"Aw hanaşkım, ne kusuru." diyip omzuma hafiften vurdu. Ona gülümsedikten sonra hızlıca lavaboya geçtim. O bana derste Hayabusa'nın attığı kağıtta yazanlar yüzünden hocanın onu gülerken yakalamasını anlatıyordu. O devam ederken ben de kızarmış gözlerimi ondan saklıyordum.

Az önce onun önünde bağlamak için salık bıraktığım saçlarımı tekrar her zamanki at kuyruğu şekline getirmek için tokamı saçıma tutturdum. Ve işte. Saçımın yıllardır olduğu hali.

"Bence bazen açık bırakman gerekiyor. Saçların çok güzel, Hana. Sürekli böyle toplayınca yazık oluyor." dedi elini saçıma değdirirken. Saçımın uçlarını inceliyordu. "Biliyorsun, saçımla uğraşmayı çok sevmiyorum." Gülümsedi. "Hadi, bekliyorlar."

Sınıfım yanından geçerken ona beklemesini söyleyip hırkamı aldım. Böylece elimi kapatabilecektim.

Tanrım. Sadece kendi başıma belaydım.

Sonunda aşağı indiğimizde Ling ve Wanwan yoktu. Hayabusa ile Gusion birbirleriyle atışırken söylemişlerdi. "Saçma sapan sevgili şeyleri yapıyorlardır. "

İki tane karşılıklı banktan bol olana geçtim, yanıma da Kagura oturdu. Onlar bir şeyler konuşmaya başlarken ben sadece onaylar şekilde mırıldanıyordum. Haya sonunda bunu fark etmiş olacak ki sordu. "Hana, iyi misin?" Tam cevap verecektim ki Kagura hemen atladı. "Ah, onun karnı ağrıyormuş."

Aptal kız.

Hayabusa sadece kafa sallarken Gusion yine sırıttı. "Regli misin?" İstemsizce yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Sıkıntı bundan utanmam değildi. Sıkıntı bu aptal gerizekalının bununla dalga geçmeye çalışmasıydı.

Karnımı tuttum. "Ah, evet ve karnım çok ağrıyor. O yüzden arkadaşım Gus... bana çikileta alır mısın?" Yüzündeki sırıtış anında kaybolurken benimki ortaya çıktı. Oflayarak ayağa kalktı. "Her zamankinden mi?" Onu onayladım ve yürürken poposuna şaplak attım.

Temiz iş Hanabi.

"Bu arada küçüklük arkadaşım bu okula gelmiş," diyen Hayabusa'ya döndüm. "onu uzun zamandır görmemiştim. En son Japonya'dayken konuşmuştuk." Kagura'nun yüzünde tatlı bir ifade belirdi. "Cidden mi? Japon grubumuza biri daha katılsın çok isterim." Kagura her zamanki kibarlığını belli ederken benim aklıma dünki çocuk geldi. Onun gruba katıldığını hayal ettim bir an.

Hayalim kafama atılan çikolatayla kesildi. "Sen nasıl bu kadar çabuk geldin?" diye sordum Gus'a. "Bu kadar hızlı kantine gitmen mümkün değil."

Sırıttı. "Bizim de kendi yöntemlerimiz var, Hana-chan." fakat onu çimdiklememle gerçeği söyledi. "Ağ, tamam tamam. Yolda giderken Alucard'ın elinden dızladım." Alucard böyle şeyleri çok takmazdı o yüzden keyifle çikiletamı yemeye başladım.

"Bak bu o!" Hayabusa'nın heyecanla konuşmasıyla işaret ettiği yere döndüm. Bu Hanzo'ydu. Ne yani Hanzo ile Haya çocukluk arkadaşı mıydı?

Hayabusa ve Kagura yerinden fırlarken ben ve Gus oturduğumuz yerde kaldık. Hala Hanzo'ya bakıyordum. "Hanabi," Gus'un seslenmesiyle ona döndüm. "Şaka yaptım ama iyisin de mi?" İstemsizce gülümsedim. Gerizekalıydı ama içinden düşünüyordu da yavrucak.

"Evet, bi anlıktı şu an bir şeyim yok." Kafasını sallayım banka yaslandı. "Şu çocuğu ilk defa görüyorum." dedi Hanzo'yu işaret ederek. "Ah, onun adı Hanzo, dün geldi sanırım. Hayabusa'nın çocukluk arkadaşı."

