Hordak Kararını Verdi

296 23 18
                                    

~Bow~

Gözlerimin içi, önümdeki bilgisayar ekranına bakmaktan kıpkırmızı olmuş; göz kapaklarım günün verdiği yorgunlukla ağırlaşmış, kapanmamak için mücadele eder hale gelmişti. Omuzlarım saatlerdir oturuşum yüzünden ağrımaya başlamış, bacaklarım ve kollarım uyuşmuştu. Beynim olanları algılamayacak kadar dolmuş, vücudum yavaş yavaş iflas bayrağı çekmeye başlamıştı.

Oturduğum sandalyeyi geriye doğru itip, gerinmeye başladım. Bedenim kaskatı kesildiğini hissediyordum. Avuç içlerim tahta masaya dayamış, bıkkınlık dolu bir nefes bırakmıştım. Bakışlarım, bilgisayarın yanında duran kağıda değdiğinde, yavaş hareketlerle acıyan gözlerimi ovmaya başlamıştım. Saatlerdir buradaydım. Ne yeni dedektif hakkında ne de bana gösterdiği işaret hakkında hiçbir şey bulamamıştım. Tek bir şey bile... Sanki bunu araştıracağımı biliyormuş gibi bütün ipuçlarını ortadan kaldırmış sadece aklımızda bulunmasını istemiş gibiydi. Ya da... Bizi uyarıyor gibiydi...

Ama neye karşı?

Derin bir nefes alıp, başımı iki yana salladım. Birden bire gelen birinin iki lafıyla aklımda yeni şüpheler yaratmayı başarmıştı. Konuşurken ki tavrı, bakışları, yüzünden eksik etmediği alaycı gülüşü, konuşurken sürekli beni kontrol etmesi sadece konuşurken değil sürekli beni kontrol etmesi; beynimdeki şüphe oklarını ona doğrultmama sebep olmuştu. Gözlerinde gördüğüm ışıltı, midemin kasılmasına sebep oluyordu. Onun hakkında iyi olmayan şeyler seziyordum. Halbuki toplasan beş dakika konuşmuştuk. Belki... Belki daha az ama hislerim onun peşinden gitmemi ve araştırmam gerektiğini söylüyordu.

Buruşmuş kağıt parçasının üstündeki, parmak uçlarımı işaretin üzerinde gezdirdim. Eğer bu işaret Hordak'ın ise... Dikkat çekmek istiyordu. Geldiğini haberdar ediyordu. Elimizdeki her ne ise onu almadan bırakmayacağını anlamıştım. Vazgeçmeyecekti. Bizde ona istediğini vermeyecektik. Ortalık kan gölüne dönse dahi, istediğini almasına izin vermeyecektim. Eğer ondan bir şeyi çalmışsak, artık o bizimdir... Bunu anlamasını sağlayacaktık... Er ya da geç bunu anlayacaktı.

~Mermista~

"Sonuçta para karşılığı insan öldürmüyor musun? Vereyim sana parayı, git öldür ablasını. Şuna bak müşteri seçiyor. Catra dese zıplaya zıplaya öldürmeye gidersin."

Suratıma doğru son hız gelen yastığa karşın, eğilip kafamı ellerimle korumaya çalışsamda başarılı olamamış; başım bir kaya ağırlığında darbe yemişti. Küfürle karışık mırıltıları kulağıma dolduğunda, kıkırdamadan edememiştim. Sabah aklıma gelen fikri uygulamak için onlara bir süredir baskı yapıyordum ama Adora bu isteğimi düşünmeden reddediyordu. Bunun sebebi her ne yaşanmışsa yaşansın Catra'nın ablasının ölümünü kaldıramayacak kadar narin olmasıydı. Kin besleyemediği açıkça ortadaydı. İnsanlara zarar gelmesini istemediğinide.

"Hadi öldürdüm diyelim. Parayı bereden bulacağını bilmiyor muyum? Entrapta ile banka hesabımı ele geçirecek, kendi paramı tekrar bana vereceksiniz. Paran olunca gel. Fakir!"

Diye yükselmişti bir anda Adora. Catra ve ben şaşkınlık içinde Adora'ya bakıyorduk. Birden ikimizde kıkırdamaya başladığımızda, bize şaşkınlık içinde bakan tek kişi vardı. Adora'nın bana attığı yastığı ona geri fırlattığımda, yastığı havada bir yumruk sallmış ve salonun ucuna göndermişti.

"Adoram, aynı Glimmer gibi konuştu."

Dedi Catra neşeli bir şekilde. Dudaklarımı birbirine bastırıp Adora'nın tepkisini incelemeye başladım. İlk önce seslendiği hitap yüzünden kaşları kalkmış, sert bir nefes bırakmıştı salona. Ardından yüz ifadesini toparlayıp onu izleyen kıza dönmüş ve gülümseyerek

Will You Hide Me? - CatradoraWhere stories live. Discover now