6

383 34 7
                                    

"Evet arkadaşlar, sizi buraya toplamamızın nedenine gelelim şimdi." diyen Müdür Tigreal'ı daha dikkatli dinlemeye başladım. "Şu zamana kadar ihtiyaç duymamıştık ama bu sene öğrenci sayısında büyük bir artış gözlemledik, bu nedenle bir okul başkanı seçmeye karar verdik. Normalde Özel Moniyan Lisesinde buna ihtiyaç duymamıştık, yani sadece ortaokullarda var okul başkanı. Ama dediğim gibi bu sene bazı konularda ihtiyaç duyuyoruz." dedi ve kürsüsündeki mikrofonu düzeltti. Salonda bulunan herkesin ilgisini çektiğinin farkındaydı sanki, kendine güvenen bir şekilde takım elbisesinin kravatını da düzeltti. "Aradığımız öğrenci sorumlu, okuldaki çoğu kişi ile iyi geçinen bir olmalı. Şimdi çıkabilirsiniz. Aday olacak öğrenciler giriş katındaki kağıda ismini ve neden başkan olmaya uygun olduğunu yazsın. İyi şanslar!"

Yanımda oturan Lesley kalktı. "Sen aday olsana, eminim ki mükemmel olursun." dedi güven verici bir şekilde. "Saçmalama, onunla uğraşacak zamanım yok. Ödevlere zor yetişiyorum." dedim ve koluna girdim. Birlikte bütün liselilerin olduğu konferans salonundan dışarı çıktık. Birkaç saniye kapıya doğru bakan bizim grupla göz göze geldik. Yanımdaki Lesley bir küfür mırıldandı. "Gusion da burada..." dedi ve bize doğru koşan Gus'a baktım.

Lesley'i gördüğü için gülümsüyordu. "Selam Hana, ve leydim." Leydimi daha sessiz bir şekilde söyleyerek Lesley'in elini öpmeye çalıştı. Fakat Lesley elini çekti. "Sal beni Gusion." dedi tehditkar bir şekilde. Gusion'un yüzü düşmüştü. Aslında, Lesley'in ondan hoşlanacağına emindim... şöyle davranmasaydı.

Gusion umursamayarak gülümsedi. "Ehm, neyse. Hanabi seni bekliyorduk." Lesley sınıfa çıkacağını söyledi ve ayrıldık. Sonrasında da Gusion'la beraber bizimkilerin yanına, bahçeye, yürümeye başladık. Lesley gittikten sonra yüzü tekrar düşmüştü. Onun bu hallerine üzülüyordum.

Tatlı bir gülümseme takınarak omzuna kolumu koydum. "Sana bir tavsiye vereceğim," dedim ona bakarken. Kafasını hızlıca bana çevirmişti. "Onu etkilemeye çalışma, bırak gerçek seni görsün. Gusion, sen ona sadece flört şeklinde yaklaşıyorsun, senin diğer yönlerini hiç görmedi." Durdum ve yüzümü daha ciddi bir hale getirdim. "Zeki, komik ve bana göre on hoş yönün olan düşünceli oluşunu hiç görmedi. Bir dahakine bırak o seni görsün, görmeni istediğin kişiyi değil." dedim.

İlk başta gözlerini kaçırdı fakat sonradan gülümsedi. "Bazen yanlış kişiye mi aşık oldum diye düşünüyorum, Hana-chan." Sırıttım. "Bak o konuda haklısın, benim gibi bir mükemmellik ve sen Les'den hoşlanıyorsun. Tamamen saçmalık!" Dalga geçtiğimi biliyordu ve kahkaha attı. "Teşekkürler Hanabi, özgüvenim yerine geldi." dedi ve tekrar yürümeye başladık. İyi hissetmesini sağladığım için ben de mutluydum.

Sonunda bizimkilerin yanına vardığımızda bütün grup yerde çimenlerde oturuyordu. Ve Hanzo, evet.

Pazar günü iyice yakınlaşmıştık ve o da aramıza dahil olmuştu. Her zamanki gibi siyah sweatshirt giymişti, saçlarında aynı cumartesi günkü gibi bandana vardı. Bize bakıyordu. Hayabusa'nın yanına oturuyordu. Ben gelince yer açtı ve ikisinin arasına oturdum.

"Sizce kim başkan olur?" dedi Kagura her zamanki neşeli sesiyle. Ling, kafası Wanwan'ın kucağındayken konuştu. "Saçma bence. Sırf bazı şeyleri yapmaktan üşendikleri için böyle bir şey yaptılar bence." dedi ve Wanwan'ın saçıyla oynamasına izin verdi.

Öğk. Açıkçası Ling'den böyle şeyler beklemezdim fakat Wanwan karşısında tamamen yumuşadığı kesindi. "Hanabi," bana seslenen Hayabusa'ya döndüm. "Sen katılsana. Gidip saçma sapan şeyler yazalım." dedi ve diğerleri de buna katıldı.

Şaşkınlıkla sesimi yükselttim. "Ne? Böyle şeyleri sevmediğimi biliyorsunuz." dedim utana sıkıla. Cidden insan içine çıkmayı sevmiyordum ve kriz geçiriyordum. Gerçi bu kısmı onlara söylemeye gerek yoktu. "Hey, sakin ol. Sadece şaka yaptım." dedi Hayabusa ellerini kaldırarak.

sunflower |hanzo'hanabiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin