"Jungkook," Yoongi'nin seslenmesiyle koridordaki bakışlar bize döndü. "Hadi gidelim." Onları umursamadan elimin tersiyle öğrencileri aşarak beni bekleyen ikiliye yöneldim. "Çantamı ver de gideyim."

"Gitmek mi istiyorsun?" derken ona döndüğümde göz göze geldik. Siktir. Şimdi daha iyi fark edebilmiştim ne kadar kusursuz göründüğünü. Sarı saçları alnına düşmüş ve gözlerini kapatmıştı. Yine de fazlasıyla çekici görünüyordu.

Şuan anlayamıyordum ama ileride bu adını dahi bilmediğim çocuk başıma çok bela açacakmış gibi hissediyordum.

-

"Hey Jeon, yakala!"

Yüzüme doğru gelen basketbol topunu son anda yakaladığımda kahkaha atarak kaçan Taehyung davetkardı. Bu görüntüye sırıtmadan edemedim. Onunla uğraşacak havamda değildim ama yine de bir kovalamaca istediği kesindi.

"Ölmeden önce yapılacaklar listeni tamamlamış mıydın?"

"Henüz değil. Son bir şey kaldı."

Sorumu ciddiye alarak cevap verdiği o saniyeler sırasında dibinde bitmiş ve onu belinden yakalamıştım. Ne olduğunu yeni anlarken isyan ederek omzuma vurdu. "Neymiş o son madde?" Dudaklarımı dilimle ıslattığım sırada bakışları oraya kaydı.

"Öğrenirsin yakında."

"Sen öyle diyorsan."

Sarı saçlarını karıştırıp sinirini bozduktan sonra sırıtarak bizi izleyen grubun yanına ilerledim. Daha birkaç adım atabilmişken sırtıma atlayan Taehyung ile duraksarken güldüm. Onunla ilk tanıştığımda o kadar çekingendi ki yaramazlığının farkına varamamıştım.

Kollarını boynuma ve bacaklarını belime doladığında düşmemesi için onu tuttum. Jimin'in fotoğrafımızı çektiğini fark ettiğinde poz vermeye başladı. Bu çocuksu hallerine sırıtmakla yetindim.

-

"Saçların çok uzamış."

Parmaklarını saçlarımın arasına daldırdığında kafamı onun dizlerine yasladım ve oturduğum banka uzandım. Birkaç haftadır babam yüzünden okula bile zar zor geldiğimden onunla görüşememiştik. Dinlendiğim tek yer burası olduğundan sınıfta uyuyordum. O da beni rahatsız etmemek adına sesini çıkarmıyordu.

Gözlerimi kapatıp kendimi onun ellerine bıraktım. Saçlarımla oynanması hoşuma gitmezdi. Nadiren insanların bana dokunmasına izin verirdim. Kim Taehyung her konuda olduğu gibi bunda da istisnaydı.

"Uyuyacak mısın?"

"Çok isterdim." Gözlerimi araladığımda yutkunarak bakışlarını kaçırdı. "Basketbol antrenmanı var. İzlemek ister misin?" Oturur pozisyona geldiğimde hala bir cevap alamamıştım. Yanağını sıktığımda bana döndü.

"Olur. Yoongi olacak mı?"

"Evet, o da takımda."

Ayağa kalkıp ilerlemeye başladığımda sesini çıkarmadan peşimden geldi. Neden Yoongi'yi sorduğunu merak ediyordum. Bu zamana kadar onunla hiç ilgilenmemişken bir anda onu sorması tuhaftı.

"Jungkookie,"

Seslenmesiyle aniden durduğumda tam arkamda olduğu için sırtıma çarptı ve acıyla inledi. "Üzgünüm. Ne oldu?" Burnunu tutarken kaşlarını çatarak beni süzdü. "Sadece sinirliyken hızlı yürürsün sen. Bana mı sinirlendin?"

"Hayır. Sinirli falan değilim."

"Emin misin?"

"Gidelim."

class b ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin