4

398 40 20
                                    

Hanabi: Selam. Hanabi ben.

Hanabi: Numaranı sınıf grubundan buldum.

Hanabi: Yarın ***** cafede buluşmak ister misin?

Hanabi: Şu borç işi için.

Hanzo: kendini zorunda hissetmene gerek yok

Hanabi: Hey, inan bana o kadar da kötü geçmeyecek.

Hanzo: saat kaçta

Hanabi: 14.00 uygun mudur? :3

Hanzo: evet

Hanabi: Görüşürüz o halde.

Hanzo: görüşürüz

Derin bir nefes aldım. Cidden neden bilmiyorum ama onunla konuşurken gereğinden fazla gergindim.

Yatağımda kendimi çevirdim ve hemen yanımda uyuyam kedimi kendime doğru çektim. "Lily, aşkilitom... uykucu gerizekalı." Kedim dişiydi ve tekir bir kediydi. Yavruyken aileme ısrar etmiştim ve sonunda sahiplenmiştik. Benimle birlikte büyümüştü.

"Napıcam ben Kedi? Çocuğum sesini bile tam bilmiyorum." Cidden ne zaman bizle otursa kendisine direkt olarak bir şey sormadığımız sürece bize cevap vermezdi. Ya da herhangi bir şeye gülmezdi.

Başım ağrımaya başladığı için saçımdaki tokayı çıkardım ve saçlarımı salık bıraktım. Sanırım erken uyumaktan bir zarar gelmezdi.

-

Uyandığımda aşağı kattan normalde olduğundan fazla ses geliyordu. Evin ikinci katında benim odam, bir oturma odası ve balkon varken alt katta annemlerin yatak odası, salon ve mutfak vardı. Sesler... salondan mı geliyordu?

Sabahları uyandığımda genelde ayılmamış olurdum. Bu yüzden ilk olarak tuvalete girdim. Sonunda işim bittiğinde pijamalarımı değiştirmeden aşağı indim.

Solana gittiğimde önemli olabilece iki şey vardı. Bu mükemmel kahvaltı sofrası ve Kage ailesi. Diğer adıyla Hayabusa, anne ve babası.

Ha bir de benimkiler.

Zaten çok yakın olduğumuz için pijamamı değiştirmeme gerek yoktu. "Hoşgeldiniz," dedim yüzüme gülümseme yerleştirerek. Hızlıca yerime geçtim. Hayabusa tam karşımda oturuyordu.

Annemgiller sohbete başlayana kadar konuşmadık, sonunda ilk konuşan bendim. "Kagura neden gelmedi?" Masada bana doğru eğildi. "Gezmeye gitmişler. Gerçi bu saçma kahvaltıdan iyidir."

Masanın altından ayağına bastım. "Annemin hazırladığı herhangi bir şeye saçma diyemezsin." dedim tehdit moduma geçerek. İlk başta çığlık atmamak için zor dursa da kendini tutabilmişti.

Dakikalar geçerken Japon babam askerlik anılarını anlatmaya devam ediyordu. Benim babam ve Hayabusa'nın babası çok yakın arkadaşlardı. E çocukları olarak biz de yakın oluyorduk.

"Bizim okul hakkında konuşmamız gereken bir şey var da sofradan erken kalkabilir miyiz?" diye kibar bir şekilde sordum. İkimizin ailesi de okul lafını duyunca gevşeyen tiplerdendi. Yani direkt izin verdiler.

sunflower |hanzo'hanabiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin