğraşacaktı. Ve bu oldukça kötüydü.

Aşağı indiğimizde bizim grup toplanmıştı. Kagura dışında. Dişlerini sıkıp gergin bir şekilde bahçenin kenarına bakan Hayabusa'ya sordum. "C'deki Vale bir şey söyleyecekmiş. İt."

Neden sinirlendiğini pek anlamamıştım açıkçası. Gözlerimi onun diktiği yere diktim. Vale yere bakarak Kagura'ya bir şeyler söylüyordu, Kagura'ysa telaşlı bir şekilde gülümsüyordu. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra ikisi ayrıldılar ve Kagura buraya gelmeye başladı.

"Benden hoşlanıyormuş." dedi oldukça üzgün bir şekilde. Onu kibar bir şekilde reddettiğini ve Vale'ın da oldukça sakin tepki verdiğini söylemişti. Hayabusa hala sinirli gözüküyordu.

Okul çıkışında Hayabusa, Hanzo ve ben beraber evlerimize doğru yürüyorduk. Sağ tarafımdaki Hayabusa derin bir nefes aldı ve konuştu. "Size bir şey söylemem lazım," dedi ve ses tonundan meselenin oldukça ciddi olduğu anlaşılıyordu.

"Ben Kagura'dan hoşlanıyorum."

Ayağımın yerdeki bir taşa çarpmasıyla yere düştüm. Doğrusu düşecek gibi olmuştum çünkü Hanzo hızlıca kolumdan tutmuştu. Kolumu hala tutarken bana sessiz bir şekilde bakıyordu. Kendimi düzelttim ve ikisinin ortasında yerimi aldım.

Az önce duyduğum şeyin etkisinden çıkamamış olacaktım ki Hayabusa'dan tekrar etmesini istedim. Bu sefer daha farklı söyledi. "Kagura'yı seviyorum."

Yutkundum. Üzülmüştüm. Nedenini anlayamıyordum ama üzülmüştüm. Üçümüz, yıllar boyunca arkadaştık. Ve açıkçası Hayabusa ile Kagura'dan daha yakınız zannediyordum. Aslında böyle bir şey olması...

"Bu çok güzel." dedim en tatlı gülümsemem ile. "İkiniz çok yakışırsınız." dediğim şeyle üzgün ifadesi ilk olarak şaşkınlığa ardından da mutluluğa döndü. "Kızmadın mı?" dedi heyecanla. Dudaklarında saklayamadığı bir sırıtma vardı. Daha önce tanık olmadığım bir sırıtma.

Kalbim sıkıştı. Kardeş olduğumuzu düşünmeme rağmen ben değil Kagura yerleştirmişti bu gülümsemeyi yüzüne. Bu kadar kötü hissettirmesinden nefret ettim.

Sol yanımdaki Hanzo konuştu. "Ona ne zaman söyleyeceksin?" Hayabusa biraz düşündükten sonra seslice nefes verdi. "Bilmiyorum ama başkalarının ona teklif etmesine dayanamıyorum." dedi yüzü sinirli bir hal alırken.

sunflower |hanzo'hanabiWhere stories live. Discover now