"Jimin?" Ağladığını fark edince endişeyle "Sen iyi misin?" diye sordum. Hızlı hızlı nefes alıp verirken arkadan gelen sesi duydum. Birisi kapı yumrukluyordu. "Jungkook burda. Kapıyı açmamı istiyor. Jimin, yardım et. Çok korkuyorum. Lütfen..."

"Geliyorum. Geliyoruz, Taehyung."

Telefonu kapatırken beni izleyen Seokjin ve Hoseok'a arabayı işaret ettim. "Jungkook Taehyung'un kapısına gitmiş. Yumrukluyordu kapıyı, sesi duydum." Arabaya binerken küfreden Seokjin hemen gaza bastı.

Öfkeyle elimi yumruk haline getirip bir yerlere vurmakta kaçınmak adına dişlerimi sıktım. Eski Jeon'dan eser yoktu. Taehyung'un güvenini ne denli sarstığının farkında değil miydi bu çocuk?

Son aramalardan Yoongi'yi bulup ararken korkmadan edemiyordum. Orda sızıp kalmıştı. Hangi ara kalkıp Taehyung'un evine gidebilmişti ki? Yoongi ve Namjoon onu görmemiş miydi?

"Jimin?"

"Jungkook Taehyung'un kapısına gitmiş. Hemen gel."

Cevabını beklemeden telefonu kapatırken camdan baktım. Burdan Taehyung'un evi görünüyordu. Kapısındaki Jungkook'ta öyle. Seokjin arabayı durdurur durdurmaz indim ve koşar adımlarla ona ilerledim.

"Jeon!"

Sesimi duymasıyla kapıya yasladığı elini çekmeden kafasını çevirdi ve omzunun üstünden bana baktı.

Günlerdir ona beslediğim tüm siniri tek yumrukla dindirirken acıyla inleyerek yere düşüşünü izledim. Şuan ona zerre kadar acımayacaktım. Kafasını kaldırmadan ellerini yere yasladı ve kahkaha atmaya başladı. Bu çocuktaki paranoya seviyesi beni korkutuyordu.

"Şanslısın ki sarhoşum Park Jimin. Yoksa seni burdan canlı göndermezdim."

"Kim kimi canlı göndermeyecek bakalım?" Yoongi'nin sesiyle kafamı çeviremeden Jungkook'a tekme attığında gözlerim kocaman açıldı. Az önce Jungkook'a vurmamam için beni tutan çocuktu bu.

"Sana yapma dedim Jungkook! O kapıya gidersen asla barışmanıza yardım etmem dedim!"

"Yardımına ihtiyacım yok."

"Demek öyle. Al o zaman, siktir git barış Taehyung'la! O senden korkuyor Jungkook. Ona zarar vermenden korkuyor."

Namjoon, Hoseok ve Seokjin onlara yaklaşırken ikisini rahat bırakıp kapıya yöneldim. "Taehyung? Bebeğim ben geldim." Kilit sesinin ardından kapı açılırken rahat bir nefes aldım. Saçları dağınıktı ve gözleri kıpkırmızıydı. Muhtemelen uyanır uyanmaz bu manzarayla karşılaşmıştı.

"Gel buraya." diye fısıldarken onu kendime çekip sımsıkı sarıldım. Anında bana karşılık verirken "Çok korktum." dedi. "Korkmana gerek yok. Klasik Jungkook, sen onu nasıl sakinleştireceğini hep bilirsin."

Onu rahatlatmak için söylüyor olsam da bende korkmuştum. Neyse ki kimse zarar görmemişti. Bakışlarını arkamıza yönelttiğinde o tarafa döndüm. "Onu dövmelerine izin verme Jimin. Sadece sarhoş."

Ayağa kalkan Jungkook doğrudan bize baktı. "Benden başka kimsen yok Taehyung. İzin ver bana." Adım atacağını anlayan Namjoon hızla onu geri çekti. "Asıl senin Taehyung'dan başka kimsen yok Jungkook. Şimdi git burdan."

Yoongi Jungkook'un ensesini tuttuğu gibi onu arabasına yönlendirirken Taehyung'un eve girmesini sağladım. Demek arkadaşları o uyuduktan sonra gitmişlerdi. Bir boka yarasalar şaşardım zaten.

"İyisin, değil mi? Yeni mi uyandın?"

Kafasını sallayarak beni onaylarken koltuğa oturdu ve bakışlarını yere indirdi. Hâlâ düzene girmemiş olan nefeslerinden belliydi ne kadar korktuğu.

class b ✓Where stories live. Discover now