"Çocuğu resmen buraya sürükleyecekler." dedikoducu teyze moduna geçiş yaptı. "Siz tanışıyor musunuz?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır, yani evet. Dün birkaç soru sordum ama çok soğuk davrandı." Ben konuşurken Hayabusa Hanzo ile boyunu karşılaştırıyordu. Hanzo birkaç santim daha uzundu. Sonunda ise Hanzo, Kagura'nın onu sürüklemesi nedeniyle yanımda oturuyordu.

Yutkundum. İstemsizce biraz kenara kaydım. Ondan biraz çekiniyordum... ama Hayabusa'nın çocukluk arkadaşıydı. Sanırım gereksiz abartıyordum. Sonuçta çocuk alıştığı yerden başka bir yere taşınmıştı. Stresli bu nedenden dolayı da beni terslemiş olabilirdi.

Gülümsedim. "Merhaba, dün tanışmıştık." Bu sefer ona elimi uzatmadım. Fiziksel teması sevmediği belliydi.

Kafasını salladı ve Gusion'la da tanıştı. Birkaç dakika sonra Hayabusa, Hanzo'yla yaşadığı komik anları anlatıyordu. "Sonra Hanzo yanlışlıkla kadının bikinisini çekmişti." dediğinde hepimiz -yanımdaki kızıl saçlı hariç- güldük.

Onlar konuşmaya devam ederken ben hala tam açılamamıştım. Onun yanında neden bu kadar gergin hissediyordum? Sanki bütün aklımdan geçenleri anlayabiliyormuş gibi hissediyordum. Ve bu cidden iğrenç bir histi.

"Hanzo, merhaba canım." Alice Hoca'nın yaklaşmasıyla oturuşumu düzelttim. "Seviyenin uymadığını düşündüğümüz için sınıfını değiştirmeye karar verdik. 12/A sana daha uygun olacaktır. Bundan sonraki derslerin için oraya git. Zaten sonraki dersin benimle olacak. Bir şey sormak istersen sorarsın." dedikten sonra bize de selam verip gitti.

Ben şimdi bunla aynı sınıfta mıyım? "A mı? Sen hangi ara bu kadar zekileştin?" dedikten sonra küçük bir küfür savuran Hayabusa'ya güldüm. Kendisi E'deydi.

Kagura her zamanki gibi gülümsedi. "Hanabi de A'da." dedi bana bakarak. Hanzo'ya baktım. "Evet, istersen beraber çıkabiliriz. Göstermiş de olurum." Tekrar sadece kafasını salladı. Gerekli olmadıkça konuşmuyordu.

Bu şekilde biraz daha konuştuk. Sonrasında zil çaldı. Hepimiz ayağa kalktık. Hanzo'ya beni takip etmesini söyledikten sonra okula doğru yürümeye başladım. Arkamdan geliyordu. Birkaç dakikanın sonrasında A'ya ulaşmıştık. "Sınıfta iki tane boş yer var. Cam kenarındaki en ön ve duvar kenarı en arka. Tavsiyem arka çünkü cam kenarında hoca tahtanın önünü kapatıyor." Başıyla onayladı ve elindeki kitapları oraya bıraktı.

Ben ona ders programını söylerken Lesley yanımıza geldi. "Hana telefonun çalıyor." Arayan annemdi. Hanzo'ya beklemesini söyleyip telefonu açtım.

"Alo tatlım?" Anneme cevap verirken üzerinde gözlerini hissettim. Ona döndüğümde gözlerinin az önce çizdiğim elimde olduğunu fark ettim. Benim de ona dönmem ile göz göze geldik.

"Hanabi? Gelecek misin?" Sonunda anneme geri döndüm. "Eeh, hayır. Dışarıda yemek istemiyorum. Evdeki noodle'lardan yerim." dedikten sonra dersin başlayacağını söyledim.

Bu sırada Hanzo hala beni izliyordu. O... anlamış mıydı?

"Bu elimdekileri... kedim yaptı. Cidden yaramaz. Tırnaklarını kesmemiz lazım." diyip telaşlıca güldüm. O tam bir şey diyecekken Alice Hoca sınıfa girdi ve konuşmamız yarıda kesildi.

Dersin devamında Hocanın sorduğu her şeyi doğru bildi.

sunflower |hanzo'hanabiWhere stories live. Discover now