"Şey..." diye geveledi şaman büyücü. Kocasının varlığı, dikkatini tümüyle dağıtmıştı. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra yüzünü Corthus'a döndürüp "Gaius, domuz gibi!.. Birkaç saate uyanır." dedi, pek de umursamadığını gösteren bir el hareketiyle ve yüzünü tekrar kocasına çevirdi. "Erendiz... Ih... Burada olmaz... Hadi başka bir yerde konuşalım."

Anatolia Beyi Erendiz, anlayışla gülümsedi. Önce kızı İrte'ye, sonra da Corthus ile Gaius'a bakıp bakışlarını tekrar karısı kutlu Umay'a döndürdü. "Burada konuşabiliriz Güneşim. "Hatta..." Gözlerini kapatıp kollarını açtı adam. "Bilmeni istiyorum. Her şeyi alabilirsin."

Corthus, Anatolia Beyinin ne yaptığını anlamıştı. Erendiz, aylardır sakladığı tüm sırlarını, karısına açıyordu. Oğulları Tandu'nun mevzubahis yarımada rüyasından bu ana değin adam, planlarını, niyetlerini, düşüncelerini, yani tüm fısıltılarını karısından başarıyla gizlemişti. Corthus'a anlattığı üzere, epey zor olan bu aldatmaca, fısıltılarını saklamak, derinlere gömmekten ziyade başka fikirlerle, anlamsız nesnelerle bir edip onları çarpıtmak, şekillerini sadece kendinin anlayabileceği bir biçime sokmaya dayanıyordu.

Kutlu Umay'ın şaşkınlıkla açılan ağzına, gözleri ve havada asılı kalan kaşları da eşlik ediyordu. "Arş'ın tüm efendileri aşkına! Bu nasıl... Bu... Sana inanmıyorum! Aylardır gerzek gerzek dolanıyorsun sandım ortalıkta! Biraz daha sürseydi seni emekliliğe zorlayacaktım artık! Beni nasıl duruma soktuğunun farkında mısın sen?"

"Nasıl sakladığımla uğraşma hayatım. İş işten geçti. Neden sakladığımı kovala!" dedi Erendiz ve gözlerini tekrar kapatıp zihninin kapılarını sonuna kadar açtı.

"Gaius'un bir engel olduğunu düşündün." diye fısıldadı şaman büyücü. "Corthus'u amaçlarına uygun bir aday olarak görüyordun fakat Gaius'un buna engel olabileceğini düşünüyordun. Pazarlığın konusu hiçbir zaman... Bataklığın bitiminde mahsur kalan Lapsisliler olmamıştı. Gaius'un ölümü ile pazarlık tamamlanmış olacaktı zaten."

Anatolia Beyi Erendiz, hatasını kabul eder bir ifadeyle başını salladı. "Yanıldığım için mutluyum hayatım. Kim bilir? Belki de büyük bir hatanın kıyısından döndük." Tekrar gözlerini kapatıp kollarını açtı adam. Fısıltılarını öyle anlamsız şekillerle bir edip biçimsiz hale getirmişti ki yüz ifadesine bakılırsa onları çarpık hallerinden kurtarıp olması gereken düzgün şekillerine döndürmekte hayli zorlanıyordu.

"Doğu seferlerin... Aslında Dağlılarla savaşmıyordun. O dağları aşmaya çalışıyordun. Orada bir şey var Erendiz..."

Anatolia Beyinin dudaklarında, korkusunu zahir kılan seğirmeler baş gösterdi. "Yiğitlerim ne yazık ki açık alanlar dışında savaşmakta yetersiz... Yakın dövüş de uzmanlığımız değil. Lapsisli lejyonerlerle o dağları aşabiliriz. Oradaki melun yaratıkları def edebiliriz." dedi ve ardından Corthus'a baktı. Genç komutanının alevli gözlerini, hafif bir baş hareketiyle bu sözlerini onaylamasını görünce rahatladı ve gözlerini kapatıp kollarını geriye doğru sonuna kadar gerdi.

"Tandu'nu yarımada rüyası..." diye fısıldadı şaman büyücü. "Baş tanrıça Fer... Yarımadada büyücüler ile savaş..." Kutlu Umay'ın kaşları birden çatıldı. "Benim için yaptın..." diye mırıldandı. "Beni dâhil edemeyeceğin bir kurtuluşu kovalıyordun ve bunun beni üzeceğini düşündün. Yarımada seferlerinde bir büyücü... Bu açık açık baş tanrıça Fer'i hiçe saymak olurdu. Bunu düşünüyorsun... O Uçmag parçasında bir yerim yok; düşündüğün buydu. Haklısın... Her ne kadar dengeyi gözetsem de öyle ya da böyle kâinat kurallarını, baş tanrıça Fer'in yasalarını ihlal ediyorum. Bunu zaten biliyordum. Yarımadada bir yerim olamayacağını zaten biliyordum."

IŞIK MÜRİDİ (TAMAMLANDI)Kde žijí příběhy. Začni objevovat