48.Neye niyet neye kısmet...

2.3K 299 337
                                    

Keyifli okumalar...

Mirza aldıklarına anlam veremeden önce zarfa sonra ipe baktı. Sevgi Hanım'dan bir açıklama beklediği aşikardı.
"Babasının yaptığı topacın ipiymiş. İyi saklayacakmışsın, sakın kaybolmasın dedi."

Utanmasa şimdi çocuk gibi ağlardı. Kardeşi ona ipi sakla kaybetme diyorsa ölse de kaybetmezdi emanetini. Sevincini günlerdir sadece tebessüm eden kadına sarılarak paylaştı. Sebebini şu an açıklayamasa da artık iyi olacaklardı... Kollarını gevşettiğinde kendisine şaşkınlıkla bakmaya devam eden Sevgi Hanım'a gözleri ışıl ışıl gülümsedi. Yüzünü avuçlarının arasına aldığında
"Sakın üzülme artık. Bu deli oğlun her şeyi düzeltecek merak etme tamam mı annem? Kardeşime de çok gönül koyma ne olur." Dedi.

Sevgi Hanım ikinci oğlu gibi bildiği Mirza'nın söylediklerine inanabilmeyi ne çok isterdi. Ama olaylar bu kadar karışmışken, Serkan görev için dahi olsa çekip gitmişken hiç umudu yoktu. Birsen Hanım'ı ya da Rüya'yı aramaya bir türlü eli varmamıştı.
Oğlu inatla evliliğini bitirmek isterken insanlara ne diyebilirdi ki? Asiye'nin gidip konuşalım teklifini kabul edememesi de hep bundan değil miydi zaten. Yine de kendisini teselli edip, morali düzelsin diye çabalayan oğluna kıyamıyordu.

"Tamam oğlum, merak etme sen. Zamanla her şey düzelir elbet. Hadi eve git dinlen yoruldun sabah sabah."

İtiraz etmeden vedalaşıp evine giderken aklında elinde tuttuklarını anlamı ve yapması gerekenler vardı. Aklındakileri sıraya koyarken nereden başlaması gerektiğine karar veremiyordu. Plan yapmak için Yavuz ve Yiğit'e mesaj yazmış yollayacakken aklına gelenle son anda vaz geçti. Serkan onların bilmesini istese açıkça konuşurdu. Sadece kendisinin anlayacağı bir yol seçmezdi.
Üzerinde ( Topaç İp'im) yazan zarfı elinde evirip çevirdi. Açmadan hafifçe bastırıp içinde olanı tahmin etmeye çalıştı.
Hissettiği zincirle kendisine ait olmayan emaneti sahibine vermek için cebine koydu. Günler sonra yerine gelen keyfini yine Serkan'a 'Geri zekâlı! Arkasını toplayacak uşağı var tabi. 'diye homurdanarak dile getirdi.

...

Bütün gün ev, havaalanı arasında mekik dokumuştu. İlk posta Serkan'ı yolcu etmek için sabahın beşinde çıktığı eve sabah trafiğine takıldığından on da ancak dönmüştü.
Sonra Yiğit'in 'Yavuz'lar giderken ben de Melikgazi'ye dönerim.' Açıklaması ardından 'Çocuklar evlerine dönüyor madem, biz de gidelim Hanım. Nişanımız olacak, hazırlık yaparız." diyen Cemal Amca, Aysel Teyze ve Mehmet için gelmişti bu yolu.
Öğleden sonra Mert, Yiğit, Yavuz'ları bırakmıştı. Şimdi de son posta yapacağı taksicilik görevi öncesi Elif'e mesaj atıp mahalleye gidiyordu. İlk kez tek başına plan yaparken buruk olsa da kardeşi böyle istiyorsa bir bildiği var der sorgulamazdı.
Açığa çıktığında da Seda ve Yiğit'e sebebini Serkan Efendi anlatırdı artık.

...

Berber dükkanının kapısı açılıp mart ayının keskin soğuğu içeriye dolmuştu. Yeni bir müşteri geldiğini düşünen Rıza saçını kestiği müşterisiyle ilgilenirken aynadan gelen kişiye bakıp, gözlerini devirdi.

Yine gelmişti işte. Önceki ziyaretlerinde olduğu gibi oturmadan önce megafonla kendisine orta şekerli kahve siparişi verecek. Müşteriyle sohbet edip dükkan boşaldığında
"Hadi Rıza, ablanı ara gelsin." Diyecekti.

Bir kahve içme süresi bile sürmez miydi insanın umutları? Sürmüyordu işte! Yılmaz Abi'si saç tıraşı sonrası çıktığında kahvesini su içer gibi tek yudumla içip telefonu burnunun dibine uzatmıştı.
Hayır korkmasa az diklenecek, beni bulaştırmayın diyecekti de... Yemiyordu işte.. Daha önceki ziyaretlerinin birinde itiraz etmenin kıyısından geçmek istediğinde

Adresim Aynı( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin