7 |"Middle of the Night"

92 9 94
                                    

Merhabalar, Nico di Angelo'muz ve bölüm şarkısı medyada. Döngüye almayı unutmayın...

İyi okumalar :)

***********************

Nico kampa geldiğinde saat gece yarısını geçmişti. Roma kampından yeni dönmüştü. Etrafta bir garipliğin olduğunu anlaması çok sürmedi. Roma kampındayken yer altına geçen bir ruhu hissetmişti. Aynı anda binlercesini hissedebilirdi zaten. Bir ölümün ona rahatsız hissettirmesine takılmadan devam etmişti.

Şimdi yanan ateşe doğru yöneldiğinde Kheiron'un etrafa toplanmış kampçılara bir konuşma yaptığını görebiliyordu. Gökkuşağı renklerine boyanmış kefeni gördüğünde gözleri hafifçe açılarak iyice yaklaştı.

Kalabalığın en arkasına geldiğinde öndeki birkaç kampçının ağladığını gördü. Neden birinin öldüğünü anlamamıştı. Gözlerini kapatarak kefenin sahibine ulaştı. İris kabini, Pluvia Acosta. Gözlerini açtığında önündeki sahne anlamlı bir hale gelmişti. Öndeki ağlayan küçük kızı ve öleni tanıyordu. Kampı gezdirdiği nadir kampçılardanlardı.

İris'in aynı kadından olan iki kızıydı. Pluvia ve Arcus Acosta. Küçük kızın ablasına ne kadar düşkün olduğunu biliyordu. İçi ezilerek kızın küçük bedenini konuşma yapmak için kürsüye çıkarken izledi.

"Be-ben, Arcus." kız keskince nefesini çekip devam etti. "Pluvia İspanyada benden 5 yıl önce doğdu. Ben kendimi bildim bileli benim yanımdadır, onu çok özledim." gözleri yaşlarla dolarak devam etti. Hıçkırıklara boğulmadan önce "Hepimiz tarafından sevildiğini bilmesini istiyorum." diyebildi.

Nico kızı izlerken fark etmediği Will Solace öne çıkarak kızı kucağına aldı ve kulağına bir şeyler fısıldayarak onu uzaklaştırdı. Nico İris kabinindekilerin de gözlerinin yaşardığını görerek uzaklaştı.

Anılar beynine üşüşürken hızla ne olduğunu öğrenmek için birini bulması gerektiğini düşündü. Biraz daha yalnız kalırsa çekip gideceğini biliyordu. Kalabalığın içinde uzak gözlerle kefene bakan Mint'i gördüğünde ona doğru yaklaştı.

"Guondolen?"

Mint kafasını ona çevirdi. "Di Angelo?"

Nico kafasıyla cenazeyi gösterdi. Mint kesik bir nefes çekti. Nico ona yakından baktığında gözlerinin mavi mavi parladığını fark etti. Mint elini alnına götürerek saçlarına dokundu. "Gözlerime bakma. Gel verandaya gidelim."

Nico Mint'i verandaya kadar takip etti.

Mint sandalyelerden birine çökerken içeriden Will çıktı. Sarı saçları dağılmıştı. Her zamanki dik duruşu bozulmuş omuzları çökmüştü.

Çıkarken ellerini sinirle saçlarından geçiriyordu. Kafasını kaldırdığında Mint ve Nico mavi gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüler. Will Mint'in diğer tarafındaki sandalyeye çöktü. Nico da verandalara yaslanarak beklemeye başladı.

O sırada en son Will Solace'ı ne zaman ağlarken gördüğünü hatırlamaya çalışıyordu. Titan savaşında kardeşleri öldüğünde ağladığını hatırlayabildi Nico. Will'in savaşta etrafta koşturduğunu ve olmadık durumlara girerek kampçıları kurtardığını hatırlıyordu.

Mint yüzünü ovuşturduktan sonra Will'e baktı. Will kafasını ellerinden kaldırmıyordu. Mint iç çekerek anlatmaya başladı.

"Kampta her şey öğleden sonraya dek normaldi. Ben Leo ile Dokuzuncu Depodaydım. Dışarı çıktığımızda kampın Gaea tarafından saldırıya uğradığını gördük. Kampın üstü topraktan bir kubbeyle kapalıydı. Arkasında da Khione buzdan bir duvar inşa ediyordu. Kampçılar duvarı yıkmaya başlayana kadar kampta oksijen güçlüğü çekilmeye başlandı. Melezler bayılmaya başladılar. Will ve diğerleri ellerinden geleni yaptılar fakat Pluvia nefes darlığından..."

Deniz Nanesi ||OC x Leo Valdez||Where stories live. Discover now