"Bak Deniz, yaptığım için gerçekten özür dilerim. Biliyorum yapma-"

"Beni neden bırakıp gittin?"

Sorduğum soruya sessiz kaldığında sinirle güldüm. "Cevap veremiyorsun bile! Ya madem bir şeyin sonuçlarını üstlenemiyorsun neden o işe kalkışıyorsun? Söylesene bana. Yaptın bir şey en azından sorumluluklarını üzerine al! Öylece özür dileyip giderek unutabileceğimi mi sanıyorsun? Benim o an ne hissettiğimi biliyor musun sen?"

"İstemeyeceğini düşündüm çünkü. Sen sınırları olan birisin ve sen istemeden sınırını aştım diye düşündüm."

"Ah bu düşünceliliğin!" Dedim alayla. "Hep olmadık zamanlarda tutar zaten." Aklıma gelen detayla bir adım atarak Enes'e yaklaştım. "Sahi sen neden sevgilin varken beni öptün?" Şimdi çok yakından baktığım gözlerinde rastladığım şaşkınlık sözlerime devam etmeme sebep oldu. "Hani senin çok ciddiye giden bir ilişkin vardı? Hani her teneffüs Ecrin'in yanından ayrılamıyordun ya, bitti mi yere göğe sığdıramadığın aşkın?"

"Ben..." Dedi ama hemen sonra sustu. Diyecek bir şey bulamadığından olsa gerek.

"O gün Ecrin gelip bana sadece arkadaş olduğunuzu, bunların hepsinin senin yalanın olduğunu söylemese sen benim gözümde sevgilisini benimle aldatmış erkek imajı çizecektin Enes."

"Ecrin neden sana gelip bunları söyledi ki?"

Sabırla elimi alnıma götürerek gözlerimi sıkı sıkıya yumdum. "Sen gerçekten hiçbir şeyi anlamayacak kadar kaz kafalısın değil mi? Herkes ya herkes! Herkes her şeyi anlıyor ama asıl anlaması gereken kişi o kadar geri zekâlı ki." Dedim umutsuzca.

Gözlerimi aralayarak gözlerinin içine baktım. "Sen benim neye kızdığımı bile anlamıyorsun. Ben senin beni öpmene değil, yaptığın şeyin arkasında durmamana kızgınım! Eğer hemen çekip gitmeseydin sana bundan rahatsız olmadığımı da söyleyecektim."

"Nasıl yani? Gerçekten mi?" Diye sorduğunda sevinci gözlerinden okunuyordu. "Aptalsın." Dedim sessizce, arkamı dönüp gitmeden hemen önce. Arkamdan adımı seslene seslene peşimden geliyordu ancak koşmaya başladığım için bana yetişemiyordu. Aslında istese yetişebileceğini ikimiz de iyi biliyorduk.

"Bak," Dedim fikrimi değiştirip durduğumda. Peşimden geldiği için aniden durup ona doğru dönünce yüzüm sert göğsüne çarptı. O saniyelik an da burnuma dolan kokusu içime işledi. Enes'in eli reflekle koluma gitti. Eğer tam şu an zaman dursaydı gıkımı çıkarmazdım. Neredeyse yarı sarılmış bedenlerimiz beni saatlerce bu anın içinde tutabilirdi. İstemeyerek geri çekilirken dağılmış ifademi toparlamaya çalıştım.

Gözlerimi ondan uzakta tutarak konuştum. "Ben senin ne yapmaya çalıştığını gerçekten anlamıyorum. Beni hatta bizi Ecrin'le bir ilişkin olduğuna inandırıyorsun ama sonradan öğreniyorum ki aslında sadece arkadaşsınız. Neden böyle bir yalan söyledin Enes? Gidip birlikte dinlediğimiz şarkılardan yanlış anlaşılmaya müsait alıntılar yazıyorsun, sorulduğunda da Ecrin'e yazdım diyorsun. İlişkimizin abi kardeş ilişkisi düzeyinde fikrini kendin benim kafama sokuyorsun ve sonra gelip beni öpüyorsun. Senin bir dediğin diğerini asla tutmuyor. Ben sürekli bir ikilem içerisinde olmaktan bıktım."

Durup derince bir nefes alırken gözlerimi dikkatle beni dinleyen Enes'e çevirdim. "Ve bu ikilem bana iyi gelmiyor."

Dolan gözlerimi kırpıştırarak yaşların akmasını önlemeye çalıştım. "Uzak dur benden tamam mı? Ne istediğini kendin de anlayana kadar benden uzak dur. Benim dengemle oynama, beni alt üst etme. Benden uzak dur." Dolu dolu olan gözlerime bakarak iç geçirdi. "Ve bu kadar laftan sonra da hâlâ neyin ne olduğunu anlamadıysan sen gerçekten benim hayatımda gördüğüm en aptal insansın."

KORKAK | TextingМесто, где живут истории. Откройте их для себя